Senin kollarında başlayan sabahlara
Biten gecelere doyamadım hala
Huzur bulduğunda kıskanırmış işte hayat
Garip ama sen n'olur üzülme artık
Değilsin yalnız. Bu bir veda değil
Mutluyum, inan. Anladım bir şanstı bu
Aşkınla dolu bir gün bile
Bir ömür yeter bize✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐
'sOn'suz 3
Banu: N'olur artık cevap ver bana!
Banu: Mesajların ulaşamamasından ve tek tık kalmasından nefret ediyorum.
Banu: Seni hatırlıyorum Atlas.
Banu: Uzun zaman oldu görüşmeyeli ama seni tanıyorum.
Banu: Bizi zorla ayırdıkları gün, geri dönmek için her şeyi yaptım ama işe yaramadı.
Banu: Benden nefret ettiğini sanıyordum.
Banu: Seviyor olman beklediğim bir şey değildi.
Banu: Lütfen mesajlarıma yanıt ver.
Banu: Sana ulaşmam gerekiyor!
Banu: Benden istediğin bir ayın sonunda ne olacak bilmiyorum ama 3 gün kaldı ve ben yeniden seni kaybetmekten korkuyorum.
Banu: Lütfen Atlas...
Bakışlarım bir kaç masa ilerimde duran Batuhan ve Ezgi'ye kaydı. Ezgi üzgünce bana bakıyor, başını eğiyor ve Batuhan'ın elini tutup ondan destek alıyordu. Batuhan ise üzüntünün barındığı gözlerine öfkeyi de eklemişti, neden öfkeliydi düşünmek bile istemiyordum.
Yalnız başıma kantinde oturmuş, çoktan soğuyan kahveme bakıyordum. Arda ve Rana dünden beri ortalıkta görünmüyordu. Nereye gitmişlerdi, bilmiyorum.
Umut'a gelince dün olan biteni ona anlatmıştım. Ona Atlas'tan bahsetmiştim ve az da olsa hatırladığını söylemişti. O zaman oradan ayrıldığımda ne kadar canımın yandığını hatırladığını da eklemişti.
Her şey birbirine bu kadar kısa süre içinde nasıl girmişti, nasıl bütün geçmiş gün yüzüne çıkmıştı?
Gözlerimi kapadım ve son zamanlarda sıkça yaptığım bir şeyi yapıp, düşündüm.
Rana ve Arda bana yardım edebilirdi ama etmemekle kalmayıp bir 'söz'den bahsediyorlardı. Bu söz Atlas'ın beni görmek istememesinden kaynaklı olmalıydı. Bir sorun vardı; seven biri sevdiğini görmek isterdi, neden istememişti ki? Sakladığı bir şey olmalıydı, bir sır...
Nerede yaşadığı, nerede okuduğu hakkında en ufak fikrim yoktu! Kafayı yemek üzereydim. Koca ülkede onu nasıl bulabilirdim ki? Ailem zengindi, eğer onu bulursam kolayca yanına gidebilirdim. Sorun para mıydı acaba? Gelemiyor muydu? Kendimi buna inandırmak istiyordum.
Derin bir nefes daha aldım.
3 gün..
Söz...
Atlas...
Gözlerim yavaşça aralandığında Batuhan ve Ezgi'nin benim masama gelip karşıma oturduklarını fark ettim. Benimde taşıdığım acıyı taşıdıkları bakışlarından okunuyordu.
Ve uzun zaman sonra ilk defa, acımı gözler önüne serdim. ''Ben çok yoruldum.''
Ezgi sandalyesini bana yaklaştırıp sıkıca sarıldı. ''Banu, canım arkadaşım, lütfen artık tek başına güçlü durma. Bak biz yanındayız. Ne olduğunu anlat.''
Batuhan da kafasıyla onayladığında ekledi, ''hepimiz hatalar yaptık ama şuan hepimiz üzülüyoruz bu duruma. Her şeyi silip baştan başlamak bizim elimizde. Siz ikiniz kardeş gibisiniz bunun bozulmasına izin vermeyin, ben de sevgilimi ve kardeşimi kaybetmek istemiyorum.''
''Neler oluyor, Banu?''
Kollarımı masaya koyup başımı kollarıma koydum dolan gözlerimi saklamak için, derin nefesler aldım boğazımdaki düğümü çözmek için... Ezgi'nin omzuma dokunduğunu hissediyordum.
''Olay sadece aramızdaki bu karmaşayla sınırlı kalmadı değil mi, kardeşim?'' Batuhan artık eskisi gibi bana seslendiğinde kafamı kaldırıp kendimi toparladım.
''Ezgi, Batu,'' dediğimde hem meraklanmış hem de eskisi gibi Batuhan'ın ismini kısaltarak söylediğimden ikisini de affettiğimi anladıkları için gülümsemişlerdi. ''Ben sanırım aşık oldum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazar 『texting』
Short Storybiradetsarışınçocuk: Kitaplarını seviyorum, yazar. biradetsarışınçocuk: Düşünce tarzını... biradetsarışınçocuk: Ve karakterlerini seviyorum. ✎ ✐Geçmişin acılarını örten bir çocuk, çocuğu geleceği yapmayı başaramamış bir kız; yarım kalmış iki insanı...