İftar sonrası tatlınız geldi!
Yorum ve oylarınız cidden motive edici oldu. Çok teşekkür ederim <3
Yeni bölüm için hedefimiz 140 yıldız olsun mu? Yorum konusunda zaten güveniyorum size. Öyle güveniyorum ki vakit kaybetmeden yeni bölümü yazmaya başlayacağım. Göreyim yıldızlarınızı yorumlarınızı *-*
Bu bölüm geçen bölümün ilk yorumcusu nursegirls'e gelsin :)
Keyifli okumalar <3
Şarkı: Sezen Aksu - Şanıma İnanma
*
Öğle yemeğinden sonra oldukça kısa bir süreliğine şantiyeye geri dönmüştük. Hatta bu o kadar kısa sürmüştü ki, Sarp, arabada beklememi söyleyerek araçtan inmiş, on dakika bile geçmeden geri gelmişti. Bana ihtiyacı bile yokken beni peşinden sürüklemesi canımı sıkmış, o yokken arabasını kaçırıp uçurumdan aşağıya yuvarlamayı bile düşünmüştüm. Cidden dengesiz bir adamdı ve ben onun bu dengesizliğine daha yeni yeni alışıyorken bir de mantıksız davranışlarının ortaya çıkması işimi hiçte kolaylaştırmıyordu.
''Sarp içeride mi?''
İşittiğim sesle başımı boş boş baktığım laptop ekranından kaldırdım. Karşımda meraklı gözlerle bir karşılık bekleyen Kaan'ı görmemle yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirdim ve başımı olumlu anlamda sallarken, ''Evet,'' dedim.
Kaan da aynı şekilde belli belirsiz baş salladı. Bir Sarp'ın kapısına, bir de bana baktı ve sonra etrafı kolaçan ederek kendini masamın karşısındaki sandalyelerden birine bıraktı. Her an bir dedikodu patlatacakmış gibi duran teyzeleri andıran bu hareketleri meraklı bir biçimde kaşlarımı havalandırmama neden olurken, ben de bakışlarımı çevremde gezdirip tekrar Kaan'a döndüm. Yüzündeki bilmiş ve bir o kadar da hoşnut ifade dikkatimden kaçmadı. Buna bir anlam aramayı sürdürmek yerine açıkça sormayı tercih ederek, ''Bir şey mi var, Kaan Bey?'' diye sordum.
İlk birkaç saniye öylece yüzüme bakmayı tercih etse de, saniyeler içerisinde ifadesi git gide gülen bir hal aldı. Tekrar Sarp'ın kapısına doğru kaçamak bir bakış attı ve bana döndü. Onun bu hareketleri içimdeki meraklıyı dışarı çıkarıp oturduğum yerde ilgiyle öne doğru eğilmeme neden olurken, bana engel olan laptopun ekranını da indirdim.
''Neler oluyor?'' diye sordum merakımı gizlemeyerek.
Kaan yine bakışlarını etrafta gezdirdi. Sonra o da masaya doğru eğildi ve fısıldayarak, ''Sarp ile öğle yemeğine çıkmışsınız,'' dedi.
Başımı sallayarak, ''Çıktık,'' diye doğruladım.
''Yemek yemişsiniz,'' dedi Kaan yine fısıldayarak.
Bir kez daha onaylayıcı bir biçimde baş salladım. Kaan'ın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çabalarken ben de fısıldadım. ''Yedik.''
Karşımdaki adam bir kez daha başını salladı. Öyle ki, bir kelime ediyorsak, iki baş sallıyorduk!