⌯ 20

26.5K 2.3K 1.2K
                                    

Yorumlarınız için teşekkür ederim her birini tek tek okuyorum ♥

•••

Jungkook kendini aptal gibi hissediyordu. Busan'a dönecekleri gerçeğini tamamen unutmuştu. Şimdi ona temelli dönmesini söylüyorlardı. Busan sanat şehriydi, orada okumak isterdi ama Taehyung... Jungkook ilk defa birine aşık olmuştu ve tam hislerinin karşılıksız olmadığını fark ettiği anda her şey başa dönmüştü. En başındaydı artık.

Taehyung, Jungkook'un canının sıkkın olduğunu fark etmişti elbette. Küçük olan mimiklerine hakim olamıyor, dudakları sarkıyor, kaşları hüzünlü bir şekilde düşüyordu. Tüm gece Jungkook'u neşelendirmek için çabalamıştı. Taehyung espri yapan biri bile değildi ki. Ama Jungkook'un yeşerecek umudu kalmamıştı.

İki gün boyunca birbirlerini görmediler. Taehyung birkaç kez mesaj atıp ne olduğunu sormaya çalıştı ama Jungkook bir şey diyemiyordu. Jimin'e anneleriyle olan konuşmasını anlatmıştı ama Jimin ne yapabilirdi ki? Jungkook böyle düşünüyordu fakat Jimin kendini suçlu hissediyordu. Kardeşi önce kendisi yüzünden Seul'e gelmişti, yine kendisi yüzünden Taehyung'la tanışmıştı ve yine kendisi yüzünden Busan'a dönecekti.

Tercih haftasının ilk günü Jungkook kitaplığını yavaştan toplamaya başlamıştı bile. Birkaç güne Busan'da olurlardı. İçeride Taehyung ve Jimin'in konuşmalarını duyuyordu. Taehyung ev arkadaşlarının hepsinin memleketlerine döndüğünü, tek kaldığını söyleyip hayıflanıyordu. Jungkook içten içe odasına gelsin ve ona her şeyin düzeleceğini söylesin istiyordu. Taehyung'un da onlarla birlikte gelme ihtimali neydi? Jungkook bu düşünceyi hemen attı zihninden. Taehyung tatile girmelerine rağmen Geochang'a bile dönmemişti, onlarla gelmesi çok saçma olurdu.

Odasının kapısı çalındığında ve birkaç adım sesi duyduğunda arkasını dönüp bakmamak için savaş veriyordu. Kimin geldiğini biliyordu, Jimin kapısını çalmazdı. Büyük ihtimalle onu gönderen de Jimin'di. Acaba biliyor muydu? Jungkook bilmesini istemiyordu. Konusu açıldığında ağlayacak gibi oluyordu çünkü.

Adım sesleri hemen arkasında durduğunda Jungkook daha fazla dayanamadı, geriye baktı ve gülümsedi. "Merhaba hyung."

Taehyung, gülüşünün dudaklarında asılı kaldığını, gözlerine ulaşmadığını fark etmişti. "Selam küçük."

Sessizce karşısına oturdu. Jungkook kafasını kaldırmadan elindeki kitabın arka kısmını okuyormuş gibi yapıyordu. Taehyung bir süre kendisine bakmasını bekledi. Bunun olmayacağını fark ettiğinde elindeki kitabı nazikçe çekip aldı. One Piece. Şimdi Jungkook'un dikkatini çekebilmişti.

Taehyung kutudaki mangalara bir göz attı. İçlerinden birini alıp seslice okudu. "Shugo Chara."

"Favorim."

Taehyung bir süre düşündü. "Bunun birkaç cilti bende var."

Jungkook sessiz kaldı.

"İstersen sana verebilirim?"

Küçüğünün gözlerinin saniyelikte olsa büyüdüğünü gören Taehyung gülümsedi. "Gerçekten mi?"

Taehyung başını salladı. "Evet, neden olmasın."

"Teşekkürler." Jungkook'un sesi bir fısıltı gibiydi.

Taehyung sesli bir şekilde iç çekti. Jungkook konuşmamak için elinden geleni yapıyor gibiydi.

"Neler oluyor Jungkook?" sesi o kadar yumuşaktı ki Jungkook gözlerinin yavaştan dolduğunu hissetti. Jimin, Taehyung'a söylememişti belli ki.

Jungkook titrek bir nefes aldı ve tane tane konuşmaya başladı. "Busan'a dönmem gerek. Kalıcı olarak." sesindeki üzüntüyü fark etmemek için sağır olmak gerekirdi.

「 boy with luv 」taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin