Arkadaşlar geç geldiği için sorry sınav haftam vardı ve nihayet bitti. Artık eski hızda devam edicem yazmaya. Eski hızda derken kısa ve çok bölüm yayınlayacağım çünkü bana gelen mesajlardan okuyucularımın böylesini istediğini gördüm. Fazla uzatmadan iyi okumalar...
''Ihm... Ben, şey yani...'' diye gevelerken sözümü kesti. ''İtiraz yok!''
Sustum. Valla bende istiyorum ne yapıcaksa artık. Töbe ya. Bir evin önünde durduk. Çok büyük bi evin. Bu ne lan malikane burası ne büyük evi.
Kerem benim evi yiycekmiş gibi bakmama karşın, ''Bizim ev.'' Dedi. ''Annen, baban--''
''Yoklar güzelim.'' Dediğinde onu öpesim geldi ama öpmedim. Artık alışmalıydım bana güzelim demesine ama bir türlü alışamıyodum.
Evden içeriye girdik. Eve beyaz tonları hakimdi ve çok modern dizayn edilmişti.
Bu arada evet hizmetçi açtımıştı kapıyı. Yine bi hizmetçi, ''Hoşgeldiniz Kerem bey ve küçük hanım.'' Dedi. Şaşkınca başımı ''Thanks.'' Anlamında salladım.
3. Kata tahminimce Kerem'in odasına çıktık. Çıkana kadar öldüm o tamamen farklı bi konu. Neyse oda evin aksine mavi/lacivert tonlarında dekora edilmişti. Kapının tam karşısında 2 kişilik yatak vardı ve yatağın sağında çalışma masası kitaplık falan... Yatağın sol tarafında pencere önünde iki tane puf vardı. Karşısında da televizyon. Duvarlarda birkaç aile fotoğrafından başka pek de bişey yoktu. Kerem'in odasını da gördük vay be.
Puflardan birine oturdum o da yanıma oturdu. Heycanlı görünüyodu.
''Kitaplarını çıkar ders çalışmıycak mıyız?'' Dedim ama cevap vermek yerine güldü.
''Bak eğer ders çalışma ayağana sapıklık falan yaparsan Allah yarattı demem koca tarih kitabıyla ağzını dökerim!'' Diye çirkefleştim. E Derin olmak bunu gerektirir.
''Vov vov vov haram.'' Dedi gülerek. Bi dakika. Kerem espiri yaptı. Kerem. Espiri. Yaptı. Kerem espiri yaptı! Kerem espiri mi yaptı?
''Sen espiri mi yaptın az önce?''
Kerem, ''Off biz de insanız heralde. Hem senle kala kala senin gibi olduk heralde ne biliym?''
Bişey demeden kitabımı açtım. Kerem bir anda yaklaştı ve boynumu öptü ama çekilmedi. Zaten böyle bişey bekliyodum ama bu kadar etkileneceğimi düşünemiyodum çünkü bi süre donup kaldım. Nefesi tenime çarpıyo ve bu... bu harika bi histi.
Nihayet kendime gelebildiğimde, ''Ben, şey... ç-çekilir misin?'' Diye ittiridim. Tabi ki işe yaramadı. Elini karnıma koydu ve ben daha da erirken tişörtümün içine elini soktu ve yavaşça ovmaya başladığında kendime geldim ve onu ittirdim.
''Bu kadarı da bi gelişme.'' Diye iç çekti ve arkasına yaslandı. ''Hayır yani çocuk değiliz ki--'' diye devam edicekti ki telefonum çaldı. Saol telefon. İlk defa bi kitapta doğru yerde çaldın.
''Alo?''
''Alo. Derin Güngör'le mi görüşüyorum?''
''Evet?''
''Mustafa Kırık arabasında ölü bulundu. Onu ölmeden önce son 1 saat içinde görenlerden biri olduğunuz için karakola gelip, ifade vermeniz gerekiyor.''