⌯ 29

23.4K 1.7K 1.1K
                                    

Jungkook üzerini değiştirdiği için kabaran saçlarını elleriyle eski haline döndürmeye çalışıyordu. Jimin hemen yanı başında yüzündeki o büyük gülümsemeyle oturuyordu.

"Daha ne kadar o şekilde bakacaksın?" dedi Jungkook aynaya bakmayı sürdürürken.

"Nasıl bakıyormuşum?"

"Ürkütücü."

Jimin alışık olmayan bir kahkaha patlattı. Jungkook artık abisinin akıl sağlığından endişe ediyordu.

"Ne var? Kardeşim adına mutlu olmuş olamaz mıyım?" dedi Jimin. Sesinde alay vardı.

Jungkook ters bir bakış attı. "Ev sana kalacak diye seviniyor olmayasın?"

Jimin gülerek kendini arkaya bıraktı. Yatağında sırt üstü uzanırken gülmeye devam ediyordu. Jungkook ve Taehyung'un akşam için evde olmayacaklarını öğrenir öğrenmez eve arkadaşlarını çağırmıştı. Bir süre uzandıktan sonra dirsekleri üzerinde doğrulup Jungkook'u süzdü. O sırada kapı çaldı ve aralanan kapının ardından Taehyung göründü.

"Çıkalım mı?"

Jungkook hızla başını salladı. "Geliyorum."

Taehyung gözden kaybolurken Jimin tekrar oturarak Jungkook'a döndü. "Pişşt."

Jungkook odadan çıkmak üzereyken durdu.

"Tenhaya filan gidelim derse gitme tamam mı?"

Jungkook şimdi sinirlendiğini hissediyordu. "Bende ciddiyetle ne diyecek diye dinliyorum ya."

Jimin hiç olmadığı kadar eğleniyor gibiydi. Küçük olan elini dudağının yanına koyarek fısıldadı. "Senin bildiğini söylemedim daha ona göre."

"Aman hep bi' entrika, yalan dolan zaten." dedi Jimin elini havada gelişigüzel sallarken.

"Hyung iyi misin? Sen istedin ya söyleme benim her şeyi bildiğimi diye. Arkadaşlarını beklemeden bir şişe devirdin herhalde."

Jimin kendi dünyasında eğlenmesine devam ederken odadan çıktı Jungkook. Üzerindeki siyah gömleği ve kumaş pantolonu ile onu kapıda bekleyen Taehyung'a döndü. Rüya gibiydi. Uyandığında gerçek olmasını isteyecek kadar güzel olan bir rüya gibi.

Gangnam'da bir restorana girdiklerinde Jungkook hayran kalmadan edemedi. En ferah yerlerden birine karşılıklı oturduklarında heyecanını gizleyemiyordu. Konuşurken gözlerini kaçırıyor, yanakları ısınıyor dizlerini gergince sallıyordu. Taehyung bir süre sonra dayanamayıp yanına geçince gülmeden edemedi. Zaman aktıkça rahatladı. Tüm akşamı yan yana geçirdiler.

"Çıkışta nereye gidiyoruz?" diye merakla sordu Jungkook.

"Bilmem. Bir çok şey düşündüm ama akşam 10'da seni eve götürmeliyim." Jungkook sorgularcasına bakınca devam etti. "Jimin öyle söyledi."

Jungkook gözlerini devirdi. Jimin büyük kardeş olmaya bayılıyordu. Tabii ki de fırsatı kendi lehine değerlendirecekti. Yüzünü avuçlarının arasına alıp ofladı. Jimin'in bu halleri hiç çekilmiyordu.

"Çok şirinsin."

Küçük olan yanı başında ona gülümseyerek bakan sevgilisine döndü. Taehyung eliyle Jungkook'un yanağına dokunduğunda Jungkook bir şeyler söylemek istedi ama yapamadı. Başını eğip dudaklarını kemirdi. Böyle durumlarda hazırlıklı olmalıydı ama hiç alışık değildi. Taehyung'un güzel kıkırtısını duyduğunda o da gülümsedi.

Her şey hayal ettiğinden katbekat daha iyiydi. Mesafeler olmadığında daha iyi görünüyordu Taehyung'un gerçek hisleri. Jungkook hiç yaşamadığı bir şeyi deneyimliyordu şimdi; aşık olduğu birisi tarafından sevildiğini hissetmek. Boynuna konan öpücükler, teni tenine değdiğinde yükselerek arşa değen hisler... Restoranda el eleyken, odasında gözlerden uzakken, yürüyüşe çıktıkları parkta sarılarak akan giden nehri izlerken; her anda hissettiği bu hisler, duyduğu sözlerle aşkı tam anlamıyla yaşadığını hissediyordu Jungkook. Yanı başındaki adamın sevgilisi olduğu düşüncesi bile midesinin ters takla atmasına sebep oluyordu.

「 boy with luv 」taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin