⌯ 14

30.4K 2.7K 1.1K
                                    

İki hafta önce yanlışlıkla taslaktaki bölümü yayınladım ve bunu geç fark ettim. Okuyanlar için özür diliyorum. Henüz düzenlememiştim ve üstelik aklımda olmayan bir bölümdü gözlerinizi kanattığım için özür dilerim 🙊❤ umarım bu bölüm telafi eder

•••

Bir cumartesi gecesi Jungkook yine telefonuyla bakışıyordu. Sınavlarından dolayı ancak haftasonu o'nunla konuşabilmişti. Artık alışkanlık haline gelsede bundan sonra bir engel kalmamıştı.

Jungkook mezun oluyordu.

Bu kelimeler kulağa o kadar tuhaf geliyordu ki. Mezun olmak. Her ne kadar üzerine konduramasa da heyecanlıydı. Abisinin üniversiteyi kazanmasıyla geldiği bu kocaman şehirde bir düzen kurmak onun için zor olsa da başarmış ve nihayet okulunu tamamlamıştı. Şimdi geriye tek birşey kalmıştı. Mezuniyet töreni. Ekranla bakışmasının sebebi de buydu.

Sevdiği adamı mezuniyetine davet etme fikri kulağa klişe ve birazda garip gelse de böyle bir günde başka kimi çağırabilirdi bilmiyordu. Bunu yaparak iyi mi ediyordu onu da bilmiyordu ama Taehyung'u görmek için bir bahane çıkması onu mutlu etmeye yetmişti. Şimdi gelip gelmeyeceğini öğrenmenin tek bir yolu vardı.

Jungkook yazdığı şeyi defalarca okudu. İki cümle üzerine bu kadar düşünmesi gereksizdi. Daha fazla düşünceye yol açmadan gönder tuşuna bastığında gerginlikle anında ekranı kapattı. Düşündüğü gibi üç dört dakikaya cevap geldi. Jungkook olumlu yanıtı gördüğünde tabiri caizse havalara uçmuştu. Törenin yapılacağı yeri ve saatini attıktan sonra bir anlığına başını kaldırdı. Yatağının karşısındaki aynadan kendi yüzünü gördüğünde durakladı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Sadece Taehyung'la konuşurken oluşan o nadir gülümseme.

Gelen mesaj sesiyle irkildi. Jungkook ne zaman olursa olsun Taehyung'dan direk cevap gelmesini çok seviyordu. Neredeyse telefonun başında beklediğini düşünecekti. Ne kadar da ironik. Telefonun başında bekleyen oydu halbuki.

Şimdi geriye o günün gelmesini beklemek kalmıştı. Haftalar sonra Taehyung'u göreceğini bile bile beklemek zordu. Her zaman bunu düşünüyordu ama daha bu senenin başında onu aylarca beklemiş, özlem hissiyle nasıl günleri geçirmişti acaba. Şimdi, onca şeyden sonra, beklemek o kadar zordu ki. Halbuki yaşananlar Jungkook'un gözünde büyüktü bir tek. En azından Jungkook öyle düşünüyordu. Taehyung'un hislerini bilmeyi bırak tahmin bile edemiyordu. Sadece onun için de en azından birşeyler ifade ediyor olmasını umuyordu.

O gün geldiğinde Jungkook şık bir gömlek ve pantolon ile mezuniyet belgelerinin dağıtılacağı alanda diğer arkadaşlarıyla birlikte oturuyordu. Sahnenin önünden ikinci sıradaydılar bu yüzden arkada kalan kapıyı görmek zordu. Başını kaldırarak velilerin oturduğu yere baktı. Jimin'in gülümsemesine karşılık verirken gözleri yanındaki boş koltuğa takılmıştı. Tören başlamak üzereydi.

Okul müdürü konuşmasına başladığı sırada birkez daha başını kaldırdı Jungkook. Tanıdık bir çift göz ile karşılaştığında anında gülümsedi. Taehyung küçüğüne hafifçe el salladı. Jungkook şimdi daha da heyecanlıydı.

Müdür yardımcısı ve birkaç öğretmen de konuşma yapıp iyi dileklerini diledikten sonra sıra belgeleri vermeye gelmişti. Beşer öğrencinin isimleri okunuyor, sahneye çıkanlar belgelerini alıyor ve ailelerinin yanlarına gidiyorlardı. Jungkook'un isminin okunması çokta uzun sürmemişti.

Jungkook sahneye çıkar çıkmaz Jimin'in, ve de Taehyung'un, oturduğu kısma baktı fakat ikisini de göremedi. Gözleri hızla salonu turlarken kalabalıktan uzakta bir yerde takılı kaldı. Taehyung ve Jimin sahnenin kenarına yakın bir yerden Jungkook'u izliyorlardı. Diğer herkes gibi o da belgesini aldı, selamını verdi ve alkışalar eşliğinde sahneden indi. Hızlı adımlarla kendisini hala alkışlamakta olan abisine doğru gitti. Jimin kardeşine sımsıkı sarılırken bir yandan da tebrik ediyordu.

İkili ayrıldıklarında Taehyung'un tebessüm eden yüzüne baktı Jungkook. Taehyung ona uzatana kadar kucağındaki çiçeği görmemişti.

"Bunlar senin için."

"T-teşekkürler."

Jungkook bunu beklememişti elbette. Taehyung bakışlarını uzun süre ayırmazken gözlerini kaçıran Jungkook olmuştu. Jimin Taehyung'a o anda algılayamadığı birşeyler söylerlen çiçeğin üzerindeki notu okuyordu küçük olan.

Mutlu ve parlak bir geleceğin olması dileğiyle.

Jungkook, Jimin kolundan tutup çekiştirene kadar notu birkaç kez daha okudu.

"Fotoğraf çekinelim."

Taehyung'dan ikisini çekmesini isteyip telefonunu verdiğinde sıkı sıkıya tuttu elindeki çiçeği Jungkook. Annesi ve babası burada olamadıkları için geldikleri andan beri resmini çekiyordu abisi.

Birkaç pozdan sonra koşturarak Taehyung'a doğru gitti Jimin. Telefonu alıp sırtından ittirdi. "Sen de geç."

Taehyung da, Jungkook da şaşırsalar da kameraya karşı poz verdiler. Jungkook çok yakın durduklarını düşünerek yana kaysa da Taehyung tekrar yakınlaşmıştı. Şimdi birbirine değen kolları Jungkook'un kulaklarının kızarmasına sebep olmuştu.

"Gidelim hadi."

Jungkook başka planları olduğunu bilmiyordu. Arkalarında kalan salona bir göz attı.

"Tören bitmedi daha."

Taehyung küçüğün söylediği şeye kıkırdadı. Belli ki ikisi Jungkook'tan habersiz birşeyler düşünmüşlerdi. Jungkook şaşırsa da birşey demedi ve abisinin onu çekiştirmesine izin verdi.

•••

Yazımda iyileşmek yerine kötüleştiğimi düşünüyorum belki de sosyal medya üzerinden anlattığım hikayelere bağlı kalmalıyım ve bu tür betimleme gerektiren hikayelere hiç yanaşmamalıyım :(

「 boy with luv 」taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin