İşleri ciddileştirelim.

107 9 1
                                    

Öğlen olmuştu ve Barış'la üniversiteden çıktıkdan sonra bir kafeye gitdik. Baş-başa vakit geçirmek istiyorduk. Barış yemek sipariş etdi ve yemek gelene kadar sohbet etdik. Barış sohbete şöyle başladı:
- Ee, dersler nasıldı?
- Zor, her zamanki gibi.
- Merak etme düzelir ya. Ne kadar zamandır dertleşmiyoruz, Ayla ve Atakandan bir fırsat bulmuşken biraz konuşalım bari.
- Öyle deme ya, yeniler onlar da.
- Evet, ben de onu diyorum ya, yeniler ve birlikte daha çok vakit geçirmeleri lazım, 7/24 bizim yanı başımızda olmaları gerekmez.
- Sadece bir kere dolaşdık onlarla, bir şey olmaz.
- Allahını seversen onları koruma Yaprak, yemin ederim ne zaman yalnız kalıcağız desem yanı başımızdalar.
- Uf tamam ya, başka konu hakkında konuşalım.
- Tamam o zaman, ne zamandır seninle bir konu hakkında konuşmak istiyordum, onu konuşalım mı?
- Ne hakkında konuşmak istersin?
- Çete hakkında.
Aniden sustum. Hiç bir şey diyemedim. Çete benim yaralı yerimdi.
- Yaprak, sizin çeteye ne oldu? Onlarla konuşmadığını biliyorum.
- Nereden biliyorsun?
- Yaprak, bilmemek elde değil ya, sende numaraları yok bir kere. Hem hiç onlardan bahs etmiyorsun hem de konuşduğunu görmedim daha.
- Sen konuşuyor musunki?
- Hayır, geçen yıl bir süre kopmadık, konuşduk, ama sonra bir ara konuşmadık. Yani benim işlerim çoktu ve arayı bâyâ bir açdık ve uzun süre sonra aradığımda numaralarını değişmişlerdi.
- Ben senden daha uzun süre konuşdum onlarla. Yani skype'dan konuşuyorduk ve hepsi beraber arıyorlardı beni. Her gün konuşurduk ama bir süre sonra bazıları eksilmeye başladı. Bir gün Sinan aramadı, bir gün Gökhan işim var dedi ve sonra hepimiz üniversiteye hazırlaşdık ve konuşamadık. Sonradan Oğuzdan hepsinin ayrı-ayrı yerlere gitdiğini öğrendim. Bir süre Oğuzla bağımızı kesmedik ama kısa sürede o da konuşmadı benimle.
Barış sustu.
- Barış?- üzgün bir ses tonuyla dedim.
- Efendim aşkım?
- Biz artık çete değil miyiz? Kendime hep bu soruyu sordum. Çocukluktan beri arkadaş olduklarımdan nasıl oldu da kopa bildim? Ben onları kardeşlerim bilmişdim, aramız nasıl açıla bildi? Nasıl beni unuta bildiler?
- Yaprak, sakın böyle deme. Siz her zaman çete olarak kalıcaksınız. Ne kadar aranızda bazı olaylar yaşansa da siz çetesiniz.
- Yanılıyorsun Barış. Biz artık aynı çete değiliz. Koptuk bir-birimizden.
- İnan bana siz sadece mesafeler yüzünden koptunuz. Asla ama asla mesafeler sizin içinizdeki o küçük çocukları, yaşadığınız anıları ve her şeyi, bitiremez.
Sustum. Belki de haklıydı ama doğrusu şu an hiç birimizin bir-birimizle konuşmadığıydı. Belki onlar bir-birleriyle konuşuyorlardır ama beni unutmuşlardı. Ama onlar böyle bir şey yapmazlardı. Belli ki, bir-birleriyle bağlantıları yoktu.

Yemeklerimiz geldi ve yedik. Yemek yerken halam aradı. O an ne yapacağımı bilemedim. Açsam “Neredesin?” diyecekdi ve verecek cevabım yoktu çünki yalan söylemekte berbatdım, açmasam da merak edicekdi. Barış dedi:
- Kim o?
- Halam. Ne diyeceğim şimdi?- gergin bir şekilde dedim.
- Biz kesinlikle halana söylemeliyiz artık. Çok uzadı bu. Seninle gizli-gizli ilişki yaşıyor gibi hiss ediyorum.
- Zaten gizli-gizli ilişki yaşıyoruz Barış.
-Annen biliyor ya.
- Birincisi halam da benim ikinci annem gibidir, ikincisi daha annemin elini öpmeye gitmedin.
Biz bu konuşmayı yaşarken telefon da ısrarla çalıyordu. Barış dayanamayıp dedi:
- Yaprak, aç şunu artık, deliriceğim.
Nefes alıp verdim ve telefonu açdım. Halam dedi:
- Kız, sen neredesin? Saat kaç oldu daha yoksun sen, Ayla 2 saatdir gelmiş ama sen yoksun.
- Iıımm... Şey, halacım yarım saate ebdeyim orada konuşuruz.
- Kız, neredesin desene bi?
- Baybay, gelince konuşuruz.- dedim ve hemen kapatdım.
Barışın yüzüne gergin bir şekilde baktım ve dedim:
- Ne yapıcağız şimdi?
- Gidip halana durumu açıklayacağız.
- Emin misin?
- Evet, eminim.- sakin bir şekilde dedi.

Eve gitdik ve halam kapıyı açdığında Barış'la beni birlikte gördü. Halam şaşırmış bir şekilde bize baktı. Barış dedi:
- Merhaba efendim.
- Siz birlikte miydiniz?- halam bana baktı.
- E-evet halacım.- dedim.- Barış sana bir şey demek istedi de.- Barış bana “Niye satıyorsun beni lan?” bakışı atdı. Artık senin sorunun Barış?
- Aslında ikimiz de söylemek istiyoruz.- dedi bana “İkimizin sorunu.” bakışı atarak.
Halam merakla dedi:
- Tamam, gelin bakayım.
İçeri geçdik ve Barış'la yan-yana oturduk. Halam dedi:
- Hadi söyleyin bakalım çocuklar.
- Biz birlikteyiz efendim.- Barış aniden dedi.
- Lan böyle söylenir mi?!- diye atarlandım Barışa.
Halam gözlerini büyüderek dedi:
- Ne?! Birlikte misiniz?!
Ben gergin bir şekilde sustum. Barış elimden tutdu ve dedi:
- E-evet, aslında 2 yıldır bir-birimizi seviyoruz ama 10 ay sevgili olup sonra ayrılıp şimdi yeniden 3 aylık sevgiliyiz.
- Lan kendini dövdürücen mi sen? Bi yavaş be!- dedim sinirle.
Halam dedi:
- Yaprak, doğru mu bu?
- E-evet hala.- zorla diye bildim.
- Nasıl bana söylemezsin?!
- H-hala söyliyecektim ama sen erkekleri sevmediğini söylediğinde tereddüt etdim işte.
- Kızım, böyle bir şeyi benden neden saklıyorsun sen ya? Ben de her gün neden geç geldiğini merak ediyorum.
- Hala, özür dilerim ya.
- Evet, size söyliyecekdik.- Barış da ben de bir şeyler söylerken halam “Tamam, yeter!” diye bağırdı ve derinden nefes aldı.
- Tamam, anlatın bakalım.
- Neyi?- diye anlamadan dedim.
- Hikayenizi işte. Her şeyi bilmem gerek.
Barış'la bir-birimize baktık ve sonra sıra-sıra o an aklımıza gelen her şeyi anlatdık. Halam bizi dikkatle dinledi ve biz bitirdiğimizde derin bir nefes aldı ve dedi:
- Benden saklamamalıydınız. Ben zaten sizin aşkınızın önüne geçemem ama Barış, sana çok kızgınım. Biliyor-um geçmişde ne yaşandıysa geçmişde kaldı ama yine de sen Yaprak'a güvenmeliydin.
Barış üzgün bir şekilde dedi:
- Evet efendim, doğru söylüyorsunuz. Ona güvemeliydim, aslında bir-birimizi anlamalıydık ama olmadı işte. Aslında bize ders oldu o ve şimdi de çok daha yakınız. Bir-birimize daha çok değer veriyoruz.
Halam tebessüm etdi ve sonra dedi:
- Annen biliyor mu Yaprak?
- Evet.- çekinerek dedim.- Annem 2 yıldır biliyor.
- Seni kendi kızım gibi görüyorum ben, bana söylememen kendimi kötü hiss etdirdi. Bana güvenmiyor musun?
Hemen yanına oturdum ve ona sarılarak dedim:
- Hala, o nasıl söz, elbetde ki, sana güveniyorum. Lütfen böyle düşünme, ben sadece sana söyliyecek doğru zamanı bulamadım.
- 3 aydır bulamadın mı?- dedi ve benden uzaklaşdı. Kendimi berbat hiss etdim o an. Halam “Neyse, şimdi bilmiş oldum, geç de olsa öğrendim.” dedi ve odasına çıktı. Kendimi çok kötü hiss etdim. Barış bana sarıldı ve dedi:
- Merak etme, barışıcaksınız.
Hiç bir şey demedim.

Bir YapBar Hikayesi💗Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin