Yeni bir bölümle karşınızdayım... ;) Umarım seveceğiniz bir bölüm olmuştur. Seviliyorsunuz.!
Uyuşan bacaklarımın üstünden laptopımı kaldırıp kenara bıraktım. Bugün dersim yoktu ben de oturup ameliyat izlemiştim ama bacaklarım iki saatlik ameliyat videosunun yarattığı hareketsizliği kaldıramamıştı.
İzmir'den döneli beş gün oluyordu. Pazartesi toparlanıp öğlene doğru uçağa binip buraya gelmiştik. Zeyrek toplantılarına yönelirken ben de iki günümü hiçbir şekilde ders çalışmadan geçirmenin telafisini sağlamıştım. Bugün sabah saat dokuza gelirken anca uyanabilmiştim. Gece Zeyrek'in haşatımı çıkarması yorgunlukla beraber saatlerce uyumama sebep olmuştu. Uyandığımda Zeyrek yanımda yoktu. Hızla toparlanıp aşağı indiğimde bahçede adamlarıyla konuştuğunu görmüştüm.
Bugün şirkette işi olmadığından işlerini buradan halledeceğini söylemişti. Bu durum hoşuma gitse de çok belli etmemiştim. Hafta içi fazla yoğun olmasından dolayı yalnızca gece hasret giderebiliyordum onunla. İşime geliyordu dibimde olması.
Karıncalanması geçen ayaklarımla yerimden doğrulup ayaklandım. Yere serdiğim kitaplarıma dikkat ederek odadan çıkıp kapıyı ardımdan örttüm. Zeyrek aşağıda olmalıydı. Her ne kadar bugün birlikte güzel vakit geçireceğimizi düşünsem de pek öyle olmamıştı. Çünkü onun ilgilenmesi gereken işler benim de derslerim vardı. Bu yüzden o işlerini hallederken ben de zamandan kaybetmemek için sorumlu olduğum kısımları çalışıp halletmiştim. Merdivenlerin ortasına geldiğimde aşağıdan gelen seslerle durup kulak kabarttım.
"Tamam aslanım hallolur o iş de sen merak etme, yalnızca gözünü üstlerinden ayırma yeter." bu Zeyrek'ti.
"Peki abi, sen nasıl dersen." bu ses ise Yaman'a aitti. Trabzanlardan uzaklaşıp duvara doğru sindim sırf dinlediğimi fark etmesinler diye. Tam yoluma devam edecekken Zeyrek'İn cümlesiyle ayağım havada kaldı.
"Aslanım var mı söyleyeceğin başka bir şey?"
"Yok... yok abi dediğim gibi teslimat yarın yapılacak, ihalede de sıkıntı yok başka..." deyip düşünmek için sustu sanırım.
"Onu mu diyorum oğlum!"
"Ne diyorsun abi...?"
"Bana anlatmak istediğin bir şey yok mu? Kaç gündür bir tuhafsın ha?" of Zeyrek ya Allah'tan bildiğini belli etme dedim. Çok sağol ya! Oldu olacak Eda ile sevgili olduğunuzu biliyorum, Şura söyledi de de tam olsun!
"N-ne anlatayım abi işte... Abi sen benim öz abim gibisin, sen olmasan ben şimdi ölüydüm. Ölmesem bile bir çöplükte sürünüp giderdim, sen kurtardın beni o bataklıktan. O yüzden sen benim abimsin eğer yanlış anlamazsan sana bir şey söylemek istiyorum ya da haber vermek istiyorum diyelim..."
"Dinliyorum aslanım."
"Abi ben... ben yengemin arkadaşı Eda var ya? Of ne zor şey şunu söylemek. Abi ben ona sevdalandım, başta olmaz dedim yok dedim ama olmadı be abi! Karşı koyamadım sol yanımdakine." dedikten kısa bir süre sonra pat pat diye bir ses çıktı. Sanırım Zeyrek omzuna vurmuştu buradan göremiyordum ama...
"Oğlum böyle şeyden utanılır mı? Hem sen söyle bakalım bana, sen gerçekten seviyor musun bu kızı?"
"İki gözüm önüme aksın ki seviyorum abi. Zaten sevmesem öyle oynamak için yanaşmazdım ona, o diğerleri gibi değil ki."
"Ulan Yaman ulan oğlum yine dört ayak üstüne düştün."
"O ne biçim laf abi ya!" dedi atarlı bir şekilde. Gülesim gelse de sesimi çıkarmadım duymamaları için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİRHAN
Literatura FemininaAcıyla kıstığım gözlerimi aralayıp Zeyrek'e baktığımda dişlerinin arasından tıslayıp, "Nereye gitmeyi düşünüyorsun bakalım sen ha? Bir şeyleri daha tam kavrayamamışsın sen sanırım ama ben sana anlatayım bundan sonra buradasın ve benim izin verdiğim...