Arkadaşlar, kısa olmuş diyorsunuz. Tamamdır. Demekte özgürsünüz ama okula gidiyorum ve yoruluyorum. Her gün de de yeni bölüm koyuyorum bu yüzden kısa olması bence normal. Ama okula başladıkları zaman daha uzun tutacağım merak etmeyin.
Bişeyler yedikden sonra piknik alanından döndük. Harika! Piknik çok işimize yaramıştı!
Ama en güzel şey Kerem'in yine dibime girmesi olmuştu. Araba biraz sallanıyodu. Bu yüzden elim kaydı ve Kerem'in kucağına düştü. Kerem'den sessiz bir inleme çıkmıştı. Zaten sesli de çıksa duyulmazdı çünkü ponçikle Çağrı kavga ediyolardı. (Bağararak)
Şaşkınlıkla ona döndüm. Umarım o şey değildir, umarım o şey değildir... Olamaz! Hemen elimi çektim.
''YA HAYIR O KIZA BAKMADIM DİYORUM YAA!!!'' Çağrı'nın sesinin hemen arkasından konuştum. ''Üzgünüm..'
''Sorun değil. İlerde fazlasını yaparsın.'' Dedi ve derin bir nefes aldı.
Daha utanmaya zamanım olmadan ponçiğin sesi duyuldu. ''BAKTIN ÇAĞRI BAKTIN. MÜMKÜNSE Bİ SÜRE KONUŞMAYALIM!!!'' Tribini yesinler.
''Ne kadar aptal varsa bu arabaya toplanmış ya.'' Diye söylendim. Arkadaş sevgilinle kavgayı tekken yap da bizim de başımız şişmesin.
''Ama sen o aptallardan birinden hoşlanıyorsun.'' Kendimi kandıramazdım. E trip de atmak bana saçma geliyordu.
''Evet.'' Dedim. Pliz doğrular. İlk önce şaşırsa da bozuntuya vermedi.
''Kimmiş o?'' Ebem.
''Sensin. Şimdi kes.'' Kopyala. Yapıştır. Gönder. Agjafakxajks. Yapmasam uyuyamazdım.
Güldü. ''Bi dakika sen kimden hoşlanıyorsun?'' Dedim.
''Kızıl bi tane hatun var ondan. Bir iki kere işimi görmüştü de hem--'' Omzuna sertçe vurdum. ''Ne vuruyosun be?!'' Diye inledi. PUHAHAHAHAHHA. Yoksa gerçek miydi?
''Şaka yapma?'' Dedim tereddütle.
''Sensin.'' İçimden bi ''oh beaa!'' Dedikden sonra agalar gibi koltuğa yayıldım.
''CİDDEN ŞU AN BENİMLE KONUŞMUYORSUN?'' Çağrı çok kızmışa benziyordu. ''İYİ O ZAMAN HİÇ KONUŞMA. AYRILIYORUZ. SENİN KISKANMA SAÇMALIKLARINDAN BIKTIM!!!''
Deniz'in sessizce ağladığını dikiz aynasından görür gibi oldum. Onlara karışmayacaktım ama Çağrı'yla Deniz'in birbirlerini ölesiye sevdiklerini biliyordum. Bu yaptıkları çok saçmaydı. Biraz yanlız konuşmaları için arabadan inecektim. Tabi Kerem'le birlikte. Hem Çağrı Deniz'in ağladığını daha fark edememişti etse böyle olmazdı. Bu işin sonu kesin şeyle biticekti. Şey işte ya. Anlarsınız siz.
''Sağa çekermisin Çağrı?'' Dedim şehrin içine girdiğimizde. Hiçbirşey demeden sağa çekti. Kerem'e kaş göz işareti yaptım. Nihayet anladı ve indi. Kerem'in arabası Çağrı'yla ve Deniz'le beraber gözden kaybolurken arabanın arkasından baktık.
Kerem bana göz kırptıkdan sonra, ''Eee napıcaz?'' Dedi. İçimden mutluluk dansı yaparken dışımdan, ''Aptal.'' Diye mırıldandım ve yaz kampına doğru yürümeye başladım. Şehrin içindeydik. Ve kampa 1 kilometre falan vardı. Ayrıca yanımda da Kerem. Kendi kendime gözlerimi devirdim. Sonra da güldüm. Hep kendime gözlerimi devirmek istemişimdir. Puhahahahhaa, yaşasın özgürlüükkk!!!
''Kendi kendine niye gülüyosun?'' Vee gerçek hayata dönüş yaptım. Arkamdan yürüyen taş varlığın sorusuna cevap vermedim. Ha ha haa. Yaşasın triiiippp! Manyağım lan ben. Hakkaten.
''Gülmesene kendi kendine.'' Off snne be slk şy.s.s.
Öğretmenlerin ''komik birşey varsa söyle biz de gülelim.'' Demesi aklıma geldi ve yine gülmeye başladım.
Kerem'in varlığını elbette ki unutmamıştım. Kolumdan tuttu ve beni durdurdu. Önüme geçerek konuşmaya başladı, ''Kafan güzel mi?''
''Evet çok güzeldir kendileri.''
Kerem cool bi şekilde gözlerini devirdi. Keşke ben de böyle devirebilsem.
Tam Kerem birşey söyliyecekti ki karşıdan gelen araba farlarıyla oraya döndü. Gözlerimi kıstım. Hangi angut bu romantik olmayan anımızı bozdu acaba diye düşünürken araba yanımızda durdu ve camı açıldı.
''Atlayıııın!'' Diye cırladı bi kız sesi. Olamaz, olamaz, olamaz!