"Yakma beni gözyaşlarınla."

6.3K 169 21
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar...)

Önümdeki iki sayfalık yazılı kağıdına tüm bildiklerimi aktardığımda sınav süresi de eş zamanlı olarak bitmişti. Bu son sınavımdı. İki hafta içerisinde hem vizelere hem finallere girmiştim. Fazla ders çalışmaktan ağrıyan başım ara ara ağlamak istememe bile sebep oluyordu. Nesyeki Zeyrek sürekli masaj yapıp biraz boynumdaki ağrıyı dindiriyordu yoksa boynumun ağrısı da baş ağrıma eklenirse hastanelik olurdum.

Final haftası Amasya'dan dönen Eda sayesinde eksik olduğum bir iki konuyu da halletmiştim. Tüm sınavlarım mükemmel geçmemiş olsa da geçer not alabilmiştim. En azından bütünlemeye kalmayacaktım. Bir yandan da Yaman ve Eda'nın birlikteliğine çok sevinmiştim. Sonunda mutlu olacaktı kuzucuğum. O salak Ozan'a aşık olduğunu sanıyordu ki neyseki gerçekleri fark etmişti. O pislik benim kuzuma layık değildi.

Eşyalarımı toplayıp çantamı omzuma astım. Eda da toparlanırken yorgunca onu bekledim. O da hazır olunca beraber dışarı çıktık. Yorgun adımlarla fakülteden çıkarken Eda gelen otobüsüyle bana el sallayıp giderken ben de korumanın getireceği arabayı bekliyordum. Dalgınca kaldırımda beklerken önümde duran siyah arabayla ayaklarıma odakladığım bakışlarımı kaldırdım. Gelmişti canımın içi.

Kendimde kımıldayacak takati bulamazken Zeyrek arabadan inip yanıma geldi. Beni kolları arasına çekerken sıkıca sarıldım ona ellerimdeki kitapları umursamadan. Beni daha sıkı sararken başıma öpücüklerini konduruyordu. Rahatlatan acı çikolata kokusunu içime çekerken etrafı kaplayan ezan sesi ağlama isteğimi arttırdı. Tam üç haftadır deli gibi ders çalışıyordum. Artık yorgunluktan bayılacak gibi hissediyordum. Bu süreçte Zeyrek'le de ilgilenememiştim. Ona karşı olan sorumluluklarımı bile yorgunluktan yerine getiremiyordum.

Zeyrek benden uzaklaşıp yüzümü avuçlarken yanaklarımdaki yaşlara şaşkınlıkla baktı. Baş parmağıyla yanaklarımı silerken bir saniye geçmeden yerini yenisi alıyordu. "Güzelim, bir şey mi oldu? Neden ağlıyorsun, biri bir şey mi dedi ha? Konuş benimle kurban olayım!" diyen yalvaran ses tonuyla kendimi toparlamaya çalıştım. Tek elimle gözyaşlarımı silip derin derin nefes aldım. Soğuk rüzgar yüzüme vururken "Bir şey olmadı sadece bu kadar şeyin üst üste gelmesi yordu beni. İyiyim ben merak etme, eve gitsek olur mu? İki gün boyunca uyumak istiyorum." deyince beni kendine çekip alnımı ve saçlarımı öptü.

"Tamam nefesim, gidelim. Ağlama bir daha sakın sen böyle yaptıkça canım yanıyor benim." diyen Zeyrek'le gözlerimizi buluşturup "Özür dilerim bir an öyle sarılınca tutamadım kendimi kendiliğinden aktı." deyince eğilip gözlerimi öptü. Benden uzaklaşıp "Özür dileme hatun, öp." deyip arabaya yönlendirdi. Arabaya bindiğimde kitaplarımı alıp torpidoya bırakıp kapıyı kapattı. Arabanın etrafını dolaşıp şoför koltuğuna geçerken arabadaki yoğun kokusunu içime çektim. Arabayı çalıştırıp yola koyulurken elimi tutmayı ihmal etmemişti. Başımı cama yaslayıp yolu izlerken aklıma gelen şeyle Zeyrek'e döndüm.

"Zeyreek?"

"Efendi nefesim?" derken bakışlarını yoldan kısa bir süre çekip bana döndürmüş sonra eski yerine geri dönmüştü mükemmel gözleri. "Benim bir iki günlüğüne İzmir'e gitmem gerekiyor." deyince kaşları hafifçe çatılmıştı. Bir süre cevap vermeden kalsa da "Tamam güzelim yarın cumartesi zaten sabah uçakla gideriz. Senin için sorun olmazsa pazartesi sakin kafayla döneriz olur mu?" deyince şaşırmıştım.

"Sen de mi geleceksin? İşlerin aksamaz mı?"

"Seni tek başına göndereceğimi düşünmedin değil mi?"

"Bu aralar biraz yoğun gibisin ya o yüzden gelemezsin sanıyordum. Ama olur yani pazartesi dönmemiz sorun olmaz. Nasılsa sınavlarım bitti artık rahatım." deyince başını ağır ağır sallamakla yetinmişti. Eve kadar başımı koltuğa yaslayıp uyumuştum. Eve vardığımızda Zeyrek beni kucaklayıp eve taşırken üstümdeki yorgunlukla yürümeyi teklif bile etmedim. Yerim gayette rahattı.

DEMİRHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin