ⅩⅩⅩⅤⅠⅠ

766 86 32
                                    

Küçükken çok inanmıştım 
Eğer çok istersen 
Her şey mümkün 
İnanmak zor değil. 
Hikayem senle başlardı 
Senle devam etsin, beni sen inandır.

✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ 

PLÜTON'LU KAHRAMANDAN, PLÜTON'A...

Gözlerimi kapatıp, derince bir nefes aldım. Cesaretimi toplayıp simsiyah kutunun kapağını kaldırıp kenara koydum. Kapağı ters çevirip koyduğum için siyah yüzeyin üstüne çizilmiş yıldızları anımsatan beyaz noktaları izledim bir süre. Hareketlerim o kadar yavaştı ki hiç bir ayrıntıyı kaçırmak istemiyor gibiydim. 

Yıldız görünümlü noktaların üzerinde sabitlenmiş zarfa uzanıp içindeki kağıdı çıkardım. Rana da Umut da pür dikkat kesilmiş beni izliyorlardı. Gri renkli kağıdın üzerindeki beyaz yazıları içimden okumaya başlamamla nefesim bir kez daha kesildi. 

Öncelikle belirtmem gerekiyor ki bu işleri hiç bir zaman becerebilen biri değildim, konu sen olunca değişen her şey gibi bu özelliğimi de kaybedip seni biraz olsun mutlu etmek için her şeyi yapıyorum. Belki romantikliği beceremiyorum, yine de bil ki bu kutunun içindeki her şeyin, her rengin bir anlamı var. 

Özür dileyerek başlamak istiyorum sözlerime, hayatına bir kez daha girip senin duygularını birbirine katıp canını yaktığım için özür dilerim. Ağladığını bilmek ve bir şey yapamamak o kadar çok koyuyor ki bunu sana kelimelerle anlatamam. Seni mutlu etmem gereken yerde üzüyorum değil mi? Ne yaparsam yapayım seni küçüklüğümüzde olduğu gibi mutlu edemiyorum değil mi? Neden hayat bu kadar acımasız, Kraliçem? Neden bizim birlikte olmamıza karşılar?

Hatırlıyorum da ilk tanıştığımız gün ne kadar canımız yanıyordu, birbirimizin yaralarını sarmış, iyileştirip sarmıştık. Ama yine en hassas yaralarımızı kazıyıp kanattılar. Ve ben sana söz veremiyorum, yanına gelip eskisi gibi olacağımızın garantisini veremesem de deniyorum. Sana ulaşmak için her şeyi deniyorum, hayat son darbesini atmazsa eğer başaracağım da. Ama eğer başaramazsam... Devamı bende yok, yazar, hayat tamamlar.

Kollarımda uyuduğun, kollarında uyuduğum her geceyi hatırlıyorum; yumuşacık saçlarında dolaşan parmaklarımı, parmaklarınla oynadığımı, umutla parlayan kahverengi gözlerini, sana her Plüton dediğimde gülümseyerek bakışlarını hatırlıyorum... Senle ilgili anıları zihnimin en güzel yerine kazıdım. 

Ama bu kutu ve mektup, geçmişi kazıp üzülüp ağlaman için değil! Belki biraz gülümsersin diye seni mutlu edecek şeyler koydum kutuya.

En sevdiğin çikolatanın Karam olduğunu ve kahve içerken yemeyi çok sevdiğini biliyorum. Bu yüzden bir kutu Karam ve bir kutu da kahve var kutu da. Kahveni içmen için bir kupa da koydum. Sana özel olan ve üstünde Plüton resmi olup senin adın yazan siyah bir kupa. Sakın çikolataların hepsini aynı anda yiyeyim deme, bilirim yaparsın sen öyle şeyler. Sağlığını bozup canının yanmasına katlanamam. Azar azar ye lütfen.

Yine bir süre önce aklıma sen geldiğin için aldığım kolyeyi de koydum. Ucunda bulunan taç, isminin anlamından gelen sana taktığım başka bir ad olan 'kraliçe'yi temsil ediyor. En azından seçerken aklımda bu vardı...

Küçükken benim giydiğim ceketleri hep çalıp kendin giydiğini hatırlıyorum, annen kızdığında gülerek yanıma gelir ceketimi geri verirdin. Ve ben kendi ceketimi de içine koydum. Arkasında bulunan kanat deseni her daim özgür olman için...

Ve sen olarak ikimizin küçüklük fotoğrafı...

Seni özlüyorum, Banu.

Seni seviyorum, yazar.

Seni seviyorum, kraliçem.

Her daim mutlu olman umuduyla, Plüton...

Affet beni.

Atlas İlker KESKİN.

Atlas İlker KESKİN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yazar 『texting』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin