FİNAL

154 7 2
                                    

Yaprak sabah uyandı ve eli telefonuna gitdi. Barış sabahın köründe tam 5 kere aramış. Yaprak uykulu uykulu onu geri aradı. Barış açtı ve dedi:
- Yaprak, sonunda uyandın. Bana gelsene. Beraber kahvaltı yapalım.
- Tamam Barış. Bu ne heyecan? Sadece bir kahvaltı için beni değerli uykumdan uyandırdın resmen.
- Bu günü tamamile seninle geçirmek istiyorum da ondan Yaprak.
- Tamam, bekle geliyorum Sarı fırtına.
- Hadi gel.
Yaprak telefonu kapatdı ve kafasını bir daha yastığa gömdü. Biraz sonra kalktı ve hazırlandı.

15 dakika sonra evden çıktı ve Barış'ın evine doğru yürüdü. O sırada Barış heyecanla mükemmel bir kahvaltı sofrası hazırladı. Yaprak kapıyı çaldı ve Barış gülümseyerek açtı.
- Günaydın Sarı fırtına.- dedi ve yüzünden öptü. Barış da gülümseyerek "Günaydın," dedi. Yaprak mutfaka geçti ve öylece donup kaldı. Barış gülümseyerek ona baktı ve dedi:
- Beğendin mi?
Yaprak ağzı açık bir şekilde yemeklere bakıyordu. Sonra kendisine geldi ve Barış'a bakarak dedi:
- Oha, deli misin ya sen? Restoranda falan yesek bu kadar güzel olamazdı kesin.
Barış güldü ve ona bir sandalye çekti. Yaptak gülümsedi ve dedi:
- Ah, çok centilmensiniz.- oturdu.
Barış da oturdu ve dedi:
- Seni değerli uykundan kaldırdığım için özür dilerim.
- Deli misin sen? Bu sofra için hergün erkenden kalkarım. Uyku kim köpek ya?
Barış güldü. Yaprak ne kadar büyürse büyüsün hep kalbi de davranışları da çocuk olarak kalmıştı.

Yemeğe başladılar ve biraz sonra Yaprak dedi:
- Gerçekten bu sofrayı neye borçluyum?
Barış hayince gülümsedi ve dedi:
- Bilmem, içimden geldi.
- Hep gelsin, hep.
İkisi de güldü. O anki duyguya tarif etmek zordu ikisi için de. Mutluydular ve zamanın hiç bitmemesini arzuluyorlardı. Biraz sonra Yaprak işe gitmek zorunda kaldı ve gitdi. Barış o gelene kadar geride kalan tüm işleri hall etdi ve Yaprak işten çıkan vakitlerde onu aradı.
- Alo, Yaprak? - telefon açılır açılmaz heyecanla dedi.
- Efendim Barış?
- Eve git ve 30 dakika içerisinde hazır ol.
- N'oluyor ya?- Yaprak Barış'ın bu hareketlerine anlam veremiyordu. Barış neden sırf bugün onca şey yapıyordu onun için, diye düşünüyordu.
- Sana tüm günümü seninle geçirmek istediğimi söyledim ya. Şimdi de sevgilimle güzel bir akşam geçirmek istiyorum.
- T-tamam o zaman. Yarım saat sonra görüşürüz.- dedi ve telefonu kapatdı. Meraklıydı ama pek kafaya takmadı. Çünki Barış ilişkilerinde hep romantik olan taraftı ve böyle şeyler arada yapardı. Böyle yapmazdı, evet. Çok heyecanlıydı bu sefer. Yaprak'a garip gelmişdi bu durum ama kurcalamadı. Anın tadını çıkardı sadece. Hem Barış'ın bu hallerini çok seviyordu ve onu böyle heyecanlı görmek onun hoşuna gidiyordu.

Yarım saat sonra Yaprak hazırlanmıştı. Aynaya baktı. Saçlarını açmıştı ve hafif dalgalandırmıştı. Abartı bir makyaj yapmamıştı. Dudaklarına parıltılı bir ruj çekmişti ve gözlerine biraz abartı bir makyaj yapmıştı. Elbisesi kısa, kırmızı ve üzerine çok güzel duruyordu. Göğüs kısmı kapalıydı ama kolları açıktı. Prensese benzemişti. Ayağına yüksek topuklu giymişti ve alışdığı birşeydi bu. Barış'a "Hazırım." diye mesaj atdı ve Barış, "Seni almaya geliyorum Juliet." diye cevap verdi. Yaprak bu mesaja garip bir bakış atdı. Barış'ın neden "Juliet" yazdığını düşündü ama cevap vermemeyi tercih etdi. Evden çıkarken Yaprak'ın annesi onu gördü. Şaşırarak ona baktı dikkatle. Kızını baştan ayağa inceledi ve kekeleyerek dedi:
- K-kızım, ne k-kadar güzel olmuşsun. Nereye böyle?
Yaprak utanarak dedi:
- Şey... Barış beni yemeğe davet etdi de.
Annesi gülümsedi.
- Benim romantik Barış oğlum. Kız, sana evlenme teklifi etmesin bu?- kendisini aniden heyecanlandırdı.
- Anne, ne alaka ya? Sadece yemeğe davet ediyor o kadar.- Yaprak annesinin boş olduğunu düşündüyü heyecanını ortadan yok etmeye çalıştı. Gözlerini de kaçırdı. Ama bir tarafı içten içe bunun olmasını istiyordu. Annesi onu öve öve bitiremiyordu. Dakikalarca övdü, hatta dua okudu ama Yaprak zorla evden çıktığında kapının ağzındaki Barış'ı görünce yüzüne gülümseme yerleşti. Barış giydiği siyah smokinle o kadar güzel görünüyorduki Yaprak'ın gözüne. Saniyelerce bir-birlerinin gözlerine baktılar anlamlı bir şekilde. Barış ona yakınlaştı ve baştan ayağa süzdü onu. Barış onun güzelliğine vurulmuştu resmen. Yaprak'ın annesine gülümseyerek bakış atdı ve kolunu Yaprak'a uzatdı koluna girmesi için. Yaprak gülümsedi ve koluna girdi. Sonra imalı bir şekilde dedi:
- Gidelim Romeo.
Barış kıkırdadı ve arabaya doğru yürüdüler. Barış kapıyı açtı ve Yaprak yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle ön koltuğa geçti. Yaprak gidecekleri yeri bilmiyordu ama tahmin etdiyi gibi restorandı. Yol boyu sadece "Nereye gidiyoruz?" demişti ve "Birçok yere." diye Barış ona bakmış ve imalı şekilde göz kırpmıştı.

Bir YapBar Hikayesi💗Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin