TANITIM
Tam soracakken ne diyeceğimi anlamış gibi bir adım bana yaklaştı. Uzun boyundan dolayı yüzüme doğru eğilerek sadece benim duyacağım kadar fısıldadı. “Eğer bir gün seninle bir gece vaktinde yıldızları izleyebileceğimiz, tüm şehrin ayaklarımızın altında olduğu ve sadece ikimizin olduğu bir yere gidersek işte o zaman anlatacağım sana beni.” Yüzündeki ufak gülümseme mutluluktan çok uzaktı. İçindeki acının dışa yansıttığı yaşanmışlık dolu acı tebessüm...
Bende ona doğru fısıldayarak konuşmaya başladım. “Eğer bir gün bir gece vaktinde öyle bir yere gidersek ve yıldızları izlerken olurda bir yıldız kayarsa dileyeceğim dilek o zaman eminim ki yanımda olacak.” Yüzünde acıdan çok uzak mutluluk dolu bir gülümseme belirsin istedim. Ancak o bana cenneti vadetti. O kadar eşsiz bir gülümseme oluştu ki ortaya çıkan gamzelerini görünce söylediğim şeyin belki de itiraf niteliğinde olması bile umurum da değildi. Ona acı yakışmıyordu. O gülsün. O hep gülsün.
Hala aynı dururken fısıltıyla çıkan sesi kulaklarıma doldu. “Benim dileyeceğim şey zaten yanımda.” İşte bu kadardı. Daha söylenecek söz yoktu. Artık sözlerle değil gözlerimizle konuşuyorduk. Çünkü bu an için söylenecek kelimeler yoktu. Gözlerimle anlattım ona hissettiklerimi. Söylemek isteyip de söyleyemediklerimi. O da anladı zaten beni. Bu sözler bizim için başlangıçtı. Birlikte açtığımız yeni sayfaya birlikte yazdığımız ilk kelimelerimizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ SEVGİ
Science Fiction"Tüm gökyüzünü gözlerine taşımışsın. O maviliği bazen kara bulutlar örtmüş, bazen sağanak almış; hiç utanmadan akmış gözlerinden bir bir..." "Sana herkes kıymış ama sen kimseye kıyamamışsın. Nefret edenlere inat hep daha çok sevmişsin. Her yürümeye...