ⅩⅣ

932 98 10
                                    

Yoktu hiç bir beklentim zaten olsaydı bile ne fark eder? 
Geçmişime göre şimdi daha az saçım var.
Yalan olmuş yarınlarım biraz da acım var 
Birazı senden kalan biraz senden öncekilerden, ne fark eder?

✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐✎ ✐

''Sabahki çıkışım için üzgünüm. Başım ağrıyordu ve gürültü sinirlenmeme sebep oldu. Umut söylemiştir, ateşim vardı ve bırak mesajlara cevap vermeyi, yataktan bile çıkmıyordum. Telefonum falan kapalıydı. Umut'u bile içeri almadım.''

Kollarını bana sardı. ''Sorun değil, bebeyim. Biliyorum, uykusuz ya da halsiz olunca sinirli oluyorsun.'' Gülümseyince ben de gülümsedim.

Ders bedendi ve hoca serbest bırakmıştı. Herkesten uzakta bir yere oturmuş sohbet ediyorduk. ''Ezgi...''

''Efendim?''

Derin bir nefes aldım. ''Sana söylemem gereken bir şey var ama aramızda kalacak. Söz mü?'' Ona anonimi anlatmak istiyordum. Ama anlatırsam yazar olduğumu da söylemem gerekecekti. 

Aklımda oluşan yolun ikinci aşaması, yardım iste.

''Korkmaya başladım. Söz veriyorum, vermesine de bir sorun mu var Banu?'' Sesinin ciddileşmesi iyiye işaret değildi. 

''Vereceğin tepkiden korkuyorum. Sana birini anlatacağım ama ondan önce bir şey söylemem gerek. Söyleyeceğim şeyi ise sadece Umut biliyor.'' Gözlerimi o hariç her yerde gezdiriyordum. ''Sakin kalırsan ve sır gibi saklarsan söylerim.''

''Söyle,'' dedi sakinlikle. Kaşları ise ses tonunun tam tersiydi, çatıktı. En iyisi göstermek deyip wattpad'e girdim. Fake hesabımdan çıkış yapıp 'BlueQueen' hesabıma giriş yapıp telefonu ona gösterdim. Anlamayarak telefonu elimden alıp incelemeye başladı. Başta çatık olan kaşları şokla açıldı. ''Dalga geçiyor olmalısın!'' Bağırdığında elimle ağzını kapadım ve telefonu elinden alıp cebime koydum. 

''Bağırma! Kimse bilmeyecek bunu Ezgi! Bak en yakın arkadaşımsın diye söylüyorum, pişman etme.'' Elimi çektiğimde ayağa hızla kalkıp etrafında dönmeye başladı. 

''Sen o'sun!'' dedi sessizce. Başımı sallayıp onayladım. Ezgi büyük bir wattpad kullanıcısıydı ve farkında olmadan da en çok benim yazdığım kitapları beğeniyordu. 

17 yaşında olmama rağmen 5 bin takipçim ve şimdiye kadar yazdığım 5 kitap vardı. 2 yıldır kafamı dağıtmak için kitap yazıyordum ve bu bana iyi geliyordu. Anlamlandıramadığım bir şekilde büyüdüm ve okuyucu kitlem oldu. Hepsi benim kim olduğumu bilmeden kitaplarımı okuyor, yorumluyor ve beğeniyordu. 

''Evet. Ama biraz daha anormal tepkiler verirsen herkes öğrenecek. Bak lütfen bunu kimseye söyleme. Bilinmek istemiyorum.'' Kafasını aşağı yukarı hızla sallayıp yerine geri oturdu. Heyecanından yerinde duramıyordu. 

''Bunu bana neden söylemedin? Ben senin en yakın arkadaşın değil miyim? Neden gizledin ki?''

Korktuğum yere de geldiğimize göre bana müsaade. ''Bu işe başlarken büyüyeceğimi düşünmüyor, sadece öylesine yazıyordum. İnsanların beni tanımayacağı bir hesap kurup sadece yazdım. Git gide büyüdüm ve iki yılda 5 bin takipçiyi geçtim. Bir ara o kadar kendimi bu işe kaptırmıştım ki, Umut ben kitabı yazarken arkamdan gelmiş ve yaptığım şeye bakmış. Başta fark etmedim. Sonra ise öğrendi. Ona da tembihledim. Şimdi ise sana söylüyorum. Tamam, birilerinin beni sevmesi güzel ama ben bunu bilerek yapmadım ve yazar değilim. Senden gizlemem doğru değildi.''

''Hala inanamıyorum! En yakın arkadaşım bir-'' Elimle tekrar ağzını kapadım ve öfkeyle ona baktım. ''Tamam üzgünüm.''

Bir süre sessiz kalıp olayı sindirmesine izin verdim. Sonrasında ise anlatmaya başladım. ''Bölümü attıktan sonra gelen mesajlara bakıyordum. Biri dikkatimi çekti ve mesaja karşılık verdim. Kim olduğunu bilmediğim bir çocuk beni tanıyor ve sözde 'yazar'lığımı biliyor. Beni sevdiğini söylüyor.''

''Oha!'' dedi kendini tutamayarak. ''Kitap mı yazıyoruz be!'' 

''Bence de oha. Anonimim var? Neyse işte, kim olduğunu bilmiyorum ama bu okulda bir kuzeni olduğunu biliyorum.'' Soran gözlerle bana baktı. ''Arda. Hani şu sizle tanıştırdığım çocuk. Kuzenler. Yeni öğrendim.'' Ona konuşmalarımızı ve son olanları anlattım. 

Bana olan sevgisini, yazdığım kitapları ve son zamanlarda olanları... Uzunca konuştuk. Bazen şaşırdı, bazen üzüldü, bazen güldü. 

''Ne yapmayı düşünüyorsun?'' diye sordu ben susunca. 

''Bilmiyorum. Kafam fazla karışık.'' Derin bir nefes aldığımda kafasını onaylayıcı şekilde salladı. Başımı omzuna yasladım. 

''Ben her zaman yanındayım canım, biliyorsun değil mi?'' Bunu bana ne zaman üzgün olsam söylerdi, Ezgi. Ama sorun şuydu ki ben hiç bir zaman dertlerimi doğru dürüst kimseye anlatmaz, içimde yaşardım. 

Şimdiye kadar ne annemle son zamanlarda yaşadığımız kavgaları anlatmışımdır, ne de babamın umursamazlığını...

Üvey evlat oluşumu, geceleri girdiğim ağlama krizlerimi...

Hep içimde yaşadım ve hep içimde yaşayacağım.

Yazar 『texting』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin