⌯ 12

30K 2.9K 1.3K
                                    

"Ne alırsın?"

"Mm..." Jungkook işaret parmağını dudağına yaslamış düşünüyordu.

Evden çıktığı andan beri heyecanlıydı. Taehyung ilk söylediğinde telefonu neredeyse suratına düşürüyordu. Heyecanı bir an olsun azalmamıştı ve yanlış birşeyler söylemekten çekiniyordu.

"Birşeyler önermemi ister misin?"

Taehyung masada öne doğru eğildiğinde Jungkook donakaldı. Karşısındaki adam ona o kadar yakındı ki kalbi işlevini yerine getiremiyordu.

Taehyung uzun, sık kirplere sahipti ve Jungkook, kirpiklerinin loş ışık altında yanaklarına nasıl düştüğünü hipnotize olmuş gibi izliyordu. Ne kadar güzel olduklarını söylese bir kere dokunmasına izin verir miydi acaba?

"Hafif birşeyler istersen bunu alabilirsin."

"Ah evet. Olur."

Jungkook kararını verdiğinde menüyü Taehyung'a uzattı. Taehyung göz gezdirirken bir yandan da garsonu çağırmıştı. Siparişlerini verdikten sonra tamamen Jungkook'a döndü.

"Buranın içecekleri güzel. Beğeneceğine eminim."

Jungkook kafasını salladı. "Hoş bir yere benziyor."

Büyük olan gülümsedi. Birkaç saniyeliğine sessizlik oldu. Bu sessizliği ilk bozan Taehyung oldu.

"Söyle bakalım hangi üniversiteyi istiyorsun?"

Jungkook gülümsedi. Taehyung ile sohbet etmek onun çok hoşuna gidiyordu.

-

"Haklıymışsın hyung. Burası gerçekten güzel."

Taehyung haklı olmanın verdiği o güzel duyguyla gülümsedi. "Eğer istersen bir kez daha geliriz."

Jungkook bardaktaki son yudumu içerken duyduğu şeyle gözlerini kocaman açtı.

Taehyung'un birden yüzü düştü. "Sınavlarından sonra tabii."

Jungkook büyük bir istekle kabul etti. Zaten hayır demesine imkan yoktu.

İkili anlaşarak kafeden çıktıklarında saat akşam yediyi gösteriyordu. Jungkook arabada giderken tüm günü zihninde canlandırıyor söylenen her kelimenin tekrar tekrar üzerinden geçiyordu.

Evin önünde değilde biraz aşağısında arabayı park edip indiler ve yürümeye başladılar. Biraz daha vakit geçirmelerine olanak sağlayan bu hareket küçüğün midesinde kelebekler açmasına sebep olmuştu. Jungkook ağlamayacağına emin olamadan büyüğünün gözlerinin içine bile bakamıyordu; öyle müteşekkirdi ki gözleri çoktan dolmuştu.

Alt dudağını ısırdı ve cesaretini toplayarak Taehyung'un da ona bakıp bakmadığını görebilmek için göz ucuyla baktı.

Omurgasından aşağı bir ürperti geçti; Taehyung kesinlikle ona bakıyordu.

Jungkook yanaklarının kızardığını fark edince başını önünde birleştirdiği ellerine dikti. İkisi de konuşmuyordu. Fakat ikisi de durumdan memnundu.

Dış kapının önüne geldiklerinde Taehyung durakladı. Jungkook ona doğru dönmek zorunda kaldı. Rüzgar dalgalı saçlarını inatla savururken gözlerini karşısındakine çevirdi. Yanaklarındaki kızarıklığın gitmiş olmasını diliyordu.

"İçeri gelmiyor musun?"

Taehyung ellerini cebine koydu.

"Gelmesem iyi olur." bakışlarını eve çevirdi. "Abin büyük ihtimalle bana kızgındır."

Jungkook sevimlice kıkırdadı. "Onu da çağırmadığımız için mi?"

Taehyung başını salladı ve ekledi. "Küçük kardeşini habersiz çaldığım için de olabilir."

Jungkook'un midesi heyecandan tepetaklak olmuştu. Hiçbir şey diyemedi. Gözleri tekrar ellerini buldu.

"Verdiğim tavsiyeleri bir düşün. Ayrıca kendini çok sıkma, sen çalışkan bir çocuksun."

"Teşekkürler hyung. Dikkate alacağım."

"İyi akşamlar Jungkook. Sınavlarında başarılar."

"İyi akşamlar hyung."

Jungkook son kez gözlerine baktı ve ayrıldılar.

Aşık mı olmuştu?

Aşık olmak nasıl hissettirir ki?

Belki de karnında hissettiği baskının sebebi budur. Belki de teni bu yüzden yanıyordur ve belki de daha fazlasını istemesinin sebebi de budur.

Jungkook aşkın nasıl birşey olduğunu bilmiyordu bu yüzden sorularına cevap bulamadı. Ama küçük kalbinin etrafını saran sıcaklıktan haberdardı. Ve bir isim koymak zorundaysa eğer bunun kesinlikle sevgi olduğundan emindi.

Ve de birine aşık olacaksa eğer bu kişinin Taehyung olmasını diledi.

•••

Bölümle ya da gidişatla ilgili düşüncelerinizi lütfen benimle paylaşın 💜

「 boy with luv 」taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin