Bölüm 29

50.3K 3.4K 461
                                    

Hellö! Biz geldik! Nasılsınız millet?

Cevap isterim! :D

Yeni bölüm için hedefimiz 275 yıldız olsun. Yorumları da bol bol alayım.

Not: Arkadaşlar bir bölüme sadece bir oy verebiliyorsunuz. Yıldızı geri çekip yeniden basmak bir şey değiştirmez. Yeni oy olarak sayılmıyor yani. Bunu ben demiyorum, Wattpad diyor. Yine de heyecanınız için elbette teşekkür ederim :*

Keyifli okumalar <3

*

Düğün.

Sarp.

Defne.

Allah'ım aklıma mukayet ol!

Kaan'ın sözleri aklımı da kalbimi de allak bullak ederken, işittiğim hiçbir kelimeyi mantıklı bir çerçeveye sığdıramıyordum. Kesinlikle duyduklarımın akla sığan bir açıklaması vardı. Ama ne yazık ki şu an gözüme tek olası gelen şeyi aklımın ucundan geçirmeye bile cesaret edemiyordum.

Evlenme teklifi edecek sana.

İç sesime yönelik kaşlarımı çattım. Bu saçmalığa zaten anca o inanırdı. Derin bir nefes aldım ve etrafta gezinen gözlerimi tekrar karşımdaki adama çevirdim. Kaan garipseyen gözlerle bana bakarken, ''Ne saçmalıyorsun sen?'' diye sordum.

Kaan bir an afalladı. Yüzünde saniyeler içerisinde mahcup bir ifade yer edinirken, ''Aa,'' dedi. ''Sormamış.''

''Ben hiçbir şey anlamıyorum,'' diye itiraf ettim ve Kaan'a doğru bir adım attım. ''Ne sormadı?''

Karşımdaki adam ne söyleyeceğini bilemez bir hal sergilerken benim sabırsızlığım da git gide artıyordu. Bir şey söylememeye devam etmesiyle, ''Kaan,'' dedim uyarıcı bir tonda. ''Ne oluyor?''

Derin bir nefes aldı. Tek elini sakin olmamı istercesine kaldırdı ve, ''Unut söylediklerimi,'' dedi.

Ona çatığım kaşların altındaki gözlerimle baktım. Ortaya bombanın alasını atmıştı, şimdi de işittiklerimi unutmamı mı bekliyordu? Çok beklerdi!

''Kaan,'' diye tekrar ettim uyarıcı bir tonda. Ona doğru bir adım attım ve gözlerimle elindeki kahveyi işaret ettikten sonra, ''Şu kahveyi başından aşağı boşaltma potansiyelimi küçümseme bence.''

Kaan da yutkunarak bir yüzüme bir de kahveye baktı. Gözleri benim üzerimde takılı kalırken ikna olduğunu, ağzında gevelediği şeyi söyleyeceğini sandım. Bakışları git gide kısıldı. Kendi gözlerimle onu uyarmaya devam ettiğim sırada onun ifadesi birden aydınlandı.

''Hadi,'' diye direttim. Kaan ise dudaklarına hayali bir fermuar çekti. Öfkem git gide artarken, ''Elimde kalacaksın,'' diyerek boş olmayan bir tehdit savurdum.

''Söylemem bir şey,'' dedi Kaan keyifle sırıtırken. ''O kahveyi dökersin de, burada yapamazsın. Yesin için içini. Gıcıklık değil mi?''

İşittiğim sözler karşısında Kaan'a hayretle baktım. Benimle ne derdi vardı da, şimdi böyle kıvrandırıyordu beni? Söyleyecek bir bahane bulamamıştı da, Sarp'ı korumak için mi böyle yapıyordu?

Delici gözlerim yüzünden bir an olsun ayrılmazken ona doğru bir adım daha attım. ''Manyak mısın be? Konuşsana!''

Başını sağa sola salladı. Dudaklarınıysa düz bir çizgi halini alacak şekilde birbirine bastırdı. Ciddi ciddi beni kendisini boğazlamaya teşvik ediyordu.

''Peki,'' dedim sakin kalmaya özen göstererek. Yüzüme bilmiş bir gülümseme yerleştirdim ve, ''Kendim sorarım o zaman, Sarp'a,'' diye ekledim.

Sözlerim Kaan üzerinde umduğum etkiyi bırakmadı. Hiç istifini bozmadı ve, ''Sor,'' dedi gıcık bir umursamazlıkla. Bu davranışı beni daha çok delirtirken, ''Kaan,'' dedim dişlerimin arasından.

Sahte Bela (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin