Ev - Bölüm 3

3K 111 3
                                    

"Hayır abla o parça oraya ait değil zorlama yaa." diyerek elimdeki yapboz parçasını alıp doğru yerine yerleştirdi Yağız. Kızlarla ayrıldıktan sonra Ömere olan hırsımdan Selim amcayı aradım. Madem o izin vermiyor aramalarına, ben ararım o halde dedim. Selim amcada hemen şoförü yollatıp aldırdı beni. Aslında Alileri ariyim onlar gelsin seni almaya dedi ama onlara haber vermemesi için baya ısrar ettim. En nihayetinde şuan Yağızın yanındayım. Beni çok özlemiş. Geldikten sonra bir yarım saat oturduk. Bende bu sırada evin diğer üyeleriyle kaynaştım. Tülin teyzeyle baya baya dedikodu yaptık. Ali ve Ömer dışında bir oğlu daha varmış ama o şuan yurtdışındaymış. İsmi Haşimdi galiba. Şimdi tam hatırlamıyorum ama isminin hakkını veriyor dedi Tülin teyze. O ne demekse bilmiyorum artık.

"Ya yine yanlış yere koyuyorsun Zeyno senin aklın nerde bakiyim?" dedi Yağız. Şok olmuş gözlerle ona bakıyordum. Hele konuşmalara bak helee. "Affet abi büyüksün." diyerek gülüştük. Beş yaşında bir çocuk için fazla akıllıydı. Biz gülüşürken bir anda kapı açıldı ve ikimizde oraya döndük. Kapıda gördüğüm kişiyle yüzümdeki gülümseme yavaşça silindi. Yağız "Ömer abiiii" diyerek Ömerin kucağına atladı.

"Bak ben sana demedim mi Zeynoda beni özlüyordur diye. Beni görmeye geldi. Bütün gün benimle oynadı. Hiç sıkılmadı Aliş gibi veya hiç uyumadı Mert gibi." dedi. Bu çocuk sıfat olarak sadece Ömere abi diyordu heralde. Gerçi nasıl demesin. Onu görünce önümü ilikleyip büyüksün abi diyesim geliyor. Ömer sevimli bir gülümsemeyle Yağıza bakarken kafasını yavaşça bana çevirdi ve o gülümsemenin yavaşça yüzünden gittiğine şahit oldum. Sanırım başım beladaydı ha. Çokta umrumda napabilir sanki.

"Ondan sıkılmadınmı hala birazda benimle oyna." dedi çocuğa. "Ama sen hep burdasın Zeyno hiç gelemiyor sen izin vermiyorsun diye. Nolur izin ver biraz daha oyniyim. Senlede oynarım söz veriyorum." dedi Yağız. Ulan çocuğa yasaklar koyacak kadar nasıl bir sahiplenmişse artık çocuk herşey için izin alıyor.

"Gel ablacım sen bana gel hiç izin vermezmi abin sana kıyabilirmi" diyerek kucağından aldım Yağızı. Kıpkırmızı oldu suratı. Çocukta kucağımda aslan abim nidaları atıyor. Lan velet seni onun elinden ben kurtardım neye ona iltifat ediyorsun.

Odaya Aliler tam takım girdiler. İşte şimdi grup tamamlanmıştı. Hepsi beni gördüğüne şaşırmasının yanında sevindide. Merti gördüm aralarında bana mahçupca çok sevimli bir şekilde bakıyordu.

"Bak Yağız senin beni özlediğini söyleyen kuş şurda." diyerek Merti gösterdim. Yağız kucağımdan inip Merte koştu ve ona sarıldı. "Sağol Mert kırk yılın başında bir işi başardın." dedi ve beni şoka uğrattı. Benden başka kimsenin şaşırmaması bu duruma alışık olduklarını farkettirdi. Herkes onlara gülümseyerek bakarken Mertte bana minnattar bakışlarını attı. Bende ona sorun yok bakışımı attım. O nasıl bir bakışsa artık.

"Seni gördüğüme sevindim Zeynep hoşgeldin." dedi Kutay. Sanırım benimle ilk defa konuşuyordu. Onlar için zor olmalı benimle konuşmak. Yağız küçük olduğu için olayı tam kavramamış ama onların yaşları yetiyordur olayları hatırlamaya. Sonuçta ben annelerine çok benziyorum. Acaba ne hissediyorlar yüzüme bakarken diye düşünmedende duramıyorum.

Hala yüzüne bakarak cevap vermediğimi farkettim. Nasıl oluyordu bilmiyorum ama yüzünden geçen duyguları farkedebiliyorum ve geçen özlem duygusunu farkedince bana ağır geldi farkettiklerim ve bakışlarımı kaçırdıp "Sağol." diyerek kısa kestim. Emire çevirdim bakışlarımı onun gözlerindekileri görmekten korkup. Ama onun yüzü o kadar kapalıydı ki. Gözlerinin arkasındaki duvarları görünce sarsıldım. Aynaya bakmak gibi hissetirdi gözleri. Etrafta garip bir sessizlik oluşmuştu. Herkes ne diyeceğini bilemez gibiydi.

Yeni HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin