When you cried I'd wipe away all of your tears
Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim
When you'd scream I'd fight away all of your fears
Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım
I held your hand through all of these years
Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.
But you still have all of me
Fakat hala bana tamamen sahipsin✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐
Ve son olarak teşekkür kısmına gelirsek...
Diye başladım; son 2 yıldır yazdığım kitabımın, son sayfası için son kelimeleri ve cümleleri yazmaya.
Teşekkür ederim Arda, son 10 yıldır bana her konuda destek olup bu kitabın basılmasında bu kadar ısrarcı olduğun için...
Teşekkür ederim Rana, son 10 yıldır kurgu hakkında fikirler verip editörüm olmayı kabul ettiğin ve çok iyi bir dost olduğun için...
Teşekkür ederim Ezgi, lisenin başında bütün soğuk davranışlarıma rağmen yanımda kaldığın ve sahip olamadığım kız kardeşim olduğun için...
Teşekkür ederim Batuhan, sık sık kavga etsek dahi her zaman dostluk, kardeşlik yaptığın için...
Teşekkür ederim Umut, üvey olmayı bana hissettirmeden yeri geldiğinde arkadaş yeri geldiğinde kardeşlik yaptığın ve bana sonsuz bir sevgi verdiğin için...
Teşekkür ederim beni büyüten ailem ve başarımı göremeseler dahi beni doğuran ailem, her şeye rağmen size sahip olmak güzel...
Teşekkür ederim, her bir satırı okuyup düşüncelerini paylaşan okuyucularım, kafamda öldürsem dahi kitapta yardımı dokunan insanlar, kafamdaki bütün karakterler ve sesler...
Ve en çok da sana teşekkür etmek istiyorum Atlas'ım; küçüklüğümde kahramanın, lise hayatımda sevgilim, okul sonrası hayatımda kocam, her zaman destekçim olduğun için... Bana bu mutluluğu yaşatmakla kalmayıp son satırlarını yazdığım bu kitabın çıkışıyla aynı günde doğacak olan oğluma babalık edeceğin için. Bir aile olmamıza yardım ettiğin için ve sayısız sebep...
Bu sefer ne 'mutlu son'la bitirdim kitabımı, ne 'mutlu sonsuz'la... Çünkü bu sefer bir son yok; ömür boyu mutluluğu, üzüntüyü, heyecanı paylaşacak, geçmişte yarım kalmış ve şimdi birleşip tamamlanmış iki insan var. Yarım kalmış hikayelerine bir son ekleyen değil, yazıya dökmemiş olsam dahi oralarda bir yerde hala hayatına devam eden Banu'yla Atlas var ve hep olacaklar...
Kalemi kağıdın üzerine bırakıp bir elimi şişen karnıma koyup gülümsedim, arkadan gelen kollar beni sarıp elini elimin üzerine koydu. ''Her zaman mükemmel bir yazar olduğunu söylemiş miydim? Asıl ben teşekkür ederim Plüton, her şeye rağmen bana inanıp yanımda olduğun için, bana babalık duygusunu yaşattığın için,'' burnunu saçlarıma koyup derin bir nefes alıp küçük bir öpücük kondurdu. ''Hadi şu teşekkür kısmını da Rana'ya gönder de biraz dinlen. Kendini çok yoruyorsun, ikinize zarar gelsin istemem.''
Dediğini yapıp yayın eviyle kitabın son kısmını ayarlamaları için, editörlük yapmayı kabul eden Rana'ya yazdığım yazının fotoğrafını gönderdim; ayağa kalkıp birlikte yaşadığımız evin salonuna gittik ve koltuklarından birine oturduk.
Omzumu ona yaslarken ve kokusu burnuma dolarken üç kişilik ailemizin temelinin ilk atıldığı eve gittim düşüncelerimle. Çığlık atarak ve ağlayarak uyuyamadığımız o ilk gün korkakça karşılaşmamızın sonrasında, apartmandakilerin şikayetleri üzerine oradan taşınıp farklı şehirlerde yaşamak zorunda bırakılmıştık. Atlas ben gidince tedavi olmuş yıllar sonra lisenin ilk yılı tekrar karşılaşsak da hatırlamamıştım onu. Bana hikayeler yazılan bir uygulamadan mesaj atmıştı, onunla konuşmuş zaten kahramanım olarak gördüğüm bu çocuğa biraz daha bağlanmıştım; onun ameliyatı bizi ayıramamış daha da bağlamıştı. Hatta ilk sevgili olduğumuz gün o gündü.
İki kuzeni -Arda ve Rana- zaten benim şehrimde yaşadığından Atlas da iyileştikten sonra yanıma gelmişti, birlikte liseyi okuyup aynı üniversiteleri kazanmıştık. Umut ve Rana istediği meslek yüzünden Batuhan, Ezgi, Arda, Atlas ve benden ayrılıp başka bir şehre taşınmışlar da olsa hayat onlara iyi davranmış ve birbirlerine aşık olmuşlardı. Ezgi ve Batuhan üniversitenin ilk yılı nişanlandıktan hemen sonra ben; ailemin ve Atlas'ın da desteği üzerine psikolojik tedavi almış geçmişimin, uykusuz gecelerimin üstesinden gelmeyi başarmıştım.
Çok canımız yanmıştı, çok gülmüş, çok ağlamıştık...
Hayatta neler yaşanabiliyorsa yaşamıştık, dayanma sebebimiz ise birbirimize sahip oluşumuzdu.
Benim huzurlu uyumaya başladığım yıllarda üniversitemiz bitmişti, önce nişanlanmış, sonra evlenmiş ve yeni bir eve çıkmıştık Atlas'la.
Gülümseyerek yaşadığımız ve bir çok anıyı paylaştığımız bu evde şimdi üçüncü bir misafiri bekliyorduk. Benim ismimin son harfi ve Atlas'ın isminin son hecesinin birleşimi olan Ulaş isimli küçük bir oğlan... Bu ismi bize Rana söylemişti, biz ise çok sevmiş ve kabul etmiştik.
Banu KESKİN ve Atlas İlker KESKİN'in oğlu Ulaş KESKİN bir iki hafta gibi kısa bir zamanda doğacaktı.
Ve geçmişin her daim arkamızda olduğu bu hikayede 20 yılımızı birlikte geçirdik ve geçirmeye devam edeceğiz...
Yazmaya devam edeceğim, gülmeye ve zorlukları aşmaya devam etmeye...
Teşekkür ederim, bu satırları okuduğunuz için...
●○●○●○●○●○
Sanırım bu sefer final konuşmasını finalin içine koyduğumdan pek fazla bir şey söyleyemeyeceğim; uzun bir ara vermeme rağmen nihayet bu kurguyu da 7 ayın sonunda (bütün bölümleri yayınlama süresiyle toplam 10 ayda) tamamlamayı başardım ve gerçekten final içime sindi.
Eğer Atlas ve Banu'yu anlatacak bir şarkı olsaydı sanırım bu bölümün başına koyduğum şarkı olurdu; Evanescence-My Immortal.
Umarım en az benim kadar severek okumuşsunuzdur.
Düşüncelerinizi merak ediyorum...
Hep mutlu kalın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazar 『texting』
Short Storybiradetsarışınçocuk: Kitaplarını seviyorum, yazar. biradetsarışınçocuk: Düşünce tarzını... biradetsarışınçocuk: Ve karakterlerini seviyorum. ✎ ✐Geçmişin acılarını örten bir çocuk, çocuğu geleceği yapmayı başaramamış bir kız; yarım kalmış iki insanı...