Sürpriz!
Tam bir sene önce bugün ve bu saatte ilk bölümü yayınlamıştım... Sahte Bela 1 yaşında! Bu günü birlikte kutlamayacaktık da ne yapacaktık?
Sizlerden bol bol yorum ve oy isterim. Bir özel bölüm de Çisem ve Kaan'a gelecek daha, unutmadım.
ÖNEMLİ NOT: Bu özel bölüm finalden önceki zamanı, yani gerçekler ortaya çıktıktan sonra, Defne ile Sarp'ın nişanlılık döneminden bir günü anlatıyor. Akıllar karışmasın :)
Her şey tamamsa bölüm sizindir. Yazdıktan sonra kontrol etmeye fırsatım olmadı maalesef, hatalar varsa şimdiden özür diliyor ve anlayışınızı diliyorum.
Keyifli okumalar <3
*
''Ya sabah sabah hepiniz nereye gidiyorsunuz be?''
Dudaklarımdan öfkeli bir şekide dökülen bu kelimelerle tahammülsüz bakışlarımı önümdeki trafiğe çevirdim. Sabahın bu vaktinde nereye yetişmeye çalışıyordu bu insanlar da, bu saatte yollara dökülmüşlerdi?
Sen gibi onlar da işe gidiyor olmasınlar sakın?
''Hayır. Otursunlar evlerinde!''
Ruh hastası gibi içimdeki sese cevap verme huyumdan bir türlü vazgeçemediğim gibi, iç sesim de işimi hiç kolaylaştırmıyor, sıkça bana sesini duyuruyordu. Şimdiki gibi yalnız olduğum da pek önemsemiyordum ama lanet iç sesim olur olmaz anlarda beni delirtmek konusunda bir numaraydı. Neyse ki Sarp buna alışmıştı.
Derin bir nefes alarak kırmızı ışıkta, önümdeki arabaların arkasında durdum. Bu son trafik lambasıydı. Az sonra yol ayrılacak trafik rahatlayacak ve rahatça hedefe ulaşacaktım.
Parmaklarımı sabırsızca ritmik bir şekilde direksiyona vurdum ve önümdeki araba yığını harekete geçince ben de uygun bir miktarda gaza bastım. Arabalar bir bir harekete geçerken önümün boşalmasını fırsat bildim ve oyalanmadan rotamı Sarp'ın adresine çevirdim. Yolun devamı sadece beş dakikamı aldı. Beş dakikanın sonunda arabamı Sarp'ların evinin önünde durdurdum ve bakışlarımı saate ve hemen ardından da Sarp'ın çıkmakta olduğu kapıya çevirdim. Zamanlamam yine mükemmeldi.
Mükemmel olan tek şey zamanlama mı?
Sırıtarak başımı yana doğru eğdim. Hayır. Mükemmel olan diğer bir şey, daha doğrusu diğer kişi şu anda yan koltuğu doldurmakta olan kişiydi. Sarp şoför koltuğunun yanındaki koltuğa oturdu. Sırıtan gözlerini bana doğru çevirerek, ''Hayırlı sabahlar,'' dedi.
Genişçe gülümsedim. Başımı ona doğru uzattım ve şakağıma bir buse kondurmasına izin verdim. Tekrar arkamı yaslandım ve gaza yüklenmeyi biraz daha erteleyerek, ''Nasılsın?'' diye sordum.
Sarp soruma karşılık soru soran gözlerle bana baktı. Dudaklarını hafifçe, düşünceli bir şekilde büzer gibi yaptı ve, ''Görüşmediğimiz son on bir saatten bu yana bir değişiklik olmadı,'' dedi. ''İyiyim.''