⌯ 6

33.8K 3.4K 1.2K
                                    

Pazartesi sabahı bir baş ağrısı ile uyandı Jungkook. Geceleyin güç bela uyuya kaldığı için uykusunu alamadan kalkmıştı. Yinede uyanır uyanmaz zihnine doluşan düşünceler sadece o'nunla ilgiliydi. Okula gitmek için hazırlanması ve evden çıkması gerekiyordu.

Oldukça gergindi, içeride onun olduğunu bilerek odasında oturmak bile zordu. Bir süre düşündü ve Jimin uyanıncaya dek odada kalmaya karar verdi; bu kararından vazgeçmesi saniyelerini almıştı. Sonsuza kadar burada bekleyemezdi, sonsuza kadar ondan bir adım atmasını bekleyemezdi. Evet, şu zamana kadar ki bütün adımları Jungkook atmıştı. 'Bir adım daha' diye geçirdi içinden. 'En fazla ne olabilir ki?'

Son bir kez aynada kendine baktıktan sonra odasından çıktı. Gördüğü boş koltukla topladığı tüm cesareti anında yıkılmıştı. Taehyung görünürlerde yoktu.

Jungkook derin bir nefes verdi. Verdiği nefesle birlikte aşağı inen omuzları ve afallamış suratıyla şekeri elinden alınan çocukları andırıyordu. Mutfağa doğru yürüdü. Gelen su sesiyle Jimin'in mutfakta olabileceğini düşünmüştü. Bu yüzden içeri girdiğinde ve Taehyung'u su içerken gördüğünde duraklamıştı. Bakışları buluştuğunda Jungkook'un suratı nasıldı bilmiyordu ama Taehyung bir süreliğine donakalmıştı. Bardağı bırakıp dudaklarını sildi.

"Vakit geç olduğu için burada kaldım." diye açıkladı.

Jungkook, Taehyung'un neden açıklama yapma gereği duyduğunu anlamamıştı. Sonra bunu uzun süre bir şey demeyişine ve şaşkın bakışlarına yordu.

"Sorun değil." sesi o kadar kısıktı ki bir sinek bile zar zor duyardı.

Havada gözle görülemeyen bir gerginlik vardı. Bu gerginlik iki tarafın da ne diyeceğini bilememesinden kaynaklanıyordu.

Jungkook gergince elinin üstünü kaşıdı. Taehyung'a kaçamak bakışlar atıyordu.

"Mısır gevreği yiyeceğim, sen de ister misin?"

Bu basit soru Taehyung'un gözle görülür bir şekilde rahatlamasını sağladı. Ve bir domino etkisi yarattı. Sadece dakikalar sonra ikili, mutfak masasında samimi bir sohbetin içerisindeydiler. Jungkook ne kadar mutlu olduğunu tarif bile edemezdi. Daha önce hiç gerçek anlamda bir sohbet etmediklerini biliyordu ama içinde bir yerlerde bir ses ona hep daha fazla karşılaşıyor olsalar iyi anlaşacaklarını fısıldıyordu. Şimdi bunun doğru olduğunu görmek onda inanılmaz bir rahatlama hissi uyandırmıştı. Birbirleri için iyi olduklarını biliyordu.

"Peki hangi bölümü düşünüyorsun?"

Konu dönüp dolaşıp okula geldiğinde Jungkook çok büyük birşeyi unutmuşcasına yerinden sıçramıştı.

"Benim aslında okula gitmem gerek." derken bir yandan da kolundaki saate bakıyordu. "Hazırlanıp çıksam iyi olur."

Tabağını bitirip yerinden kalktığında Taehyung garip bir şekilde üzgün hissetmişti. Jungkook mutfaktan çıkmadan Jimin içeri girdi. Önce ikiliye, ardından da masaya baktı.

"Ben çıkıyorum." dedi Jungkook abisine bakarak.

Jimin saatin kaç olduğunu bile bilmiyor gibiydi. Başını sallamakla yetindi.
Mutfaktan çıkmadan son bir kez Taehyung'a döndü Jungkook.

"Sonra görüşürüz."

Tam bir cevap alamadan odasına yönelmişti ama Taehyung'un suratındaki gülümsemeyi görmek ona yetmişti.
Taehyung geride boş bir tabak ve tuhaf bir şekilde bakan Jimin'le başbaşa kalmıştı.

Jimin'e "Ne?" dermişcesine baktı.

Jimin omzunu silkti. "Siz ikinizin iyi anlaştığını bilmiyordum."

Aslında konuştuklarını bile bilmiyordu. Tae evlerine çok gelmezdi. Genelde onun evinde ya da dışarıda olurlardı.

"İyi birisi. Senin aksine." dedi Taehyung şakayla karışık.

Jimin gerçekten acıtacak şekilde omzuna vurmuştu. Taehyung olayı dramatize ederken ikilinin gülüşleri mutfağı dolduruyordu.

•••

「 boy with luv 」taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin