''Selin beni tehtid etti.''
''Biliyoruz. Ayrıntılar pliz.'' Dedim heycanlanarak.
Deniz ponçiği, ''Selin'in elinde benimle ilgili fotoğraflar var ve seninle takıldığımı görürse onları vermemesi gerekenlerin ellerine verir.'' Dedi sonunda.
Şok olduuumm!!!
Böyle birşey beklemiyordum.
''Canı cehenneme.'' Dedim ve ayağa kalktım. Oha. Hep yapmak istediğim şeyi yaptım. Yes be.
''Gitmelisin.'' Konuşmasını umursamadım.
''Nasıl fotoğraflar?'' Bu fotoğraflar neden bu kadar önemliydi? Benimle konuşamayacağı kadar?
''Annemin...'' dedi ve sustu. Aklıma kötü şeyler gelirken sinirlendim ve, ''Hemen söyle şunu seninle uğraşamam!'' Diye bağırdım.
Bir an irkildi. ''Annemin bankadan kendi hesabına para aktardığı fotoğraflar ve kanıtları.'' Dedi utanarak. Annesi bankada çalışıyordu. Deniz'in utanmasına gerek yoktu annesi yapmıştı bu işi ama eminim ki Fatoş teyze çok çaresiz durumda olmasaydı böyle bişey yapmazdı. Önemli olan Selin'in bunu nasıl yapmış olduğuydu.
''Selin bunu nasıl yapmış olabilir ki? Kesin parayla birini tutmuştur.'' Dedim. Hayatım çakma gerilim filmine döndü ya.
''Bilmiyorum ama hemen gitmezsen annemin patronu ve bütün okul bu olaydan haberdar olacak.'' Dedi Deniz. Bişey demeden çıktım. Selin'i yenmenin bir yolu mutlaka olmalıydı. Bu işi yarına bıraktım.
Eve gittim anne yemeği yedim ve uyudum.
--
''Kerem sesini keser misin?''
''Bu etek çok kısa, hemen indir!''
''Sana çekmiyorum dedim. Boyu öyle.''
''O zaman yenisini al.''
Kerem'le bu saçma konuşmayı yaptığımıza inanamıyodum. Okul eteğime niye laf ediyodu ki. Okulda benden daha kısa giyen kızlar vardı.
''Bunu giymeye devam edicem.''
''Eğer bacaklarına bakıldığını görürsem çok fena olur.''
''Meraklı değiliz heralde bakmalarına.''
Biraz yaklaştı. Ne birazı be dibime girdi. Sonra da, ''Bu etekle seni depoya götürüp becermemek için kendimi zor tutuyorum.'' Diye fısıldadı. Ağzım o şeklini alırken güldü ve uzaklaştı. Gıcık! Hoşuma da gitti ama! Ne diyorum ben ya!
Tam o sırada kantine giren Selin'i ve çakma kızıl kafa bi kızı gördüm. Benim masama yaklaşırlarken gözlerimi devirdim. Hep beni bulur zaten.
İzin almadan oturdular. ''Hayırdır?'' Dediğimde tabii ki de ''Hayır, Hayır Hacı dayı.'' Demediler.
''Deniz'le aranız nasıl?'' Adam oldun benimle mi oynuyon lan sen Bitch Selin.
Bişey demeden boş boş bakmaya devam edince kızıl kafa, ''Kötü olduğunu duyduk.'' Dedi. Ben yine konuşayınca Selin sinirlendi ve, ''Çocuk gibi cevap vermiyecek misin?'' Dedi.
Yapmacık bir gülümsemeyle,''Ha? Siz burdamıydınız ya?'' Dedim ve ayağa kalktım. ''Konuşma işini başka zaman yaparız. İşim var.'' Ve kantinden çıktım. Çıkarken kendi kendime gülüyordum. Hem Kerem beni kıskanıyordu hem de Selin'leri sinir etmiştim. Bingo!
Çağrı'ya rastladığımda yine hayvan gibi test çözdüğünü gördüm. E çocuk hakkaten çalışıyodu yani.
''Oo başkan test çözüyoruz yine.'' Dedim ve merdivenlere yanına oturdum.
''Hı hı.''
''Yeter be bırak artık testi. Kaç gündür doğru düzgük konuşamıyoz.'' Dedim ve, ''Deniz'in başına gelenleri biliyor musun?'' Diye fısıladım.
''Evet. Selin'le konuşmak istedim ama haliyle gösterir diye izin vermedi Deniz.''
''Bi fikrim var!'' Diye neşeyle fısıldadım.
Çağrı,''Yine aklından ne geçiyo acaba badgirl seni?!'' Dedi ve gülmeye başladık.
Biraz ekşın fena olmaz. Selin bu yaptıklarını çok fena ödiycek.