❤♾18

310 23 52
                                    


Playlist:
Fleurie _ can you hear me?
Ceren gündoğdu _ tepetaklak
Ceylan Ertem_ uçurtma

(Cemal Süreya en sevdiğim şairler arasında)

* * *

"Gökyüzünü süsleyen beyaz bulutlar şimdi yüreğimi sarıp, sarmalıyordu..."

Mavi renk dürüstlüğü, güveni ve özgürlüğü temsil ediyordu. Aynı gökyüzü nasıl sonsuz ve özgürse mavi de o kadar sınırsızdı.

Önceden maviyi sevmezdim. Sevmek istemezdim. Çünkü benim tüm güzel anılarım mavi ile başlayıp, mavi ile son bulmuştu. Sonsuz değil. Kötü son.Mavi rengi benim evimin sıcaklığını, babamın gözlerini, annemin herzaman kullandığı mavi eşyalarını hatırlatırdı. Ve ben eskiye dair ne varsa hepsini unutmak için çok uğraşmıştım. Çünkü tekrar tekrar aynı acıları yaşayamazdım...

Uzun zamandır elimde fırça, karşımda renkleri yaydığım tuvali görmüyordum. Özlemiştim. Ruhumdakileri tuvale aktarmayı, duygularımı boyalarla karıştırmayı özlemiştim...
Mavi rengiyle boyadığım tuvalimin üzerine siyah silüetler çizdim. Gökyüzüne uzanan iki silüet. Ruhları ve elleri birbirinden kopmayacak kadar güçlü silüetler. Beyaz bulutlara doğru süzülüyorlardı, sonsuzluğa...

Dakikalardır beyaz tuvale bakmaktan yorulan gözlerimi kırpıştırarak Işıl'a döndüm. Minik eliyle elindeki fırçayla tuvali mor ve beyaz rengine boyamıştı.
Ve tuvalin üzerinde birçok kişi vardı.
Küçük sarı saçlı bir kızın sağ tarafına kahverengi saçlı kızla, sol tarafına sarı saçlı erkek yapmıştı. Bir anda tahmin ettiğim şeyle resme daha fazla yaklaştım. Bulut, Işıl ve ben....Arkada dört erkek üç kız daha vardı. Bunlar da sanırsam Bizimkilerdi.

"Çok güzel olmuş. " dedim.

Beğenmiştim. Eli yatkındı resime. Odasında da birçok resmi vardı ama bu en renklisiydi sanki. Bu yaşında da oldukça güzel resimleri vardı.

O da gülümseyerek mavi gözlerini gözlerime dikti. O kadar masumdu ki...

Elimle tablodaki sarı saçlı kızı gösterdim.

"Bu sen misin?"

Kafasını onaylarcasına salladı.
Keşke konuşsaydı...

"Bu da benim" dedim kahverengi uzun saçları ve kırmızı kazaklı kızı göstererek.

Kafasını yine aşağı yukarı salladı.

"Resmin güzel olmuş. Kuruyunca odana asmaya ne dersin?" Dedim gülümseyerek.

Heyecanla ellerini çırptı.
Keşke bu tepkilerinin yanı sıra sesiyle de eşlik etse...

"O zaman odanda uygun bir yere götüreyim"

Elime tuvali tam alıcakken ellerimin üzerindeki elleri hissettim. Kafamı kaldırmamla mavilerin içinde boğuldum.
Yutkunmadan gözlerim birbirinin üzerindeki ellerimize kaydı. Gözlerim birsüre orada oyalandıktan sonra gözlerine çıktı. Güzel ve derin bakıyordu.
Daha fazla kapılmamak için ellerimi çektim.

"Ben götürürüm" dedi ve tuvali alıp kapıya doğru yürüdü. Işıl da alkış yaparak dışarı çıktı.

Hızlanan kalbimin yavaşlaması için siyah sandalyeye oturdum. Karşımdaki tuvale baktım. Eksikleri tamamlayıp benim dört silahşörlerimin yanına gitmeliydim.

***

Dakikalardır büyük uğraş gösterdiğim tablom sonunda bitmişti. Işıl da çoktan uyumuştu. Yorulmuştu tabiki. Bende yorgunluğumdan dolayı yavaşça merdivenlerden aşağıya indim. Belki kahve içsem iyi gelirdi. Salonda benim dört silahşörlerim oturmuş mavi gözlerin sahibiyle sohbet ediyordu. Bir anda göz göze geldik. Yine yarışa katılmış gibi hızlanan kalbim, ruhumdaki kırıklara inattı.

Mavi Çiçek SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin