Ömerle çok güzel bir gün geçirmiştik. Biraz endişeliydim. Acaba dışarda ne kadar rahat olabiliriz diye düşünüyordum. Ama hiç düşündüğüm gibi olmadı. Sanki sürekli berabermişiz gibi vakit geçirmiştik. En son ayaklarımın altı o kadar ağrımıştı ki pes edip eve gitmeyi istemiştim. Şuan arabadaydık ve eve gidiyorduk.
"Sessizleştin yine."dedi.
"Bütün gün kafanı şişirdim oğlum. Hâlâ konuşmamı mı istiyorsun?"dedim gülerek.
"Senin sesin bana şifa gibi. Anlattıklarınla ruhumu temizliyorum."dedi benim romantik pandam. Ama sen böyle şeyler söyleyince benim ortamı bozasım geliyor yapma bunu.
"Çocukken yolculuk yaptığımda sürekli kusmam senin nasıl ruhunu temizledi tatlım??"dedim yine gülerek. Tatlı çocuk ya yerim.
"Ah yavrum senin olduğun hiçbir anı iğrenç olmadı benim için."dedi tatlışım. Ya yerim demiş miydim? "Böyle konuş işte sen susunca ben endişeleniyorum."
"Tatlım bugün o kadar konuştum ki yoruldum. Birşey olduğundan değil yani."dedim içi rahat etsin diye. Yemeği evdekilerle yeriz diye birşey yememiştik. Öyle atıştırmalıklarla geçiştirmiştik. Şuan kurt gibi açtım. Neyse ki eve gelmiştik.
Içeri girdiğimizde gördüğümle şok olmuştum. Haşim burdaydı. Yaaa bugün geleceğini bilmiyordum. "Haşimmmm"diyerek ona doğru atılmıştım.
"Biri beni fazla özlemiş galiba."dedi bana sarılarak.
"Hemde nasıl oğlum. Yoklugun belliydi valla."dedim gülerek.
Ömer gelip bizi ayırdı beni kolunun altına çekti. "Yinede fazla samimiyete gerek yok çocuklar dimi. Hadi biz çok açız sofraya geçelim."dedi ve beni yanında yemek masasına doğru sürükledi. Şaşkınlıkla onu takip ediyordum bende.
"Herkese iyi akşamlar çok gecikmedik diye umuyorum."dedim kibarlıkla.
"Bu saate kadar dışarda kalan kızın gelmemesi daha doğru olurdu."dedi hala bozuntusu. Lan bu hâlâ burdamıydı. Onu hiç umursamadan "Elimi yıkayıp hemen geliyorum."dedim. Giderken masanın başında oturan babamın yanağına öpücüğümü kondurdum. Çatla hala.
Masaya geçip oturduğumda Haşimle konuşmaya çalışıyordum. Evet çalışıyordum çünkü Ömer bir türlü izin vermiyordu. Durduk yere tuzu uzatır mısın işte ekmek uzatır mısın suyumu doldururmusun diye sözümü kesiyordu. Ona yaklaşıp sessizce "Ne yapmaya çalışıyorsun??"dedim sinirle.
Masumca bana bakıp "Ne yapmışım anlamadım?"dedi. Masada bu konuyu çok uzatmak istemediğim için kapattım ama şu dünyada en sevmediğim şey kıskançlıktı. Hem ortada kıskanacak bir durum yoktu. Haşim onun abisiydi. Ay düşüncesi bile çok can sıkıcıydı. Sonuçta Fazilet Hanım ve Kızları çekmiyorduk.
Yemek bittikten sonra Haşimin yanında gittim. "Uzun zaman oldu Haşimcim konuşalım mı biraz."dedim.
"Ne konuşacaksınız ki?"diye ortaya çıktı ne ara geldiğini farketmediğim sevgilim.
"Kız benimle konuşmak istiyor oğlum sanane?"dedi Haşim. "Gel bahçeye çıkalım rahat rahat konuşuruz."
Beraber bahçeye geçerken arkamızda kızgın bir Ömer olduğunu gördüm. Bu kadar sinirlenecek birşey yok. Bunu anlatamıyordum. Geçip bahçedeki salıncağa oturduk.
"Ömerin tavrından anladığım kadarıyla berabersiniz."
"Evet ama az önceki tavrı veya yemekteki tavrı normal mi??"dedim sinirle.
"Seven adam kıskanır derler."dedi Haşim.
"Abi bari sen yapma. Seven adam güvenir. Ayrıca kıskandığı kişi sensin ya. Abisi." Ay düşündükçe çıldırıcam neden böyle davranıyor. Keremi bile böyle kıskanmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat
Teen FictionOnlar önden ilerlerken bir anda kolumdan çekilip durduruldum. Ah ama sen ne klişe sevdalısıymışsın be yavrum. "Senin bu kolumla derdin ne ya. Seslensen durmam sanki." diye sitem ettim. Az öncenin heyecanı geçmemişti zaten. Çok saçmalamam diye umuyor...