⌯ 16

27.2K 2.6K 1.5K
                                    

Jungkook sağ elini kalbinin üzerine götürdü. Evden çıktığından beri gürültüsü dinmiyordu. Yol boyunca heyecanlanacak bir şey olmadığını tekrar edip dursa da tüm düşünceleri yüzeyde kalıyor, kalbine ulaşmıyorlardı. Şimdi yanında, yüzünde gittikçe korkutucu bir hal alan sırıtışıyla Jimin vardı ve Taehyung'un kapısında dikiliyorlardı. Ne ara bu konuma düşmüştü? Orası tam bir hikayeydi. Jimin, Jungkook'un Taehyung'a olan duygularını öğrendiğinden beri -ki bu sadece iki gün öncesiydi- Jungkook'u bir şeyler yapması için kelimenin tam anlamıyla itekleyip duruyordu.

Jimin kapıyı ikinci kez çaldığında ve içeriden gittikçe yaklaşan ayak sesleri duyulduğunda Jungkook gergince dudaklarını kemiriyordu. Çok geçmeden kapı açıldı ve uykulu suratıyla Taehyung belirdi. Jimin selam vererek ışık hızında içeri girerken Taehyung bu durumu oldukça normal karşılamıştı. 'Demek ki yeni delirmedi.' diye düşündü Jungkook.

Taehyung'un gözleri içeri geçen Jimin'in sırtından ayrılıp Jungkook'u bulduğunda onu gördüğüne şaşırmıştı. Jungkook ne yapacağını bilemez bir şekilde kapıda dikiliyordu.

"Jungkook? Bu ne güzel bir süpriz." Jungkook utangaçca gülümsedi. "İçeri gelsene."

Artık geri dönüşü kalmamıştı. Evden çıktıklarında bu hakkını yitirmişti zaten, bu yüzden ses etmeden içeri girdi ve Jimin'in gittiğini gördüğü odaya doğru ilerledi. Yatağın ortasına oturan Jimin, Jungkook ve Taehyung gelince aceleci bir tavırla yatağa boylu boyunca uzandığında, daha doğrusu yayıldığında, Jungkook ne olduğunu anlayamamıştı. Ta ki Taehyung'la bir koltuğa oturmak zorunda kalana kadar.

Alan darlığından dolayı oldukça yakın oturuyorlardı ve Taehyung'un Jungkook'un arkasından uzattığı kolu işleri daha da zorlaştırıyordu. Jimin şimdi oldukça mutlu görünüyordu; Jungkook ise kulaklarının kızardığına emindi.

"Ev arkadaşların yok mu?" dedi Jimin, sanki mümkünmüş gibi yattığı yere daha da yayılırken.

"Evlerine döndüler, tek başımayım."

Jungkook dönen sohbeti duyuyordu fakat o kadar yakınındaydı ki arada bir düşüncelere dalıp gidiyordu. Sadece birkaç dakika sonra Jimin yattığı yerden ayaklanmıştı. Buraya gelmeyi en başından reddetse de gideceklerini düşündüğünde üzülmüştü Jungkook. Bu üzüntüsü çok da uzun sürmedi.

"Her neyse ben buraya senden bi iyilik istemeye gelmiştim zaten." dedi Jimin Taehyung'un kolundan tutup sürükleyerek. İkili aralığa çıktığında olan biteni büyümüş gözlerle izleyen Jungkook, Jimin'in aklından ne geçtiğini bilmiyordu. Onu korkutan da buydu zaten. Oturduğu yerden eğilerek ne konuştuklarını duymaya çalıştı.

"... Anlarsın ya. O yüzden bugünlüğüne idare et."

Jungkook yüzlerini göremiyordu ama Jimin'in gülümsediğine emindi. Bu çok da masum bir gülümsemeymiş gibi gelmiyordu kulağa.

"Gündüz vakti mi? Cidden mi?"

Jimin, Taehyung'un sorusuna karşılık fısıldayarak konuşmuştu bu sefer. Jungkook bir süre ses gelmeyince sabırsızlanarak yerinden kalktığında Taehyung girmişti içeri.

"Jungkook sonra görüşürüz tamam mı? Hyung bir işini halledip geri seni almaya gelecek, merak etme."

Jungkook, Jimin'in salondan gelen sesini ne olduğunu anlamaz bir şekilde dinlerken Taehyung'a bakakalmıştı. Taehyung ise omuz silkip odanın içine doğru ilerlemişti. Jungkook bir koşu salona çıksa da tek görebildiği kapanan dış kapıydı. Bunun gerçekten yaşandığına inanamıyordu. Jimin ciddi ciddi eve erkek atma bahanesiyle Jungkook'u burada bırakmıştı.

    
Burada, Taehyung'un evinde.

    

•••

Nedense bu kitapta bölümleri hep kısa yazıyorum uzatınca sıkıyormuşum gibi

Bu arada yeni bir hikayeye başladım ismi fatalite. Ona da bir şans verin lütfen,, seveceğinizi düşünüyorum

「 boy with luv 」taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin