"Saçmalıyosun."
"Kerem manyak mısın ya sen? Sırf sen şey diyince gitmiyim diye Çağrı gerizekalısına para verip beni buraya mı getirtirdin?"
"Olaya öyle bakmak istiyosan...Evet."
"Başka nasıl bakiym bay manyak?"
"O zaman buradayız?" diyip oturdu.
"Ay bi de oturuyo camız..." diye söylendikden sonra aklıma dahice bi fikir geldi. Sonuçta boş bir arsadayız.Neden bağıramiyim ki di mi yani? "AAAAAAHHHHH!!!"
"Noluyo lan!?"
''Lanlı konuşma banaaaa!'' Diye bi çığlık daha attım. Gülmemek için kendimi zor tutuyorum cidden Kerem'in yüz ifadesini görmeliydiniz.
''Cidden.Kötü.Bi.Gün.Geçirdim.Ve.Senle.Uğraşamaaaaam!!! Eve gidiyorum hemen!!!''
''Ben...'' biraz düşündü. ''Tamam.'' Oh iyi oldu sana. Öyle kuzu kuzu kabul ettiririm dediğimi.
Arabaya bindiğimizde, ''Bu kötü gün sadece o züppe Mustafa'nın ölmesi yüzünden mi?'' Diye sordu. Sanırım Kerem bana bozuldu. Tamir ettirelim düzelsin. Za za za. Ok ben sustum o zaman -_-
''Kerem ya ölünün arkasından bi küfür etmediğin kaldı.''
''Onu da yaparım--'' lafını böldüm.
''Sus be a aa çarpılcaz sonra.'' Dedikden heme sonra aklıma Çağrı geldi.
''Alo?''
''Aloyu falan bırak Çağrı! Yarın okulda seni fena dövücem bekle sen.'' Dedim ve kapattım. E biraz endişelensin bi zahmet.
Kerem, ''Benimle ŞEY yapma fikri sana bu kadar mı kötü geliyor?'' Diye sordu kısık sesle. Kendi kendine mi konuşuyo acaba diye de düşünmedim değil ama asla böyle düşünmesini istemem. Onunla şey yapmak istiyorum elbette ama zamanı gelince. Mesela üniversitede falan.
''Hayır... Kerem, hayır. Ben sadece uygun zamanı bekliyorum. Daha 18 yaşına yeni girdim ve bu konularda çok tecrübesizim. Şey, ıhmm... bi de açıkçası senle böyle kötü bi günde değil de daha mutlu bi günde öyle anılarımız olsun isterim.'' Dedim yüzüm kızararak. Bir anda keyfi yerine geldi.
''Biliyodum ama o kadar beklemek zorunda mıyız?''
''Okulun bitmesine 3 ay falan kaldı--'' lafımı böldü.
''Yazın?'' Diye sordu.
''Yazın.'' Dedim ve gülümsedim. ''Ama o zamana kadar yanımda--'' Ne kadar da laf bölmeli bi gün böyle.
''Ondan sonra da yanında duracağım. Bana iyi geliyosun.'' Dediğinde ona baktım. Yüzü kızarmıştı ve bu haliyle o kadar tatlıydı ki yanaklarını sıkmak istedim. Ama araba kullandığı için onun yerine yanağını öpmeyi tercih ettim.
''Off ne bu yanak sevdası ya? O kadar dudak varken?'' Ve yine eski öküz haline döndü.
--
''Kim öğrenci yaptı lan beni?'' Diye homurdanırken Çağrı malı kafasını tutuyodu. ''Aahh, ne de ağır eli varmış ya...''
''Sus Çağrı sus sen hakettin.''
''Niye haketti sevenleri kavuşturdu.'' Diye sevgilisini savundu ponçik. Sonra da Çağrı'nın burnunu öptü. Çağrı da onun yanağında makas aldı. Kerem gibi, ''Dodok vorkon borno no gorok vor.'' Demedi.
''Sevenleri birbirine düşürebilirdi de. Ayrıca...'' Dedim ve yüzümü buruşturarak devam ettim. ''Mide bulandırıcısınız.'' Belki de kıskanıyosundur Derin yani sonuçta Kerem-- Sus iç ses senle uğraşamam!
''Biz böyleyiz valla ponçik. Farkımız tarzımız.''
''Farkımız şekil önümüzden çekil.'' Diye kıro bi espiri yaptıkdan sonra okula giriş yaptık. İnsanların tuhaf bakışları ardından geçerek beden salonuna girdik. Yani Deniz'le ben girdik Çağrı ayrı sınıfta olduğu için bizden ayrıldı. Soyunma odasındaki kabinden birkaç kızın fısıldaşmalarına kulak misafiri oldum.
''Ne yani şimdi Mustafa'yla Kerem'i aynı anda mı götürüyomuş? E o zaman Mustafa nasıl öldü ya? Kafam çok karıştı.''
''Kızım bence Mustafa'yı da bu Derin midir nedir o öldürmüştür. Kız hem güzel hem eğlenceli diye bütün erkeklerin ağzının suyu akıyo ona be.''
''Haklısın da ben yanındakine daha çok sinir oluyorum. Deniz'di adı sanırım. Onun da yakışıklı ve güçlü Çağrı'sı olmadan o bi hiç. Çok iticiler.''
''Katılıyorum...'' dedi ve başka konudan konuşmaya başladılar. Tam o sırada üstümü hızla giyerek kabinden aniden çıktım. Deliliğim tuttu bi kere napcaz?
''Kızlaaaar...'' dedim ve yüzlerindeki şok ifadesini keyifli bi sırıtışla izledim. ''Bence konuşmadan önce kabinleri kontrol etmeyi öğrenmelisiniz.''
Şaşkınlıkla bana bakarlarken yandaki kabinden de Deniz çıktı. Kimin arkadaşı beee. ''Katılıyorum Derin'ciğim. Cezaları ne olacak peki?'' Bad görl olduk şimdi de he he hee.
''Dur bi düşüniym...'' dedim ve elimi çeneme koyarak düşünüyomuş havası verdim. ''Sorularımızı doğru cevaplasınlar yeter.''
''Bunları size kim söyledi?'' Dedi ona olanları anlatmadığım Deniz.
''Selin.'' Dedi esmer kız.
''Yani size de dedikodu olsun yeter di mi? Herneyse, Mustafa'yla aramızda birşey yoktu. Hatta size şunu söyliyim. Mustafa Selin yüzünden öldü...'' dedim ve artık odadaki şaşırmayan tek insanın ben olduğumu anlayıp, kısa kestim. ''Biraz düşünün ve cevabı bulun.''
Deniz'i de peşime takarak soyunma odasından çıktım. Deniz, ''Sökül herşeyi.'' Dediğinde kaçarım olmadığını anladım ve bütün olan bitenleri anlattım.
''Neee? O kaltak sana vurdu mu?''
''Evet.''
''Onu öldüreceğim.''
''Saçmalama. Sana benim de ona vurduğumu söyledim. Sonra hapisle falan uğraşamam hiç.''
Deniz, ''Gerçek dost...'' dedi ve gözlerini silermiş gibi yaptığında güldüm. Herşeye rağmen beni eğlendirebiliyordu. Bu sırada spor salonuna o iki kız girdi. Ve bize bakan kız grubuna doğru gidip birşeyler fısıldadılar.
''Hadi bakalım Selin sana mı inanacaklar bana mı?''