Farkındalık - Bölüm 11

2.3K 91 9
                                    

Bütün gece sağa sola döndüm kitap okudum film izledim. Yinede uyuyamadım. Ben başkasının evinde uyuyamam ki yaa. Dün Omerle sorunlarımızı hallettikten sonra Tülin teyzenin ısrarları yüzünden burda kalmak durumunda kaldım. Benim için bir oda hazırlamışlar ablamla kaldığım odanın 3 katı ve kendine ait bir banyosu var. Çeşit çeşitte makyaj malzemesi koymuş kıyamam ya. Elbise dolabıda ağzına kadar doluydu. Benim için baya çaba sarf ediyorlar. O kadar makyaj malzemesi koyacağına bir kütüphane kitap koysaymış bana yetermiş. Kullanmadıklarımı çantama atayım kız ablam çok sever böyle marka makyaj malzemelerini. En azından birimiz faydalansın bunlardan.

Hava aydınlanmıştı ama ev halkından hala ses olmadığı için dışarı çıkmaya cesaret edemiyordum. Ne kadar kendimi onların ailem olduğuna ikna etmeye çalışsam bile onlar benim için yabancıydı ve rahat edemiyordum.

Yanımdaki odanın kapısının açıldığını duydum. Bulun bakalım yanımdaki odada kim kalıyor. Evet Ömer ve evet bu çok klişe. Saate baktığımda daha 7 olduğunu gördüm. Okul haftaya başlıyordu. Bu saatte nereye gidiyor acaba. Aman banane yaa. Offf yanımda taşıdığım kitabımı bir kere daha elime aldım ve okumaya devam ettim. Bu yazara aşıktım ya. Mükemmel akıcı bir dili var adamın.

Kapımın tıklanma sesiyle yerimde sıçradım. "Zeynepcim uyan tatlım kahvaltı hazır."diyen bir Tülin teyzeyi duyunca saate baktım ve 8 buçuk olduğunu gördüm. Yuh abi 8 buçukta kahvaltı mı yapılır. Ben bunlarla bir daha kalmasam mı kız acaba. Her sabah beni bu saatte uyandırırlarsa işimiz var demek çünkü. Ben saat 12den önce uyanınca kendime tüm gün boyunca gelemeyen bir insanım."Zeynep canım müsait misin" diyince yine kendi kendime daldığımı ve kadını unuttuğumu hatırladım.

Kapıyı açarak"Günaydın Tülin teyzecim uyandım bende şimdi inecektim aşağıya."diyerek yalan söyledim. Nasıl uyuduğumu sordu ve yine yalan söyleyerek güzel uyuduğumu söyledim. Kadının hevesini kırmak istemiyordum. Ama napayım kendi yastıklarım dışında başka yastıklarla uyuyamam ben. Annem bunu bildiğinden akraba ziyaretlerinde mutlaka yanımıza yastıklarımdan alır bir tane.

Aşağı inerken ara katta bir kapı açıldı ve içinden yeni uyanmış ultra yakışıklı Haşim çıktı. Heyy maşallahhhh.

"Sen beni her gördüğünde böyle tepki vermekten ne zaman vazgeceksin ufaklık."dedi ve beni kalbimden vurdu. Yine içimden söylediğimi zannedip çocuğun yüzüne yüzüne hönkürmüştüm. Altta kalır mıyım hiç vereceğim cevaba tüküreyim. "Sen ne zaman böyle maşallah olmayı bırakırsan bende o zaman söylemeyi bırakırım. " tarzı bir yiğitlik yaptım. Güldü ve saçlarımı karıştırdı. "Seninle çok eglenicez ufaklık"diyerek yanımdan uzaklaştı. Ufaklık senin babandır. Bak yine sinirlendim yaa. Tam aşağı inmek üzereyken az önce Haşimin açtığı kapıda bana kötü kötü bakan Omeri gördüm.

"Ya biz aramızdaki problemleri dün çözmedik mi kurban olduğum bana neden böyle bakıyorsun." Az önce kurban olduğum mu dedim ben bu herife.

"Kurban olduğum mu" diyince buna takılanın bir tek ben olmadığımı farkettim. Gülerek yanımdan geçti ve beni omzunun altına alarak yürütmeye başladı. Allahım sana geliyorum.

"Bütün sorunlarımızı iki dakika önce çözdük. Bir maşallahını alamadım ama bana kurban oldun."diyerek yanağımdan makas alıp beni orda bırakarak yemek odasına girdi. Oha lan daha demin ne oldu öyle.

Kendime gelip içeri girince herkesin sofrada olduğunu farkettim. Yağız coşkuyla beni yanına çağırdı. Yine bir yanında ben bir yanında Ömer vardı. Masa düzenleri hiç değişmiyordu galiba. Bunu öğrenmem iyi oldu. Misafir gelince napıcaz acaba. Ayy Zeynep yine ev hanımına bağladın sanane yani.

"Iyi uyudun mu kızım"dedi Selim bey. Off bu adama ne amca diyebiliyorum ne baba ben napıcam.

"Uyudum yani bir sıkıntı yok."diye rutin yalanıma devam ettim.

"Keşke hep bizle kalsan Zeyno yaa. Ben seni çok özlüyorum."dedi yanımdaki bıcırık. Yastıklarımdan birini buraya getirmem şart oldu. Yoksa bana uykusuz geceler. Yağızın söylediğiyle herkes benden bir cevap ister gibi yüzüme bakıyordu.

"Şuan olmaz belki tatlım ama arada yine böyle gelir kalırım olmaz mı."diyince hepsinde aynı hayal kırıklığı. Abi bana bunu yapmayın alışmaya çalışıyorum zaten işimi iyice zora sokmayın.

Allahtan birazdan konu dağıldı ve maç muhabbeti yapmaya başladılar. Futbol severdim normalde ama şuan hiç konuya giresim gelmediği için Yağıza yemeğini yemesine yardımcı oluyordum.

"Zeynooo hepsini bana veriyorsun sen hiç bir şey yemedin."

"Tatlım ben bu saatlerde yemek yiyemiyorum. O yüzden benim payımı da sen ye ki çabucak büyü."diyince hepsi bana baktı.

"Kızım bilsem bu kadar erken uyandırmazdık seni."dedi Tülin teyze mahçup mahçup. Ahh yine naptım yaa. Söyle kurtul Zeynep kızım nolacak yabancı değiller. Yaa ama çok ayıp olacak. Yok yok söyle. Ahhh iç sesimle kavgamda bir son verip birşey söylemem lazım.

"Bakın aslında siz beni uyandırmadınız. Zaten uyanıktım ben. Söyleyimde bitsin bu çile. Ben üzülmeyin diye söylemedim ama tüm gece uyumadım. Başkalarının evinde uyuyamıyorum ben. Daha doğrusu yastıklarım olmadan başka bir evde uyuyamıyorum. Sizi kırmamak içinde uyudum dedim ama tüm gece uyanıktım."

Etrafı bir sessizlik almıştı. En çok Selim beyin tepkisini merak ettiğim için şuan gözüm ondaydı. Üzgündü mahçuptu ve utanıyordu sanki bu olanlar onun suçuymuş gibi. Birşey demeden masadan kalktı ve odadan çıktı. Peşinden abisi çıktı. Ne diyebilirdim ki. Ne söyleyebilirdim.

"Bakın amacım sizi üzmek değil. Nolur ya durumu benim içinde zorlaştırmayın."diyip Selim beyin peşine gittim. Aralık kapıdan içerde olduklarını görünce tereddüt etmeden içeri girdim. Nolacağını bekliyordunuz kapıyı dinleyeceğimi mi. Ben düz bir insanım malesef. Beni görünce kafasını kaldırdı. Haluk amcaya bakarak dışarı çıkması için bir bakış attım. Kız ben bu bakışları nasıl yapıyorum hiç bilmiyorum ama adamda anlayınca odadan çıktı ve bizi baş başa bıraktı.

"Bak gerçekten niyetim sizi üzmek değildi. Beni hepiniz çok yanlış anladınız. Çocukluktan kalan bir alışkanlık sadece. Bunu çözmenin basit bir çözümü var üstelik."diyince gözlerimin içine baktı. Üzüldüm onun bu haline. Gerçekten ona umut verecek birine ihtiyacı vardı. "Yastıklarımdan birini buraya bırakırım. Burda kaldığımda onu kullanırım. Olur mu? Hatta bir tanede pijama bırakayım bir dahakine çocuklardan almak zorunda kalmam."diyince gözlerinde gördüğüm ışık buna değerdi. Bu adamın içinde de büyümemiş bir çocuk vardı ve onun umuda ihtiyacı vardı. Şuan karşımdaki babam değilde beş yaşındaki kardeşim Yağız gibiydi. Öyle küçük öyle muhtaç öyle kırgın. Bunun farkına varmam onlara daha çok bağlanmama sebep oldu.

Ne olduğunu anlamadan az önce küçük dediğim bu heybetli adam beni kollarının arasına aldı. Sarılmasına karşılık vermemle daha mutlu oldu. Ama böyle yapmayın beni ağlatacaksınız ya. Bir anda üstümdeki ağırlık arttı ve ne ara içeri girdiğini bilmediğim Emirde bize sarılmıştı. Kapıda Kutayla Yağızın üvey evlat gibi bakmaları içimi daha parçaladı ve elimle onlarıda çağırdım. Artık bir ailem daha vardı. Bu sarıldığım koca adamlar artık benim ailemdi. Onlara şuanda olduğundan daha fazla yanlarında olduğumu hissettirmem lazım. Buraya bu insanlara alışmam lazımdı. Çünkü galiba benimde böyle birseye ihtiyacım vardı.

----

Yeni HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin