Sanırım insanların yanında bu rolü oynuyordu. Aslında hoşuma gitmemisti. Rol yapmak zorunda degildi. Beni normalde sevip normal tepkiler verebilirdi. "Yo-hayır yok" dedim. John u inceden süzdükten sonra, John ;
- Bende tuvalete cıkıyordum karşılaştık ve selam verdim. Burada bir sorun yok.
dedi ve toparladı. Calvin bana müsade etti. Tuvalete girdim. Çıktıgımda John yoktu. Calvin le beraber cıktık. Eve geldigimizde Calvin e bu gece icin tesekkur ettim. Aslında bu kadar kısa olacagını dusunmemistim. Ya da bu kadar az konusmayı beklemiyordum. Evime adım attıgımda kendimi cok zirve noktalarda mutlu hissediyordum. Hemen uzerimi cıkardım ve makyajımı temizledim. Jess i aramak icin telefonu actım ama mesajlar beni üzdü.
John:
Bugün 03.15: Asley seni dusunuyorum ve uyuyamıyorum.
Bugün 15.50: Asley neden beni umursamıyorsun?
Bugün 16.45: Bir defa konuşmak istiyorum seninle. Söz veriyorum kendimi kanıtlayacagım.
Bugün 17.50: Hadi ama Asley 1 saatindemi yok?
John dan 15 missed call.
Bir an onu göz önüne aldım. Sanırım bif insanın duygularını kırıyordum. Üzüldüm ve mesaj atmaya karar verdim. Jess isi atlayabilirdi. Zaten Calvin gelmeseydi John un teklifini kabul edecektim. Korkum şuydu aksilik o ya Calvin in bizi görecegi tutabilirdi. Hala ne yazacagıma karar verememiştim. En sonunda düz hesap kestirip atmanın uygun olacagını dusundum.
* John. Yarın buluşabiliriz. Ama çok uzun değil. Senden kurtulabilecegimi söyledin.
John;
Hayatımda hic bir mesaja bu kadar sevinecegim aklıma gelmezdi. Tamda yatagıma uzanmıs Asley i dusunuyordum. Mesajı öylesine actım ve Asley i gorunce beynim uctu butun uzuvlarım harekete gecti ve cok gereksiz bir heyecan patlaması yasadım. Cocuk gibi yatakta zıplayabilirdim. Hemen cevap verdim
* Tabi söz. Nerede ne zaman musait olursun?
Ailemi kaybedeli uzun bir sure oldu. Beni o zamandan beri hic bu kadar mutlu eden bir şey olmamıştı. Yazarken ellerim titremisti. Bir kızı takip edecek durumlara dusmustum. Hayır yanlıs anlasılmasın hic kimseye yapmadım bunu.. Evet bir sapık degilim.
Cok gecmeden mesaj geldi ellerim titreyerek mesajı actım:
* Acık bir mekan olmasını istemiyorum bilinmedik bir yer olmalı
Aklıma müthis bir sey gelmisti. Tekneyle denize acılacaktık. En azından deniz ortasında rahat olurduk. Hayır diyemezdi.
* Asley denizin ortasına ne dersin?
Asley;
Şaşırmıştım. Nasıl denizin ortasında? Mecburen kabul edip uyumam gerektigini söyledim. Beni aramak istedi. Konusmak isterdim ama gercekten yorgundum.
John;
Bu dunyadaki en buyuk sevinc olmalı. Okadar ısrar etmistim ve kabul etmemisti. Sanırım bu partide ise yaramasaydı vaz gecmek zorunda kalacaktım. Zorlamamın alemi yoktu. Ama buyuk bir sans olmustu ve ben cok iyi degerlendirecegime dair kendimi hazırladım. Babam vefat ettikten sonra isyeri bana kaldı. Mudurum ama gidip gelmiyorum. İsleri hallediyorlar ben imza atıyorum. Biraz ne yapabilecegimi dusundukten sonra agrımdan dolayı dinlenme ihtiyacı duydum. Vucudum uyku uyku diye sinyaller veriyordu. Gözümdeki morluk yayılmıştı. Kapatamazdım da sanırım Asley de yarın ögrenecekti. Tuvalete girdikten sonra yanındaki odun arkadasından çok pis yumruk yeyip kovulmuştum. Ama bu ondan vaz gectirmez. O cocuktan hayır gelmez. Bunu Asley e ispatlayacagım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir şeyler Görüyorum
General FictionBir şeyler görüyorum, insan degiller. Bir şeyler görüyorum, beni korkutuyorlar. Bir şeyler görüyorum, hayatımı kısıtlıyorlar. Tek bildigim onlardan nefret ettigim. Bir şeyler yapacağım ve onları görmeyeceğim ya da onlar beni görmek istemeyecekler..