"Karımın olmadığı ev, ev değil ki!"

6.7K 203 22
                                    

Neşeli bir bölümle karşınızdayım arkadaşlar. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar..))) 

Sabah uyandığımda Zeyrek yanımda değildi. Muhtemelen erkenden kalkıp işe gitmiş olmalıydı. Dün gece de geç gelmişti zaten. Bugün günlerden on aralıktı. O sancılı geceden sonra Zeyrek üç gün daha benimle ilgilenip sonunda işbaşı yapmıştı. Her ne kadar dikişlerini bile daha çıkarmadığım için gitmesini istemesem de işlerin biriktiğini söyleyip gitmişti. Zaten birkaç gün sonra da dikişlerini çıkarmıştım. O gün dediğim gibi kendime ve irademe hakim olup Zeyrek'in bana yaklaşmasına izin vermemiştim. Neredeyse her koşulda ondan kaçıyordum. Aramıza mesafe koymak için elimden geleni yapmıştım. O gün de dediğim gibi eğer biri ile birlikte olacaksam bu aşık olduğum kişi olmalı. Ve düşününce eğer ben farkında olmadan kendime hakim olamadan bekaretimi daha aşık olmadığım birine verirsem bu aşık olacağım kişiye ve kendi öz saygıma hakaret olacaktı.

Tamam belki ilk öpücüğümü ona vermiş olabilirdim ama bekaretimi asla aşk olmadığım birine veremezdim. Bu yüzden bu kaçma kovalamaca oyununda yakalanmamak için elimden geleni yapacaktım. Birkaç defa Zeyrek beni öpmeye kalkışmıştı ama ben karşılık vermeyince beni zorlamamıştı. Sanırım o gece söylediklerim biraz onun da kafasını kurcalamıştı. Eskisi kadar baskıcı değil gibiydi.

Bugün bu evdeki 34. günümdü. Tam bir ay dört gündür bu evde hapistim. Hastaneye ve polise ifade vermek için evden çıktığımı saymazsak neredeyse hiç dışarı çıkmamıştım. Aklımdaki düşünceleri dağıtıp yataktan çıkıp banyoya geçtim. Ilık bir duş aldıktan sonra soyunma odasına geçip kot bir pantolon ve bir kazak giyip saçlarımı kuruttum. Saçlarımı toplayıp odadan çıkacağım sırada çalan telefonumla yerimden sıçradım. Uzun süre telefonsuz kaldığım için artık yanımda taşımaya gerek duymuyordum. Ya da unutuyordum. Yatağa doğru yürüyüp komodinin üstünden telefonumu aldım. Ekrana baktığımda Neşe teyzenin ismini görmeyi beklemiyordum. Hızla şaşkınlığımı üstümden atıp cevapla tuşunu yana kaydırdım.

"Efendim."

"Güzel gelinim nasılsın, ne yapıyorsun?"

"İyiyim teşekkürler, siz nasılsınız Neşe teyze?"

"Bende iyiyim güzel kızım, Zeyrek evde mi?"

"Yok erkenden işe gitti o. Bir şey mi oldu?"

"Yok, yok telaşlanma ben senin için aradım. Benim oğlan şimdi seni eve hapsetmiştir. Akıl edemez de seni gezdirmeye. Ben diyorum ki Gül ile birlikte hazırlanın buraya bize gelin." deyince ne diyeceğime bilemeden kaldım. Odanın çıkışına yürürken "Şey bilemedim ki. Rahatsızlık vermeyelim biz size." deyince 'Cık cık cık' diye bir ses ağzından çıkarıp "Aa olur mu öyle şey? Burası senin de evin sayılır bak bu sefer hiç sormuyorum, hemen Gül ile hazırlanın kapıdaki korumalara da söyleyin sizi bize getirsin. İtiraz kabul etmiyorum." deyince aklıma gelen şeyle "Korumalar Zeyrek'ten emir almadan bir yere gitmeme izin verme-" derken Neşe teyze lafımı kesip "Sen merak etme güzel kızım ben onu da halledeceğim. Hadi görüşürüz." deyip telefonu kapattı. Merdivenleri inip mutfağa geçtiğimde Gül Sultan'ı hazırlık yaparken buldum.

"Gül Sultan."

"Allah iyiliğini versin kızım ödümü patlattın. Ne ara geldin sen öyle?"

"O kadar işine vermişsin ki kendini fark etmedin beni. Neyse sen boşver beni az önce Neşe teyze aradı. Gül Sultan'la hazırlanın bize gelin dedi. Ben başta sana sormadan kabul etmek istemedim ama ısrar edince kıramadım. Ne diyorsun gidelim mi?"

"Sen daha kaynananı tanıyamamışsın kızım. Gitmezsek kendi götürür bizi. Tabi gideceğiz de Zeyrek'in haberi var mı?"

"Bilmiyorum ben korumaların Zeyrek'in haberi olmadan dışarı çıkmama izin vermediğini söyleyince ben onu da halledeceğim siz çabuk hazırlanıp gelin dedi sadece."

DEMİRHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin