⌯ 19

26.4K 2.5K 1.1K
                                    

10K 🎉 daha dün 4K'ydı ne ara bu kadar okundu anlamadım sürekli bildirim geliyor çok şaşkınım okuduğunuz için teşekkürler!

Bu arada küsüm size yorum yapmıyorsunuz:(

•••

Son zamanlarda, özelliklede son bir ayda, o kadar güzel şeyler oluyordu ki Jungkook, zamanında olmayanlardan ötürü çektiği bütün acıları unutmuş gibiydi. Bir mimik, bir söz, bir bakış her şeyi telafi edebilir miydi? Etmişti.

Karşısında saçlarını yeni kestirmiş, sade siyah bir tişört ve şortla bile son derece iyi gözüken Taehyung varken bunları düşünüyordu küçük olan. Dejavu yaşadığını hissediyordu. Aylar önce yine böyle siyah tişörtüyle ve uzattığı ense saçıyla, uzun bir sürenin ardından onu ilk defa gördüğünde nefesi kesilmişti; tıpkı şimdi olduğu gibi. Tek fark şimdi daha yakın olmalarıydı. Bir de oyun konsolunun karşısında oturan kişinin Jimin değil Jungkook olması vardı.

"Artık hazır."

Jungkook gülümseyen Taehyung'a baktı. Minderi sürükleyerek yanına koyduğunda ve hiç mesafe bırakmadan yanına oturduğunda hemen bakışlarını kaçırdı. Yine yapıyordu bunu. Kolları birbirine değiyordu ve yine Jungkook kulaklarının kızardığını hissediyordu. Kalbi son hızda atıyordu.

"Başlayalım mı?"

Jungkook seslice yutkundu. "Başlayalım."

'Birini severken diğer her şey önemini yitirir.' Jungkook, henüz ortada bir şey yokken bile Taehyung'da kayboluyordu. Şuan ne anne babası aklına geliyordu ne de tercih döneminin yakın olması. Tüm dikkati ondaydı ve bunu bir an bile yadırgamıyordu.

"Sağa kır, sağa!"

Jimin'in arkadan bağırışları, Jungkook ve Taehyung'un gülüşleri tüm evi dolduruyordu. Jungkook, abisinin dediklerini yapmadığında bir kaos çıkıyordu. Bitiş çizgisini geçtiğinde ayaklanıp sanki büyük bir zafer kazanmışcasına yumruğunu havaya kaldırmıştı. Taehyung'un ona alttan kocaman bir gülümsemeyle bakması ise ayrı bir zaferdi. Gülüşü ne de yakışıyordu. Ah bi bilseydi, bi daha siler mi o güzel gülümsemeyi yüzünden.

"Tamam otur yerine." diye hayıflandı Jimin. "Taehyung seni zorlamadı bile resmen kazan diye yardım etti."

"Bu doğru değil." dedi Taehyung, telaşlanmıştı. Gözleri ekrandaydı. Jungkook'a uzun bir süre bakmadı.

"Bir el de benimle oyna." dedi Jimin. Bu Jungkook için bir fırsattı. Geriye çekildi ve iki büyüğünü izlemeye başladı.

Jimin haklıydı, Taehyung asıl şimdi oynuyordu. Ayrıca Jimin'e yakın oturmuyor, güldüğü zaman yüzünü ona dönmüyor ya da omzuyla muzipçe ona dokunmuyordu. Bir arkadaşıyla böyleyse Jungkook'u arkadaşı olarak görmüyor muydu? Bu arkadaştan daha yakın oldukları anlamına mı geliyordu? Buradan bu anlamı çıkarmak istiyordu Jungkook. Bunu delicesine istiyordu. Neden, niçin diye kafa patlatmak tam da Jungkook'a özgü bir şeydi. İşin içinde Taehyung olunca bunu daha da sık yapıyordu.

Oyunun ortasında Jimin'in koltuğun üzerindeki telefonu çaldığında Jungkook uzanarak eline aldı ve ekrandaki isme baktı.

"Annem." dedi Jimin'e doğru. İki gün önce annesini araması gerektiği aklına gelince "Ben bakarım." dedi. Abisinden onayı alınca telefonla birlikte odasına geçti.

Kapıyı kapatıp gürültüden uzaklaşır uzaklaşmaz aramaya cevap verdi.

"Anne?"

"Kookie?" takma adını duyduğunda gülümsedi Jungkook. Annesinin iç ısıtan yumuşak sesini özlemişti. "Abin nerede?"

"Taehyungie ile içerideler." Jungkook, amnesiyle konuşurken Taehyung'a böyle hitap ettiği için bir an durakladı fakat annesinin dikkatini çekmemişti.

"Nasılsın bitanem? Telefona senin bakman iyi oldu. Seninle de konuşmak istiyordum."

Jungkook dudaklarını birbirine bastırdı. "Evet, seni arayacaktım unutmuşum anne."

"Sorun değil meleğim. Tercihlerinle ilgili konuşacaktım sadece. Ne zaman bitiyor? Bitene kadar orada mı kalacaksınız?"

Jungkook dünyanın en kötü haberini duymuş gibi donakalmıştı. Olayın bu kısmını tamamen aklından çıkarmıştı.

"Koca yılı Busan'a döneceksiniz diye bekledim. Ara tatilde de gelmediniz." annesi konuşuyordu ama Jungkook'un zihni doluydu.

"Aslında seninle konuşmak istediğim bu değildi. Nasıl bi tepki verirsin bilmiyorum ama babanla konuştuk senin de buna katılacağını düşünüyoruz."

Jungkook derin bir suyun altında gibiydi.

"Jungkook biz senin Busan'a dönmeni istiyoruz, tamamen. Buradaki üniversiteyi tercih etmeni istiyoruz."

Annesinin sesi bir suyun altıdaymış gibi uzaktan geliyordu.

"Abin mezun olunca Seul'de kalmayı düşünmüyor. Orada üniversiteye başlarsan tek kalacaksın. Bizim ikinize birden yetişmemiz zor tatlım. Anneni anlıyorsun değil mi? Abinle Ilsan'a gitmek istersen anlarım ama buraya dönmen daha uygun. Değil mi Jungkook?"

Jungkook gözlerinin dolduğunu hissediyordu. Ama bedeni donmuş gibiydi; göz yaşları düşmüyordu. Neden ağladığını bile bilmiyordu.

"Jungkook?"

    
Kulağa bir kabus gibi geliyordu. Seul'den ayrılmak zorunda kalacaktı. Hem de geri dönmemek üzere.

•••

Bunu sormak için biraz geç kaldım ama Jungkook olduğu gibi mi kalmalı yoksa jimin'in dediği gibi taehyung'un üzerine mi gitmeli? Seçtiğiniz numaraya yorum atın bakalım

1) soft jungkook hastasıyım

2) biraz zorlasın yoksa taehyung'un bir şey yapacağı yok

3) tamamen değişsin üzerine gitsin

Seçiminiz hikayeyi etkiler mi bilmiyorum sadece görüşünüzü merak ediyorum^^

「 boy with luv 」taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin