Biz geldik!
Bölümü Pointlessz'a armağan ediyorum <3
Yeni bölüme kadar hedefimiz 95 yıldız, ve 40 yorum olsun *_*
Keyifli okumalar :)
Şarkı: The Pretty Reckless - Make Me Wanna Die
*
Gece boyunca beynimin içerisinde 'nar' diyen bir ses yankılanıp durdu. Öyle ki tüm gece bir sağa bir sola dönüp durarak yastığımı kulaklarıma bastıracak raddeye geldim. Sarp kahramanımı oynarken kokumu duymuştu ve bunu farkına varmadan mı yapmıştı, yoksa kasıtlı bir hareket miydi bilmemek beni deli ediyordu.
Sarp ne yapsın senin nar kokunu?
Yıldızlarımızın barışmadığı çok sevgili iç sesim haklıydı. Kasıtlı olarak böyle bir şeyi neden yapsındı ki? Görünen oydu ki, içimde aklımı karıştırmaya çalışan bir Defne vardı ve ben onu bulmalı, sonra da acımadan başını ezmeliydim!
Bıkkın bir nefes alarak gözlerime kapattığım ellerimi iki yanıma serbest bıraktım. Odama yansıyan hafif güneş ışıklarıyla yattığım yerden doğruldum ve komodinin üzerinde duran telefonumu elime alarak saate baktım. Yediye geliyordu. Telefonumu elimden bıraktım ve biraz hareket etmenin zararsız olacağı kanaatine vararak üzerime rahat hareket edebileceğim şeyler geçirdim. Saçlarımı da sıkı bir topuz haline getirdikten sonra yüzümü yıkayarak çatı katından ayrıldım.
Bahçeye çıkıp temiz havayı içime çektiğimde aklımdan koşuya çıkmak geçiyordu, ama evden çıkmakta olan dayımı görmemle bir an duraksadım. O, adımlarını bana doğru yöneltmişken ben de önüne doğru yürüdüm.
''Oo,'' dedi dayım yaklaştığında, ''Siz bu vakitte ayaklanır mıydınız?''
Sırıtarak başımı belli belirsiz salladım. Bu vakitlerde değil ayaklanmak, gözlerimi açıp uykumdan kopmazdım bile. Ama bu şirket işi uyku düzenimi bile etkilemişti haliyle.
''Uyurdum da, rahat bir gece geçirmedim.''
Dayımın kaşları çatıldı. Hafif endişeli bir ifadeyle elini koluma doğru attı ve, ''Hasta mısın?'' diye sordu.
Kolay kolay hasta olan bir bünyem yoktu. Başımı olumsuz anlamda salladım. Sevgili patronumun anlam veremediğim bir şekilde aklımı karıştırdığını söyleyemezdim. Bu yüzden, ''Hayır,'' diyerek geçiştirmeye çalıştım. ''Oluyor ara sıra.''
Kısa sözlerim ikna edici olmuş olacak ki, dayım fazla üstelemedi. Yüzünde ağır ağır oluşan gülümseme dikkatimi çekerken soru soran bakışlarımı gözlerine yönelttim. Sorumu anlamış olacak ki, ''Biraz çalışalım da formdan düşme,'' dedi.
Ben de sırıttım. Neyi kast ettiğini anlamıştım. Dayım önden giderken ben de onu takip ederek tekrar eve girdim ve aşağıya inen merdivenlere yöneldim. Aşağı kata ulaşmamızla dayım tekrar bana döndü ve spor aletlerinin olduğu odanın kapısını aralarken konuştu. ''Gece uyumana her ne engel olduysa, gel hıncını çuvaldan çıkar.''
İşittiklerim aslen hoşuma gitse de somurttum. Anlaşılan bahçedeki geçiştirici sözlerim sandığım gibi ikna edici olmamış, dayım zihnimi kurcalayan bir şeyler olduğunu anlamıştı. Yan bir şekilde gülümsedim ve üzerimdeki ceketi çıkararak dayımın bana uzattığı eldivenleri giydim. ''Hay hay,'' diye mırıldandım ve omuzlarımı birkaç kez oynattıktan sonra konsantre oldum. Boks çuvalını arkadan sıkıca kavramış olan dayıma bir bakış attım ve onaylayıcı ifadeyle karşılaştığımda çuvala ilk yumruğumu geçirdim.
''Daha iyisini yapabiliyorsun,'' dedi dayım. Beni eğitirken asla yumuşak davranmazdı. Bununla hiç mi hiç derdim yoktu. Biliyordum, eğer öyle davranmamış olsaydı şimdi olduğum kadar iyi olmazdım.
![](https://img.wattpad.com/cover/181425217-288-k322783.jpg)