❤♾29

101 6 9
                                    


Not: Yorum ve oy istiyorum.

⛓İyi okumalar

SelenaGomez_Lose you to love me(tam KumBul şarkısı)

🖤⛓⛈

68 gün sonra

|Çanakkale|

"Beni kırdın. Böyle tam toparlanıyorken, tam sana güveniyorken ve bazı şeylere inanıyorken sen hepsini yıkıp geçtin. Birkaç dalı kopmuş papatyayı yere attın ve ezdin. Benim her zerremi parçaladın sen. Yaralı bir ruhu eski yaralarından kanattın. O kadar insafsızdın ki kanattığın yerleri sarmadın. Yapamadın. Seni seven o kalbe öyle bir ders verdin ki şimdi ona kim delicesine tapsa bile o elinin tersiyle iter. Artık sevgiyle falan işi olmaz. Söylesene o kadar kırıldıktan sonra nasıl inansın imkansız şeylere? O ilk defa haklı. O ilk defa değişti. O ilk olmasa da ikinci defa tekrardan öldü. O zaten bunlara alışık. Fakat sen gelip düzenini bozdun. Sen onun inancını değiştirdin. Sen onu ölüme ittin, o kadar sana tutunurken bile...Neyse sen kendine bak. Ve lütfen başka kalplere de zarar verme. Bana yaşattın başkalarına da yaşatma. Kimse benim kadar dayanmaz senin yaptığın acılara..."

Dizimdeki bilgisayarın kapağını kapattım. Yatakta yan devrilmiş ve dökülmek üzere olan biradan bir yudum daha aldım. Ne kadar bu tadı sevmesemde ihtiyacım vardı. Zaten yeni başlamıştım ve zamanla alışırdım. Tabi alışabilirsem...
Gerçi artık her şeyden sıkılıyordum. Mesela dün yeni bir diziye başladım:13 Reason Why. Fakat iki bölüm izlemeden Annabella film serilerine başladım. Tabi o da çok sürmedi. Zaten ne uzun sürüyordu ki? Ah tabiki hiç bir şey.

Bu aralar sadece dizi izlemekle de yetinmiyordum. Arada sırada bir şeyler de yazıyordum. Öyle içimden gelenleri satırlara aktarıyordum. Oysa edebiyattan nefret ederdim ben. Fakat şimdi kitap bastırmak istiyordum.
Evet ne olursa olsun insan bir şeyler istiyordu. Bir türlü akıllanmıyordu.

Suratsız bir halde dağınık yatağımı terk ettim ve karşıda bulunan eski aynadan kendime baktım. Bir ayda fazlasıyla değişmiştim. Kahverengi gözlerimin ışıltıları sönmüş ve altları mora yakın bir halka ile boyanmıştı. Alnımda birkaç kırışık kendini belli ediyordu. Yaşlanmış mıydım neydim? Evet biraz ondan işte.
Dudaklarımda çatlamış ve soyulmuştu. Eskisinden daha soluklardı ve ben onlardan nefret ediyordum. Beni en çok değiştiren şey ise saçlarımdı. Bir zamanlar belimi aşan kahverengi tutamlardan eser dahi yoktu.

Saçlarım...çenemin hizasındaydı.

Bu enkazda en zarar gören onlardı. Tek hamlede kesmiştim. Öyle ağlayıp sızlamamıştım da. Gayet güzellerdi. Hem rahat etmiştim. Tabi bana yakışmadıkları kesindi. Neyse kökü bendeydi. Uzardı ve ben yine keserdim.

Fiziksel olarakta fazlasıyla zayıflamıştım. Tam tamına 8 kilo vermiştim. Ne kadar güzel, diyet dahi yapmıyordum. Bu da neyin nesiydi dimi? Ama umrumda değildi...

Aynadaki görüntüme son kez bakıp kasvetli odamdan dışarı attım bitap olmuş bedenimi. Sarsak adımlarla ilerledim ve salonda oturmuş bizimkileri gördüm. Hepsi ayrı alemlerdeydi lakin yüzünde tebessümü olan dahi yoktu. Bu yüzden vicdan yapardım fakat bu onların sorunuydu. Ben aklı başında birisiydim. Onlar aldığım kararlara üzülmemelerdi. Ben kimdim ki canım?

Salona herzaman ki gibi adımlayıp bana dönen bakışları görmezden geldim. Yoksa aylardır içimde birikenleri bir anda yağmur gibi salardım ki bana yağmur yasaktı. Ben sevmezdim öyle şeyleri.

Odanın en köşesinde bulunan tekli mor koltuğa oturdum. Burası benim yerimdi. Canım sıkılınca gelir burada oturur ve vakit öldürürdüm. Şimdi olduğu gibi.

Mavi Çiçek SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin