"Ben sen varsın diye hayatta kalmak için uğraştım."

5.2K 162 58
                                    

 Selamlaaar;) Biz geldik. Söz verdiğimiz gibi. Çok fazla bekletmeden. Öncelikle nasılsınız, bu kısa ara şahsen bana çok iyi geldi umarım sizin için de öyle olur. Size küçük sürprizlerim olacak. Keyifli okumalaaar;)) Seviliyorsunuz...

 Bölümü 29 Temmuz'da yayımlayacağımı bildirmiştim ama zaten berbat geçen tatilime bir de ekstra olarak berbat bir hafta sonu geçiriyorum bu yüzden erkenden yayımlayıp sizden alacağım yorumlarla kafamın dağılmasını istedim. Bölüm bir haftadır hali hazırda bekliyordu sadece bu tarihin benim için önemi olduğu için beklettim. Şimdi ise iğrenç bir gün oldu o tarih. Neyse ya ben ne saçmalıyorum... Keyifli okumalar.

   Karnımda dolaşan sıcacık elin hissettirdiği duygu ile gözlerimi yeni güne araladım. Başını göğsüme yaslamış olan Zeyrek'in kafası görüşümü kapatmıştı. Yüzümde küçük bir tebessüm oluşurken boşta duran elimi kaldırıp yumuşacık saçlarına daldırdım. Haftalardır çektiğim eziyet sonunda son bulmuştu. Ona rahatça dokunup koklayabiliyordum şükürler olsun. Ondan uzaklaşmak demek hayattan elini eteğini çekmek gibi bir şeydi.

Uyandığımı anlayan Zeyrek kafasını hafifçe oynatıp göğsüme uzun bir öpücük kondurdu ardından "Günaydın." diye mırıldandı hala uyku mahmuru bir sesle. Tek elimle saçlarını okşayarak oynarken "Günaydın canım." diye karşılık verdim ona.

Eli hala karnımı okşarken "Dün gece yaşanalar rüya değildi değil mi?" diye sordu biraz tereddütlü bir sesle. gırtlağından yükselen sert yutkunma sesi bu yaşananların birer rüya olmasından korktuğunu oldukça belli ediyordu. O kadar çok istiyordu ki bir çocuk haberini bu haberi şimdi almak ona pek inandırıcı gelmiyordu anlaşılan.

Elimi usulca kaldırıp karnımın üstündeki elinin üstüne bırakıp destek verircesine sıktım. Ciğerlerimi derin bir nefes ile doldururken "Rüya değildi hayatım, bebeğimiz bize umut olmaya geldi. En çok sıkıntı yaşadığımız dönemde bize mucize olmak için geldi, babası için geldi." diyerek elini daha sıkı kavradım.

Zeyrek başını göğsünden kaldırıp omzuma yasladı. Nefesi boynuma değerken tek eli hala karnımın üzerindeydi. Boynuma iyice sokulup şah damarımın üstüne uzun bir öpücük bıraktı. Sıcak ve yumuşak dudakları hala tenime değerken "Zeyreek?" diye seslendim bir şey sormak istediğimi belli ederek.

"Efendim güzelim." deyince yüzüme ufak bir tebessüm yayıldı. Bana güzelim demesini çok ama çok özlemiştim.

"Sana bir şey soracağım, sen şimdi tedavi olacak mısın? Yani tedavi olmayı kabul ediyor musun?" diye sordum çok kısık ve öz güvensiz bir sesle. Hastanede fizyoterapiye başlaması gerektiğini söylediğimde bağıra çağıra reddetmişti. Neymiş efendim ona hiçbir tedavi iyi gelmezmiş.

"Evet Şuri, bugünden itibaren tedaviye başlıyorun. Ne kadar zamanımı alırsa alsın o tedaviyi başlatacağım." deyince üstümdeki büyük gerginlik yerini neşeye bırakmıştı. "Merak etme sevgilim gerçekten sandığın kadar uzun bir zaman almayacak ben eminim. Bünyen çok sağlam hemen ayaklanacaksın yeter ki moralini yüksek tut sen." deyip kafamı ona doğru çevirip yanağına sıkı bir öpücük bıraktım. Tam gamzesinin üstüne. Uzun zamandır bana bile görünmeyi reddeden gamzesine.

Bir kolum Zeyrek'in başının altında kalırken ona doğru yan dönüp yüzlerimizi buluşturdum. Özlediğim kahvelerine hasretle bakarken diğer elimi kaldırıp sakallı yanağına yerleştirdim. Epeyce uzamış olan sakallarını okşarken "Sana bir yerde çok kızgınım. Haftalardır öfkeni hepimize fazlasıyla kustun. En çok da bana ya da bilmiyorum belki de bana öyle geliyor. Ama ben seni anlayışla karşılamaya çalıştıkça sen daha fazla uzaklaştın benden. Sanki beni kendinden soğutmak ister gibiydin. Senden uzaklaşmamı sağlamaya çalışıyordun sanki. Üstelik sen her tedavi olma teklifini reddettiğinde benim içimde felaketler kopuyordu. Neden Zeyrek? Neden tüm bunları bize, bana, ailemize yaptın?" deyip sıkıntılı bir nefes verdim. Bunu ona sormazsam aklımdaki şüphe tohumlarından kurtulamazdım. Beni artık sevmiyor olma düşüncesi içimi yakıp kavuruyordu.

DEMİRHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin