Deniz'e girmek için yürürken Kerem, Çağrı'ya sinirli sinirli birşeyler fısıldıyordu. Bunun bizim odamıza çatkapı girip o özel anımızı bozmalarıyla ilgili olduğuna emindim. Kerem, onlar gelmeden önce ''Şu an seni...'' demişti. Bu aptallar gelmeseydi acaba nasıl bitirecekti? Yoksa... Derin bir nefes aldım. Yok canım öyle birşey demez heralde. Ya derse? Demez demez. Diyebilir. Diyebilir mi? Bilmem. Çok kararsızım!!!
Deniz beni dürttü, ''Ne düşünüyorsun sen ya tipin çirkin ördeklere benzedi bir an.''
''Kes sesini.'' Dedim ciddiyetle. Bir süre ona böyle davranacaktım. Hep onların yüzünden yarım kalan cümlenin devamını düşünüyordum hem de azar işitiyordum. Yüzsüz.
''Ne oldu şimdi?'' Dedi Deniz. Sinirlendim ama cevap vermedim. Kerem'le Çağrı'ya baktığımda, bu sefer Çağrı'nın Kerem'e üzgünce birşeyler anlattığını gördüm. Deniz beni dürttü. Kolumu sertçe çektim ve Kerem'lerin yanına gittim. ''Gel.'' Dedim Kerem'e. ''Nereye?''
''Sen gel.'' Dedim. Çağrı'yla Deniz'i öylece bıraktık.
''Bu kadar affedici olmamalıyız.'' Dedim. ''Hem sadece ikimiz olalım istiyorum.'' Dedim utanarak.
''Ben de öyle istiyordum da şerefsizleri kıramadım.'' Dediğinde güldüm.
-
''Kerem su çok soğuk.'' Diye bağırdım Deniz'e girerken. O da peşimden geldi. ''Ne soğuyu? Hiç soğuk degil.'' Dedi ama üşüdüğünü görebiliyordum.
Üşüdüm dese ölür sanki. Erkek işte.Başımı Deniz'e soktum. Ve birkaç saniye nefessiz bekledim. Arkamda eller hissedince irkilerek sudan çıktım. Ellerin Kerem'e ait olduğunu fark edince hem rahatladım hem de salak olduğumu bir kez daha anladım. Kerem'den başka kim olabilirdi ki zaten?
Kuma deyebileceğim bir mesafedeydik. Omzumun yukarısı suyub dışındaydı. Kerem'in göğsüne sırtım deyiyordu. Kerem'e daha çok yaslandım. Bu anı hiçbir şeye değişmezdim. Ama alttan bana birşey deyince bağırarak kıyıya koşmaya başladım. ''Hay ben senin ya o neydi?'' Diye bağırdım sonunda durarak. Kerem gülerek, ''Yosun.'' Dedi. Ben de gülmeye başladım. ''Çok aptalım.'' Dedim.
''Öylesin. Ama benim aptalımsın.'' Dediğinde gülümsedim. Bana aptal demişti ama haklıydı.
-
Akşam yemeğine gidecekken Kerem direk yemek salonuna geçti. Ben de telefonlarımızı almak için odaya gittim. Telefonlarımızı aldım ve asansöre bindim. Asansörde benim yaşlarımda belki bir yaş daha büyük bir çocuk duruyordu. Tipi fena değildi. Zemin kata bastım. Aşşağıya inerken asansörde gergin bir hava hakimdi. Tam asansör duracakken çocuk beni öpmeye başladı. Ne olduğunu bile anlayamadan kapı açıldı ve çocuğu itmeye çalışırken asansörün açılan kapısından Kerem'in şaşkın gözleriyle göz göze geldim. Anlık afallaması geçtikten sonra çocuğa doğru yürüdü tam yumruğu geçirecekken çocuk onu durdurdu. Ben asansörden koşarak çıktım. Şimdi onlar asansördeydiler. Kerem çocuğu süzdü çocuk Kerem'i. Kerem sinirle, ''Ayaz.'' Dedi. Dudaklarımı tişörtüme sildim. Demekki beni öpen aptal Ayaz'mış. Ayaz da, ''Kerem.'' Dedi. DUR BİR DAKİKA! BUNLAR BİRBİRLERİNİ TANIYORLAR MI?
Kerem, Ayaz'a öyle sert geçirdi ki Ayaz yere yapıştı. Bakın yere düştü demiyorum bildiğiniz yapıştı. Kerem, hışımla asansörden çıktı. Bana gel işareti yaparak otelden çıktı. Peşinden koşturdum. Havuzlu bahçeye geldik. Akşam havuz çok daha güzel görünüyordu. Kerem, tam eliyle duvara vuracaktı ki kendini durdurdu. Derin nefesler almaya başladı. Ben hala şaşkındım. ''O sapık senin tanıdığın mıydı?'' Diye bağırdım.
''Sana başka birşey yapmadı değil mi?'' dedi endişeyle. ''Ne? Hayır!'' Dedim. Kerem'in yüzü biraz olsun gevşedi ve tuttuğunu fark etmediğim nefesini verdi. ''Seni başkasının öptüğü fikri beni deli ediyor.'' Dedi.
''Bir saniye falan sürdü. Anlamadım bile cidden.'' Dedim onu avutmaya çalışarak ama zaten doğruyu söylüyordum.
''Olsun.'' Dedi ve yaklaşarak devam etti. ''Dudaklarından o izi hemen silmeliyiz.'' Cevabımı beklemeden dudaklarıma yapıştı. O kadar sert öpüyordu ki sanki o çocuğu dudağımdan çekip koparmak ister gibi... Bu dudakların sahibi benim dermiş gibi. Bende ona ayak uydurdum. Uzun bir süre sonra ayrıldığımızda, ''O kimdi?'' Diye sordum.
Kerem, ''O benim... üvey kardeşim.'' Diyince, ''HADİ CANIM!'' diye bağırdım.