1.1K 107 55
                                    

Banu'nun geçmişinden bir anı...

✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐

Ağlamak istersen omzun olurum.
Gülmek istersen gülümsemen olurum. 
Uçmak istersen gökyüzün olurum. 
İhtiyacın olan her şey olurum. 

✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐

10 yıl önce - Son gece

''İstemiyorum uyumak!'' diye bağırdım tüm gücümle. 

''Canım kızım, uyumalısın, bak saat geç oldu.'' Annem yanıma yaklaşmaya başladığı anda daha şiddetli ağlamaya başlamıştım. 

''Git! Seni de istemiyorum. Bana onları hatırlatıyorsun!'' Gözümden akan yaşları silmem bir işe yaramamıştı. Daha da çok aktılar.

''Banu'm. Yapma böyle kızım.'' Annemi üzüyordum farkındaydım ama düşünemiyordum. ''Gel buraya hadi güzelim,'' dedi bir kez daha.

''HAYIR! İST-TEMİYORUM BE-BEN.'' Hıçkırıklarım konuşmama engel oluyordu. ''Çıkmıyorlar buradan,'' dedim ve başımı tuttum. ''Gitmiyor. Gitsin istiyorum. Git dedim onlara ama dinlemediler beni. Rüya görmek istemiyorum!''

Annemin gözleri dolmaya başlamıştı. Karşıma oturdu ve elini uzattı. ''Kızım...''

''Kızım deme bana! İstemiyorum kimsenin kızı olmak. Git sen de!'' Kapı çalmaya başladığında sanki gelen onlarmış gibi daha da ağlamaya başladım. Ne kadar daha canım yanabilirdi bilmiyorum ama küçük kalbime ağır gelmişti her şey.

Ağırlaşıyordu ve her gece, her gece krize giriyordum. Hıçkırarak ağlıyordum her kabustan sonra. Yıllardır. Özellikle şu son zamanlar.

''Canım acıyor. Çıkmıyor kafamdan. Görmek istemiyorum onu!'' Kapı bir kaç kere daha çaldığında annem ayağa kalkıp kapıyı açtı. ''Kimse yardım etmiyor. Gitmiyor.'' Sürekli aynı şeyleri tekrarlıyor, yatağın üstündeki yastıkları etrafa fırlatıyordum. 

Seslerini duymak canımı yakıyordu. 

Minik bileklerime eller kapandığında, kendimi geri çekmeye çalıştım. ''YAPMA!'' diye bağırdım kurtulmaya çalışırken. 

''Plüton, benim. Sakin ol.'' Bu sesi tanıyordum. Sakinleşmeye çalıştım. İkimizde küçük olmamıza rağmen yanıma gelip kollarını bana sardı. Başımı göğsüne yasladım ve ağlamaya devam ettim. Bana hep böyle derdi. Plüton derdi. 

''Kafamdan çıkmıyorlar, canım yanıyor. Plüton ne yapacağını bilmiyor.'' Başını başıma yasladı. 

''Şşşş,'' diye fısıldadı kulağıma. 

''Atlas, gitmesini istiyorum,'' dedim acıyla.

''Gidecek, Plüton. Birlikte kovarız onu.'' 

Hani dedim ya, küçüktüm o zamanlar. İnanmıştım kahramanıma her zamanki gibi. ''Kovalım,'' dedim. 

Omzumdan hafif ittirdi ve yatağa yatmamı sağladı. Titremeye başladığımda, ''buradayım. Gitmedim,'' dedi. Biliyordu çünkü o da giderse canımın çok yanacağını. Bazen çocuklar, büyüklerden daha iyi anlıyordu. Masumdu çünkü o yaşta bütün duygular. Zararsızdı. Kendini düşünmezdi. 

''Gitme,'' diye fısıldadım. Yanıma yattı ve saçlarımdan bir tutam alıp oynamaya başladı. Saçlarımdan oynayınca da sakinleşirdim ben çünkü, biliyordu. ''Uyumak istemiyorum. Yine babam ve annemi göreceğim.''

''Görmezsin, Plüton. Ben geldim çünkü. Onlar ben gelince gelmiyorlar yanına, unuttun mu?''

Kafamı salladım hızlıca. ''Unutmadım. Gelmezler sen varken.'' Sanki her söylediği doğruymuş gibi geliyordu. Tekrarlıyordum söylediklerini, unutmamak için.

''Uyuyalım hadi.'' Başımı yastığa koydum. O ise saçımı bırakmış ve serçe parmağımla oynamaya başlamıştı. Onun için bu bir alışkanlıktı. Sadece benim ve annesinin parmağıyla oynardı. Farklı bir alışkanlık da olsa hiç vazgeçmiyordu. 

Birisi yere attığım yorganı üzerimizi örttü. Karşımda duran mavi ve yeşilin karşımı o gözlere baktım.

''Hiç gitme kahramanım. Hep yanımda kal.'' Cevap vermedi çünkü uyuya kalmıştı. Belki de sözlerimin bir gün tersinin çıkacağını hissetmişti.

●○●○●○●○●○

22.22

Ne düşünüyorsunuz?

Yazar 『texting』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin