Arkadaşlar, sınavlarım, quizler, kitap sınavları vs. derken iyice boşladım burayı artık seri yazmaya başlıyacağım. Bu da size özür bölümüm. Bol bol Kerem var sjjsjs. Keyifli okumalar. Bu arada bütün Teoga gireceklere başarılar.
"Kerem neden ağlıyosun?''
''Hemen buraya gelmen gerekiyor.''
''Tamam nerdesin?'' Adresi aldıkdan sonra telefonu kapattım. Deniz'in arabasının anahtarlarını aldıkdan sonra adrese doğru sürmeye başladım. Valla Deniz başkasının arabasıyla dönerdi bu ciddi bi mesele. Yol yaklaşık 10 dakika sürdü. Arabadan indim. Kocaman bir evin önündeydim ve bu ev bana tanıdık geliyodu. Kapıyı çaldığımda hizmetçi açtı.
''Buyrun--'' demesine kalmadan, ''Kerem beyi arıyorum.'' Diye içeriye girdim.
''Odasındalar.'' Dediğinde bir an duraksadım ve hizmetçiye döndüm. ''Odasındalar mı? Peki kaç kişiler?'' Kızın cevap veremediğini görünce devam ettim. ''Odasındalar ne Allah aşkında tek kişi için denir mi o? Tutturmuşsunuz saygı da saygı. Saygı, süslü kelimelerde değildir. İnsanın kendisindedir.'' Dedim ve telaşlı halime dönerek merdivenlerden çıktım. Ne de güzel konuştum be. Kerem'in kapısı olduğunu düşündüğüm bi yere girdim.
Girer girmez Kerem,''Ben burada ağlıyorum sen aşşağıda hizmetçimize türkçe öğretiyosun.'' Dedi.
''Ama güzel konuş-- Bi dakika ya sen ağlamıyosun?''
''Evet. Benden habersiz partiye gitmişsin.''
''Orda olursun sanmıştım.''
''Ben fen bölümündeyim edebiyat bölümündekilerin partisine katılmam. Kurallara aykırı bi kere.''
''Korolloro oykoro bo koro.'' Diye taklidini yaptığımda, ''Ciddi ol!'' Diye beni uyardı.
''Selin okuldan ayrılıyormuş?''
İçimden,''Oooyeeaah!'' Diyerek dans etmek gelse de, ''Evet, herneyse.'' Dedim.
''Eteği--'' sözünü kestim. ''Nerden öğreniyosun bunları sen?''
''Kaynaklar.'' dediğinde gülmeye başladım. ''Kısacası Çağrılaar diyosun yani.'' Dedim.
''Konu ben değilim.''
''Konu ben de değilim.'' Diye kendimi savundum.
''Off nerden bu konuya geldiysek...'' dedi ve iç geçirdikden sonra devam etti. ''Hazır hazırlanmışsın seni bir yere götürmek istiyorum.''
''Nereyeee? Çok yorgunum.''
''Mızmızlanma, hadi.''
--
Arabadan indiğimde buranın beni şeye alıştırmak için getirdiği arsa olduğunu fark ettim. ''Kerem, bana tecavüz ediceksen hazır değilim.''
''Manyaklaşma.'' Diye beni uyardı.
Arsaya biraz daha dikkatli baktığımda hafif kıpırtılar fark ettim. Tam o sırada Kerem bir düğmeye bastı ve bütün arsanın yerine döşenen ışıklar teker teker sıralı bir şekilde yanmaya başladı. Önden arkaya doğru yanan ışıkların sonuncusu yandığında ortadaki masayı fark ettim. Arsanın ve ışıkların tam ortasında bir masa. Üstünde güller dolu ve ışıkların arasında o masaya giden ve kenarları çiçeklerle süslenmiş bir yol. Mutlulukdan ağladığımı fark edemeden kendimi Kerem'e sarılmış bir vaziyette buldum.
''Ağlama, dayanamıyorum.'' Dediğinde daha çok ağlamaya başladım.
''Mu...Mutluluktan.''
Elimden tuttu ve beni masaya doğru o güzel yolda götürmeye başladı. En son masaya geldiğimizde nihayet ağlamam durabilmişti. Kerem, cebinden küçük kırmızı bir kutu çıkardı. Dizlerinin üstüne çöktü. Ve kutuyu açarak, içindeki yüzüğü gösterdi. ''Benimle evlenir misin?''