❤♾9

350 35 0
                                    

Playlist-》Onur Can Özcan_ Dip

🍯🦉🍯

" Mutluluk uzakta değil, yaklaşmaya korkan benim."

Uzun zamandır fırça darbelerini tuvallerimde görmüyordum. Ama şuan yaptığım sanat değildi. Şuan yaptığım ruhumu tuvale yansıtmaktı. Siyah sert darbeler tuvalde ruhumdaki yalnızlığı, mutsuzluğu , bitmişliğimi anlatıyordu.

Gözyaşlarım benden bağımsız akıyordu.
Neden akıyordu onu da bilmiyorum. Akmasınlar istiyorum. Artık ağlamak istemiyorum. Ama olmuyor. Gözyaşlarımı sildim ve tuvale baktım. Simsiyahtı.
Aynı benim gibi...

Telefonumun çalmasıyla bir anda irkildim. Yataktaki telefona uzandım. Bayan Ses...

Yeniden akan yaşları sildim. Ve açtım.

"A_alo Bayan Ses" dedim sesimin titremesini biraz olsun azaltarak.

"Kumsal. Mesajlarıma neden cevap vermiyorsun. "

"Kusura bakma madam. Görmemişim. İşim vardı"

"Ne işiymiş o" dedi meraklı ve alaylı sesiyle

"Şuan tuvalime işkence etmekle meşgulüm."

"Ah Kumsal ne oldu? Kim üzdü seni?"

"K_kimse b_birşey yapmadı. B_benim herzamanki halim.....bilmiyor musun sanki"

"Yalan söylemeyi bırak kızım. Doğruları söyle yardım edeyim"

"Yalan söylemiyorum. Sadece bitiğim. Artık hiç bir şey yapasım yok. Acaba yaşamasam nasıl olur?...Bence iyi fikir"

"O nasıl cümle? Neler diyorsun kızım. Ben sana ne dedim. Maviden uzak dur. Mantığınla hareket et. Senin güçlü olman lazım. Anladın mı?"

"Nasıl güçlü olabilirim ki? Ben artık bıktım. Maviden uzak dur. Ne maviymiş ya. Sen öyle dedikten sonra mavi giysi giymedim, mavi boya almadım. Gökyüzüne küstüm ben. Saçma şeyler beynimin içinde dolanıyor. Anlayamıyorum...ben neyin içindeyim böyle." dedim nefessiz kalana dek konuşarak. Gözümden akan yaşları umursamadan.

"Bak seni anlıyorum. Ben sadece yardım etmek istedim. Rüyada gördüklerimi söyledim. Sen bilirsin. Bana inanmak zorunda değilsin Kızım. İyi olunca konuşmamıza devam ederiz"dedikten sonra telefonu kapattı.

Ah hasta bir kadının kalbini kırdın Kumsal. Aferin sana.

Fırçayı tekrar elime aldım ve artık simsiyah tuvalin üzerine bir kat daha geçtim. Tuval şuan iğrenç görünüyordu. Galiba üzerine birkaç figür eklesem fena olmazdı. Siyah boyamın yanındaki boyalara baktım. Sarı yoktu. Ayağa kalktım yatağın altına, üstüne , masaya baktım yoktu.

"Nerde bu lanet boya" dedim sinirle.

Yerime tekrar oturmuştum. Siyah fırçayı elime aldım ve 3. Kat boyayı sürmeye başladım.

Elimden fırçanın aniden çekilmesiyle gözlerim kocaman oldu. Allahım aklımımı yitiriyordum. Ne oluyordu. Yine mi halüsinasyon görüyordum. Fırçam gitti.

Sinirle ayağa kalktım ve gördüğüm kişiyle gözümün seğirdiğine eminim. Bu neden buraya gelmişti? Ne zamandan beri burdaydı?

Fırça elindeydi...

Gözlerimi devire devire yaklaştım yanına. Dişlerimi nasıl sıkıyorsam ağrıdığını hissettim.

Tam elinden fırçayı alıcakken elini havaya kaldırdı. Gözlerine bakmadan , mesafeyide umursamadan almaya çalıştım. Ama vermiyordu lanet şey. Omzunu tuttum ve elimi simsiyah fırçama uzattım. Yine kaldırdı. O anda gözlerine baktığımda o da bana bakıyordu.

Mavi Çiçek SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin