Taehyung oturduğu yerden karşısındaki bedenin hareketlerini izledi. Bir süre yürüyüp ve sonunda bir yerde durup kollarını korkuluğa yaslamıştı. O karşısındaki manzarayı izlerken Taehyung'da sanki manzara oymuşcasına onu izliyordu. Gözlerini kapadı; manzarasının göz kapaklarına takılı kalmasına ve zihninde yer etmesine izin verdi. Yüzünü çalan rüzgarla iyice sersemlediğini hissediyordu.
Ben hazırım.
Hafızasına kazınan cümlelerden biri sanki o anı tekrar yaşıyormuş gibi yankılandı zihninde. Cümlelerin yanına bir de tanıdık bir yüz eklendi. Loş ışıkta bile gözlerindeki tüm heyecanı ve arzuyu birebir tanıklık ettiği o tanıdık yüz fısıldadı bu sefer cümleleri.
Taehyung, ben hazırım.
Bedeninin nasıl ihtiyaçla kıvrandığını izledi. Açıkcası kıvranan o muydu yoksa kendisi miydi bilmiyordu Taehyung. Yanaklarının ısındığını hissediyordu.
"Taehyung!"
Taehyung gözlerini açtı. Jungkook geriye dönmüş ve hızlı adımlarla ona yaklaşıyordu. Yüzünde küçük çocuklarda görebileceğiniz masum bir gülümseme vardı. Heyecanlı heyecanlı konuşmaya başladı. "Burası çok güzel! Bir sürü fotoğraf çektim."
Taehyung onun burayı beğeneceğini biliyordu. Gülümsemesine karşılık verdi. Bir süre konuşmadan oturduklarında bunu söylemek için iyi bir an olduğunu düşündü.
"Bu akşam seni bir yere götüreceğim."
Jungkook aniden gelen bu teklifle şaşırdı. "Nereye gidiyoruz?" fakat sevgilisi cevap vermedi. Bu heyecanlanmasına sebep oldu. "Nasıl giyinmeliyim peki?"
Taehyung genişletti gülümsemesini. "Şık bir restoranda yemek yemeye gidiyor gibi."
Jungkook heyecanla yerinde kıpırdandı. Taehyung ile baş başa kaldığı her an özeldi ama ondan gelecek olan her teklife de açıktı.
Jungkook akşamın gelmesini sabırsızlanarak bekledi. Tıpkı Taehyung'un dediği gibi şık bir restorana gittiklerinde bunun bir başlangıç olacağını düşündü çünkü hava kararsa da akşam yemeği için henüz erkendi. Erken gelmelerinin tek bir sebebi olabilirdi. Yemeğin bitmesini beklerken olduğundan daha heyecanlıydı. Restorandan çıktıklarında tahminleri bir kez daha onu yanıltmamıştı.
"Şimdi nereye gidiyoruz?"
"Birini ziyarete."
Jungkook kim olabileceğini düşündü ama kimse gelmiyordu aklına. Gittikleri yer restorana uzak da değildi ama tanıdık birinin olmayacağını düşünecek kadar lüks bir yerdi. Jungkook'un buranın günlük kiralanan loftlardan olduğunu anlaması uzun sürmedi. Kapının önüne geldiklerinde Taehyung zili çalmak yerine anahtarını çıkardığında ise her şey açığa kavuşmuştu.
Kapıdan içeri girer girmez mest oldu. İçeriyi aydınlatan lambalar, pahalı tablolar burası bambaşka bir yerdi. Ve tabii ki de burada yalnızdılar. Jungkook düşündükçe farkına varıyor farkettikçe de heyecanı katlanıyordu.
"Nasıl?" diye sordu Taehyung ceketinden kurtulurken.
Jungkook ayaklarının altındaki şehre baktı. Sokak lambalarıyla aydınlanan caddeler ve binaların ışıklarıyla aydınlanan gökyüzü manzarayı bütünlüyordu. "Çok güzel."
Taehyung, Jungkook'a yaklaşarak yanında durdu. Ellerine bir bardak tutuşturdu. "Tadına bak."
Jungkook, Taehyung'la aynı anda bir yudum aldı içecekten. Mayhoş, tatlı bir içecekti bu. "Fena değil." diye yorumladı Jungkook ama kendi dilinde harika olduğunu söylemenin havalı bir yoluydu bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
「 boy with luv 」taekook ✓
Fanfictionliseli jungkook üniversiteli taehyung'a aşık olur. #1 vkook