Gürültüden nabzımı bile hissetmiyordum. Meclis odası koyu bir tartışmanın içine düşmüştü. Konunun odak noktası bendim. Arda kılıcı elinde, uyarı dolu gözlerle sağımda duruyordu. Lessien tahtında soğuk bakışlarla etrafını süzüyordu. Laurë ise en uzak köşede yüzünde karanlık bir ifadeyle olan biteni izliyordu. En çok da onun sessizliği korkutuyordu beni. Arda ile kütüphanedeki olay hakkında daha konuşamamıştım ve bu içimi yiyip bitiriyordu. Onunla meclis toplantısı yapılacağı haberini aldığımdan beridir baş başa kalamamıştık.
Kütüphaneden çıktıktan sonra odamda uzanmış mavi büyücüleri okuyordum. Mavi büyücüler ender kişilerdi. Telepati konusunda çok güçlü oldukları yazıyordu. En büyük özellikleri ise hipnoz edebilme üzerineydi. Hatta düşmanlarını hipnozla bile öldürebilecek güçtelerdi. Bu beni düşündürüyordu. Deniz'in üzerimdeki etkisi onun sağladığı bir hipnoz olabilir miydi? Bunu nasıl anlayabilirdim?
Kayıtlı mavi büyücüler beş kişiydi. Kitaba göre kaydı bulunmayan başka büyücüler de olabilirdi.Birden Alarik'in adını görünce bütün algılarım ayaklandı. İki büyük büyücü vardı. Bunlardan biri Alarik diğeri Aragathi adında bir büyücüydü. Alarik, Varda'nın maiası olduğu için saf güçte bir büyücüydü. Aragathi ise babasından gelen kan bağından dolayı güçlüydü ve Alarik'in kardeşiydi. Babaları kadim zamanların en büyük büyücülerinden Meerin idi. Bu ismin altını çizdim. Meerin mavi büyücülerin dışındaydı. Büyücü ırkının ilk temsilcilerinden sayılıyordu. En önemli özelliği geleceği görmek ve dünyanın neresinde olursa olsun, o kişinin düşüncelerine sızabilmekti. Meerin, Mavi Göl'de yaşayan bir periyle evlenmişti. Mavi Göl perileri, su perileriydi ve Yeşil Orman perilerinden farklı olarak minyatür değil, normal insan boyutundaydılar. Ayrıca kanatları yoktu. Alarik'in annesi Abella su perilerinin kraliçesiydi. Daha sonraki satırlara geçince kaşlarım havaya kalktı.
Mornor, Meerin'den Eru'nun dokunduğu gücü istemişti. Meerin ise Mornor'un niyetini bildiği için Eru'nun gücünü ona vermek istememiş, onu karısı Abella'ya vermişti. Abella gücü saklamıştı. Bundan hiç hoşlanmayan Mornor, Abella'ya gücü vermesi karşısında gölüne dokunmayacağını söylemişse de kraliçeyi kandıramamıştı. Mornor, Mavi Göl'de bir soykırım gerçekleştirmiş, Abella korkunç acılar çekerek ölmüştü. Biricik karısının ölümüne dayanamayan Meerin, Mornor'a olabilecek en ağır laneti etmiş ve ortadan kaybolmuştu. Sadece iki oğlu kalmıştı geriye. Soylu bir kan taşıyan bu büyücülerden biri Varda'nın maiasıyken, diğeri Mavi Büyücüler'in kıdemlilerinden biri olmuştu.
Fakat Cehennem Savaşı sırasında Alarik ve Aragathi, Varda'nın emriyle Eldar'ın kuzeyi Elborado'ya, Mornor tarafından soy kırıma uğrayan halkı koruma amaçlı bir göreve gitmişlerdi. Kitapta Elborado'da ne olduğuna dair bir şey yazmasa da oradan tek sağ çıkanın Alarik olduğu belirtilmişti. Alarik daha sonra Mornor'un tarafına geçerek, onun tarafına geçmeyenleri cezalandırmaya başlamıştı. Mornor savaşta yenilince de onunla birlikte ortadan kaybolmuştu.
Kitabı kapatıp bir kenara koydum. Gözlerim penceremin önünden usulca akan şelaleyi izliyordu. Elborado'da ne olmuştu? Alarik orada ne yaşamıştı da annesinin katilinin tarafına geçmişti?
Ben Mornor'un adamı değilim, kendi davam için koşturuyorum demişti bana. Davası neydi? Mornor beni getirene bir ödül vaad etmişti. Bu ödül neydi?
Kitaba tekrar baktım. Eski gözüküyordu. Madem Elborado'da kıyım olmuştu Varda neden Alarik'in kardeşine ne olduğunu bilmediğini söylemişti? Ölmüş olduğu aşikardı. Varda yalan mı söylüyordu? Ama neden?
Acil cevaplar almam gerekiyordu. Yataktan kalkıp üzerime bir şal aldım. Eldar her ne kadar sıcak bir iklime sahip de olsa akşamları serindi. Odamdan çıktığımda Arda'yı nerede bulacağıma dair en ufak bir fikrimin olmadığını fark ettim. Odasını bilmiyordum, boş zamanlarında ne yapıyor hiç bilmiyordum. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. İçimi çektim ve amaçsızca ilerlemeye başladım koridorlarda. Karşıma çıkan ilk kişiye Arda'yı sorabilirdim. Uzun koridorları arşınlarken bu düşünceyle, Eren'i görüp sevinmem bir olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELDA
פנטזיהOrta Dünya'nın en kanlı savaşı yeni bitmiş, elflerin en büyük düşmanı Mornor güçsüz düşerek kabuğuna çekilmişti. Gücünü kazanması için tek bir kişi gerekiyordu ona. Her şeyden habersiz genç bir dişi elf. Elda.