Bölüm 32

4.6K 416 91
                                    

"Peki ya Lessien?"

Savaşçım başını hüzünle salladı. "Ondan hiç haber almadım. Büyük ihtimalle öldürüldü."

İkimiz de başımızı önümüze eğdik. Daha ne kadar kayıp verecektim? Sevdiklerini teker teker kaybetmek en büyük imtihandı. Ve bu gittikçe kaldırması çok daha güç bir durum haline geliyordu. "Nisan'ı korumanı istiyorum." dedim aniden. Sıkıntıyla yüzünü buruşturdu.

"Elda, ben senin savaşçınım."

"Beni zaten Alarik koruyor. Senden tek isteğim Nisan'ı koruman. Bir tek o kaldı. Herkesi kaybettim. Dünyamla olan tek bağlantım o. Onu da kaybetmeye dayanamam." dedim ellerine yapışarak. Yüzü kararmıştı.

"Ona bu kadar çok nasıl güveniyorsun?" dedi sadece tatsız bir sesle.

"Yapma Iolas, isteseydi defalarca teslim ederdi beni. Ölmek üzereydim, o kurtardı beni. Ayrıca bende ona ait bir şey var. İstemese de beni korumak zorunda."

Sessiz kalmayı tercih etti. Ben de ona uydum.Tartışamayacak kadar yorgundum çünkü. Sonuçta beni kırmayacağını biliyordum.

Alarik gideli saatler olmuştu. Nisan koltukta uyuyakalmıştı. Ben de Iolas ile birlikte uykusuz bir şekilde oturuyordum. En sonunda bunalıp evin dışına çıkmıştık. O an ikimiz de kısa süreli bir şok yaşamıştık. Dışardan bakıldığında ev bir viraneydi. İki katlı boş bir binaydı. Camları kırık, duvarları kirliydi ve az önce çıktığımız kapının yerinde yeller esiyordu.

Iolas başını eğdi ve evi inceledi. "Güzel büyü." diye takdir etti büyücüyü. "Gerçekten çok başarılı. Sence bizi neden saklamak istiyor?"

Gözlerimi viraneden çektim ve savaşçıma çevirdim. Israrla ona güvenmek istemiyordu. Ona inanmamasını anlayabilirdim ama bu ısrarcılığı biraz da inadına yapıyor gibiydi. "Çünkü o da bizden."

"Bizden değil."

"Elf değil." diye payladım birden onu. "Evet, elf olmadığını biliyorum ve bu yüzden içim daha çok rahat. Unutma ki ailemi bizden birileri öldürdü."

Yüzü yeniden kararmıştı. "O konudan da emin değilim. Söylediği her şeye koşulsuz inanır olmuşsun."

"İnanıyorum çünkü doğru!" diye haykırdım. "Nisan'ın neden burada olduğunu merak ettin mi?"

Konunun Nisan'a gelmesiyle irkildi. Başını belli belirsiz salladı. "Bana anlattı."

"Onu öldüreceklerdi. Nisan'ı Alarik kurtardı. Onu ve ailesini. Senin beceremediğini yaptı. Eğer ona karşı hala en ufak bir şüphen varsa cehennem ol git, bana kendi halkını savunma! Sizin yüzünüzden ailemi kaybettim!" Üzerine yürüdüm ve işaret parmağımla omzuna vurdum. Sinirlerim kontrolden çıkmıştı. Ailemi kaybetmenin verdiği acıyı bastırsam da her öfkelendiğimde patlak veriyordu. "Asıl hain sizin içinizde! O aptal, kibirli elflerinizden biri!"

Savaşçımın kararan yüzü aniden sararmıştı. Ona bu kadar sert tepki vermem kırıcı olmuş olmalıydı. Yüzündeki yaralara baktım ve sakinleşmeye çalıştım. Ailemi koruyamamıştı ama kendi arkadaşlarını da koruyamamıştı. Sevdiklerini gözlerinin önünde kaybetmişti. Sırf beni koruyabilmek için. Omuzlarım düştü. Kapının önündeki merdiven basamağına çöktüm. Öfkem geldiği gibi hızla gitmiş yerine derin bir hüzün ve pişmanlık bırakmıştı.

"Özür dilerim." diye mırıldandım çaresizce. "Aklımı kaçırmak üzereyim."

Bir süre sesini çıkarmadan durdu. Ardından o da yanıma çöktü. Aynı duyguları yaşıyor olmalıydık. Kolunu omzuma attı ve beni kendisine çekti. İtiraz etmeden sığındım ona. "Haklısın." dedi sadece. "Ona bir şans vereceğim. Ama bir gözüm hep üzerinde olacak. Sen ne dersen de."

ELDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin