⌯ 17

27.3K 2.6K 1.5K
                                    

Jungkook omuzları düşmüş bir şekilde geri döndüğünde Taehyung, küçüğünün surat ifadesine gülmeye başlamıştı.

"Resmen azatladı beni."

Taehyung'un gülüşü kahkahaya dönüşürken Jungkook sanki eve ilk defa gelmiş gibi etrafına bakınmıştı. Gözleri tekrar Taehyung'la buluştuğunda yatağına oturduğunu fark etmişti. Kollarını yatağa yaslayıp arkasına doğru eğilmiş Jungkook'un yüz ifadelerini sıkılmadan izliyordu.

"Yani," dedi Jungkook sesli harfleri uzatarak. İstemeden gerilmişti. "Burası senin odan öyle mi?" konuyu değiştirmek adına bir girişimdi bu.

"Evet." Taehyung hızla başını salladı. "Evet öyle."

-

İkili bir süre evde oyalandıktan sonra daha önceden sözleştikleri kafeye gelmişlerdi. Taehyung, Jungkook'a birkaç çizimini göstermişti. Odasında sadece sayılı çizimi vardı çünkü bir çoğu sergilerde hayır kurumlarına para toplamak için satılmıştı. Taehyung, bu çizimlere günlerce uğraşmış olsa da eğer bireyler veya toplum için bir faydası dokunmayacaksa ona sanat demenin yanlış olduğunu söylemişti. Bu sözleri küçüğün aklından çıkmıyordu.

Jungkook kafeye girer girmez daha önce oturdukları masanın boş olduğunu gördü ve oraya ilerledi. Uzun deri koltukta kayıp cam kenarına otururken Taehyung'un hemen arkasından gelip oturduğunu göz ucuyla görebilmişti. Sorun şuydu ki Taehyung bu sefer karşısına oturmak yerine yanına oturmuştu.

Küçük olan kocaman gözleriyle sebebini anlamak istercesine bakıyordu fakat büyüğü bakışlarını fark etmemişti. Yüzündeki o ufak, bilindik tebessümle menüyü incelemeye koyulmuştu. Aniden dönüp göz göze geldiklerinde Jungkook telaşla bakışlarını masaya sabitledi. Alt dudağını dişlemeye başlamıştı gergince. Dönüp hiçbir şey olmamış ve bugün ikinci defa bu kadar yakın olmaları normalmiş gibi davranmak istiyordu fakat Taehyung böyle ruhunu izliyormuş gibi bakarken olmazdı. Bu yüzden menüsünü açtı ve içeceklere bakıyormuş gibi yaptı. Oysaki düşünceleri başka bir yerdeydi.

Acele ederek güzel görünen bir tanesini seçtiğinde, yüzünün sol tarafına odaklanan bakışlar hiç yokmuş gibi davranarak dönmeye cesaret edebildi. Ama bu cesaret bir kez daha göz göze geldiklerinde sönüp gitmişti.

"Seçtin mi?" diye sordu Taehyung yumuşak bir ses tonuyla. Öyle yumuşaktı ki Jungkook içinde bir şeylerin eridiğini hissetmişti. Mümkün olacağını bilse kalbi olduğuna dair iddiaya bile girerdi.

Bakışları gergince yüzünde geziniyordu. "Evet." sesi titremediği için müteşekkirdi.

Taehyung, içeceklerin yanına bir de çilekli cheesecake istediğinde Jungkook gülümsedi, bu onun favorisiydi.

"Hangi bölümü tercih edeceğine karar verdin mi?"

Jungkook aniden gelen bu soru karşısında şaşırmıştı açıkcası. Kendini hemen toparladı. Çoktan kararını vermişti.

"Fotoğrafçılık istiyorum." Taehyung gülümsedi. "Fotoğraf çekmeyi sadece hobi olarak görüyordum ama tam anlamıyla kendimi başarılı bulabildiğim tek şey bu. Ayrıca seviyorum da. Bir meslek olarak yapmak bana mutluluk verir diye düşündüm."

Jungkook içini dökerken Taehyung vücudunu tamamen ona döndermişti. Bunun üzerine Jungkook biraz daha rahatlaması gerektiğini düşündü. Arkasına yaslandı ve Taehyung'a döndü. Siyah saçları şimdilerde çok uzamıştı, alnından gözlerine dökülüyordu. Taehyung konuşurken öleceğini düşündü Jungkook. Onu hiç bu kadar yakından incelememişti.

"Sen bir çok şeyde iyisin Jungkook-"

"Hayır, yeterince iyi değil-"

"Tam da mükemmelliyetçi birisi gibi konuşuyorsun. Bırak da seni öveyim." Jungkook kıkırdadı. Bakışlarını kucağında birleştirdiği ellerine çevirdi.

"Diplomanın yanında verilen belgeleri gördüm Jungkook. Yapamayacağın hiçbir şey yok. Böyle düşündüğün için başka şeylerden vazgeçiyorsan..." Taehyung cümlesini devam ettirmedi. Bir cevap ararcasına başını eğmiş, küçüğünün saçları arasına sakladığı yüzüne bakıyordu.

Jungkook hızla başını kaldırdı." Hayır, hayır! Bunu gerçekten istiyorum."

Taehyung doğru söyleyip söylemediğini anlamak istermiş gibi yüzüne baktı uzun uzun. Az önce onun yüzünü incelerken öleceğini düşünmüştü ya Jungkook? Asıl ölüm buydu. Nefesinin kesildiğini hissediyordu. Ama emin olduğunu kanıtlamak için hiç kaçırmadan baktı gözlerine.

"Bunun için iyi bir üniversiteye gitmen gerekiyor biliyorsun değil mi?"

Başını onaylarcasına salladı Jungkook. "Biliyorum. Sadece nitelikli olanlar işi kapıyor."

Taehyung, Jungkook'un bu yorumuna bir süre güldü. Gülüşünden geriye sıcak bir tebessüm kaldı; başını geriye yasladı bakışlarını ayırmadan. İşte Jungkook o an bir hata yaptı. Bakışları Taehyung'un açıkta kalan boğazına, oradan da tenini sergileyen tişörtüne kaydı. Yaptığı şeyi anladığında bakışlarını kaçırdı hemen. Taehyung'un hala ona baktığını hissediyordu. Gerçi ne zaman ayırmıştı ki gözlerini? Daima kenetliydi birbirlerine.

Yüzünün pembeleştiğini hissediyordu. Saçlarının arasına saklamaya çalıştı yine. Bir şeyler demeli, dikkati başka yere çekmeliydi çok geç olmadan.

Jungkook içinden küfretti. Tam bir liseli aşık gibi davranıyordu. Aslında olan da bu değil miydi zaten? Konuyu değiştirmek istedi az önce olanları unutturmak için ama Taehyung kendi aleminde dalıp gitmişe benziyordu. Büyüğü tekrar konuştuğunda Jungkook hep konuşsun istedi.

"Daha önce hiç sevgilin oldu mu, Jungkook?"

•••

Selam nasılsınız

「 boy with luv 」taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin