"Ula hatun yerim seni bak yapma böyle."

6.5K 210 39
                                    

Yeni bölüm geldi canlar.  Bugün biraz erken atmak istedim bölümü. Umarım beklentileriniz karşılığını bulur. Keyifli okumalar...)

Sevgi'nin elimin önüne döktüğü unla cam kasedeki hamuru yoğurmaya devam ettim. Bugün pazardı. Yani Zeyrek gelecekti. Allah'ın gerizekalısı o gün sabahın köründe kalkıp gitmişti. Uyandığımda yanımda bulamayınca yerimden sıçrayıp odayı aramıştım. Ama ne bavulundan ne de ondan eser yoktu odada. Kesin aşağıdadır deyip üzerimdeki pijamaları unutup koşturarak aşağı inmiştim. Odaları tararken karşıma çıkan Gül Sultana Zeyrek nerede diye sorunca gittiğini söylemişti. Sıkıntılı bir nefes verip ofladım. Halbuki o kadar da erken kalkacağımı tembihlemiştim kendime. Gül Sultan halime hüzünlü bir tebessümle karşılık verip 'Üzülme kızım göz açıp kapayana kadar gelir.' demişti ama hiç öyle olmamıştı.

Tüm hafta boyunca evde can sıkıntısından kafayı yemiştim. Bir iki kere Eda gelmişti yanıma onun dışında sabah kalkıp bir şeyler atıştırıyordum ardından en üst kattaki odama geçip ders çalışıyordum. Zeyrek gün içinde birkaç defa arayıp kısaca halimi hatrımı sorup kapatıyordu. Her ne kadar ilk gün yaptığına sinirlenip trip atsam da sonradan hemen normal halime dönmüştüm.

Bu arada Begüm pisliği de şikayetini geri çekmişti. Nasıl yapmıştı bilmiyorum ama Zeyrek bunu da halletmişti. Naz arayıp haber verdikten hemen sonra tüm olayı detaylıca dinlemişti benden. Tabii bolca da sövmüştü o sarı pisliğe.

Odamda ders çalıştığım süre içerisinde Zeyrek'in emriyle bir sürü atıştırmalık tıkınıyordum. Akşam ise Gül Sultan ve kızlarla yemek yiyorduk. Birlikte biraz vakit geçirdikten sonra herkes odalarına çekiliyordu.

Koskocaman odada Zeyrek olmayınca kendimi tuhaf bir şekilde yalnız hissediyordum. Zeyrek'le yattığım zamanlar şort pijama takımı giyerdim çünkü Zeyrek beni sıkı sıkıya sardığından hayatta üşümezdim ama bu bir haftadır sürekli kalın pijamalar giymek zorunda kalıyordum. Aslında çok da sevmezdim öyle kalın şeyleri. Kazaklar dışında. Geceleri koskoca yatak bana kalsa da ve her ne kadar daha rahat hissetmem gerekse de yeri değişince yatağını yadırgayanlar gibi ilk üç gece neredeyse uyuyamamıştım.Neyseki bu gece rahat bir uyku çekecektim.

Zeyrek gittiği günün akşamı arayıp sıkıntılı ses tonuyla bir türlü uyuyamadığını söyleyince her ne kadar benim de aynı durumda olduğumu söylemek istesem de yanlış anlar diye sesimi çıkarmamıştım. Yine geçen akşam yatağa girdiğimde arayıp bir süre hiç ses çıkarmadan telefonun diğer ucunda beklemişti. Ben de sessizliğine eşlik ederken birden melodramatik ses tonuyla "Çok özledim." deyince ne diyeceğimi bilemeden sessizliğimi korumuştum(!) Yani neredeyse. Kalp atışlarımın hızlanmasıyla artan nefes alışveriş hızımın çıkardığı sesi saymazsak.

Bana ne olduğunu henüz anlamış değildim. O gece yani Zeyrek gitmeden öneki gece beni öptüğünde ilk defa farklı bir hissi tatmıştım. Hayatımda ilk defa böyle bir şey hissetmiştim. Sanki karnımda kelebekler uçuşuyor gibi, sanki karnımdaki kelebekler dudakları dudaklarıma değdiği gibi can bulup aynı anda kanat çırpmaya başlamış gibi, sanki kelebeklerin kanatları karnımın içine sürtünüp beni gıdıklamış gibi... Tuhaftı işte. Daha önce hiç tatmadığım bir tuhaflık, daha öne hiç fark etmediğim hiç varlığından haberdar olmadığım enteresan bir duyguydu. Sebepsiz yere aniden gelen gülme isteği gibi ama böyle kahkahalarca... Mutluluk veren.

"Aman da aman kocası gelecek diye nasıl da yüzünde güller açıyor." diyen Gül Sultan'ın sesi ile daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Şaşkınca karşımda yemek hazırlığı yapan Gül Sultan'a bakıp inanmazca baktım. Gerçekten bunu yapmış mıydım? Sevgi ve Aynur abla kıkırdarken yüzümdeki aptal sırıtışı yeni fark edip hemen sildim.

DEMİRHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin