1) SAHİL

526 74 40
                                    


KUMSAL

Ve her zaman olduğu gibi kendimi deniz kenarında buldum. Ne zaman canım sıkılsa, ne zaman yalnız kalmak istesem ya da sadece denizi izlemek istesem buraya gelirdim. Denizin kokusu ve dalgaların sesi küçüklüğümden beri beni stresten uzaklaştırmayı başarıyorlardı. Burası benim kendimi dinleyebildiğim ve huzura kavuşabildiğim tek yerdi.

Deniz benim için bu kadar önemliyken Ayaz için durum çok farklıydı. Deniz Ayaz'ın annesini almıştı. Ayaz daha yedi yaşında bir çocukken annesi gözleri önünde boğulmuş ve Ayaz'ın içinde bir parça denizin derinliklerinde sonsuzluğa karışmıştı. Biliyorum ki o boşluk hiç dolmayacak. Üstünden yıllar geçmesine rağmen acısını hala derinden yaşayan arkadaşıma elimden geldiğince destek oluyordum. Ona yanında olduğumu, yalnız olmadığını hissettirmeye çalışıyordum. Ayazla 6 yaşında tanışmıştık. O günden itibaren de birbirimizin her şeyini bilir olmuştuk.

Kumda bıraktığım ayak izleri artarken kulağıma takılan melodi beni düşüncelerimden kurtarıp gerçek hayata döndürmüştü. Etrafıma baktığımda sırtı bana dönük olan benim yaşlarımda bir çocuğun denize karşı gitar çaldığını fark ettim. O şarkıyı... Haftalardır dilimden düşüremediğim o anlamlı şarkıyı...Üstelik öyle güzel çalıyordu ki...İçimden gelen bağıra bağıra o şarkıyı söyleme isteğini bastırmaya çalışırken dilim ve ayaklarım benden bağımsız haraket ediyordu sanki. Bir yandan o muhteşem gitar sesine doğru ilerlerken bir yandan da şarkının sözleri dilimden dökülüveriyordu.

BARIŞ

Okullar geçen hafta açılmıştı. Biraz hava alma amacıyla gitarımı da alıp sahile gitmiştim. Sabahları iğne atsan yere düşmeyecek kalabalıkta olan sahil akşamları nedense boş oluyordu. Gitarımı elime aldım ve birkaç haftadır dilime dolanmış olan şarkıyı çalmaya başladım.

Çok geçmeden başka bir sesin bana eşlik ettiğini fark ettim. İlk başlarda çok takmasam da ses bana yaklaştıkça merakıma yenik düştüm. Kafamı arkaya çevirmemle birlikte içinde kaybolmak istediğim o gözleri gördüm. Ve bir an için kalp atışımın gitardan daha yüksek bir ses çıkarıyor olma ihtimalinden korktum.Ben bu gözleri tanıyordum. Bugün babasıyla okulu görmeye gelen ve benim dikkatimi fazlasıyla çeken ama adını sormaya bile fırsat bulamadığım o kızdı.

Gitarımı bırakıp güzel gözlerin sahibiyle tanışmak istedim ancak bu büyülü ortamı bozmak istemiyordum. O kadar güzel bi anın içindeydim ki... Uzun zamandır böyle hissetmemiştim ben.

Onun gözlerine daha fazla bakabilmek için şarkıyı uzattım da uzattım. Ama maalesef bir yerde bitirmek zorundaydım.

KUMSAL

Koca sahilde sadece ikimizdik. Ben şarkı söylerken o gözlerini gözlerime kenetlemiş, derinlere dalmıştı. Gerçekten çok yetenekliydi. Gitarı öyle güzel çalıyordu ki...

Şarkının ikinci kez sonuna geldiğimizde saati fark ettim. Ne kadar hızlı akıp gitmişti zaman. Karşımdaki çocuğun meraklı gözleri üzerimdeyken ayağa kalktım. Yarın yeni okuluma kayıt yaptırmaya gidecektik ve geç kalmak istemiyordum.Çocuğa gülümsedim ve arkamı döndüm.

Daha birkaç adım atmıştım ki çocuğun sesini duydum. "Adını söyleseydin bari." gibi bir şeyler söyledi. Arkamı bile dönmeden "Kumsal" demekle yetindim ve artık eve gitmem gerekiyordu. Adımlarımı hızlandırdım ve çocuktan uzaklaştım. "Ben de Barış, memnun oldum" demesiyle çocuğa karşı kabalık ettiğimi fark edip geri döndüm. Elini sıktım ve telefonuna numaramı kaydettim. Ve artık gerçekten eve dönmenin zamanı gelmişti.

BARIŞ

Kumsal gittikten sonra biraz daha sahilde kaldım. Ama yarın okul olduğu gerçeği beni eve gitmeye zorluyordu.

Eve girdim ve odama çıktım. Kafamı yastığa koyduğumda aklımdaki tek şey gözleriydi. Ne güzel bakıyordu öyle... Belli ki çok zorluklar atlatmış,bakışlarından anlaşılıyor. Aklımdan çıkaramıyordum onu.

Uykuya dalmadan önce düşündüğüm son şey ise sesiydi.

Sesi...

Öyle güzel ki...

KUMSAL

Yaklaşık bir saat önce yeni okulumdan dönmüştük.İçimde tarif edemediğim bir duygu vardı. Heyecan? Stres?
Ayaz için okulumu değiştirmiştim. Zaten dengesiz olan babası, Emel teyzenin ölümüyle iyice sapıtmıştı. Neymiş biraz değişiklik olsunmuş, çocuk başka bir okula geçsinmiş. Durumlar böyle olunca tabi ki ben de 'Ayaz nereye ben oraya' modunda Gürel Kolejine kaydımı yaptırmıştım. Ne de olsa dokuz yıl önce kendime bir söz vermiştim. Onu asla yalnız bırakmayacaktım. Asla acısını tek başına çekmesine izin vermeyecektim.

Kimseye belli etmemeye çalışsam da içimde büyük bir heyecan vardı. Bir hafta önce ikinci dönem başlamıştı ve ben okuldakilerin halihazırda kurulu olan düzenlerine dahil olmaya çalışacaktım. Yarın, yarın yeni okulumda ilk günümdü.
Ben yatağımda oturmuş bunları düşünürken telefonumun titreşmesiyle irkildim.

Kimden: Ayazım
"Prenses gel de biraz konuşalım :)" Ayaz bana genellikle 'prenses' derdi. Adımı kullanmayı sevmezdi pek. Denizle ilgili diye herhalde...

Ayazın mesajına hemen cevap yazdım "Geliyorum Ayaz :)" Annemlere haber verdikten sonra üzerime hemen yeşil kazağımı altıma ise kotumu giydim. Kahverengi uzun saçlarımı tepeden atkuyruğu yaptıktan sonra ayağıma siyah botlarımı geçirip evden çıktım. Karşıdaki pastaneden damla çikolatalı kurabiye aldıktan sonra bisikletime atladım ve Ayaz'ın evine doğru sürmeye başladım.

Küçük bir sorunumuz vardı. Ben daha Ayaz'a söylememiştim okul olayını. Neyse bir yolunu bulurum diyip aklımdaki düşünceyi kovdum.

Kapıyı çalmamla açılması bir oldu. Karşımda gördüğüm çocuk benim hayatımdı. Kahverengi saçları her zamanki gibi dağınıktı ama çok hoş duruyordu. Yeşil gözlerinin içi gülüyordu.

İçeri adım atmamla kollarının arasına aldı beni. Sarılıyorduk. İlginç. Başımı göğsüne yasladım ve kulağıma "Teşekkür ederim prenses, beni yine yalnız bırakmadın." diye fısıldadı. Nasıl yani, nereden öğrenmişti? Bunu sonra sorgularım diye düşünürken Ayaz'ın duygulandığını fark ettim ve ona daha sıkı sarıldım. Kardeşim benim ya. Ne kadar mutlu etmiştim onu.

Hala açık olan kapıyı kapattım. Kurabiyeleri alıp mutfağa geçerken evin içinde "Ben seni bırakamam ki" diye bağırmaya başladım. "Şu gözlere bak!" Mutlu olsun istiyordum. O, iyi ki vardı.

Mutfağa geçtiğimde iki tabak çıkardım ve üçer tane kurabiye koydum. Bunu yaparken Ayaz kapıya yaslanmış beni izliyordu.

Tabakları elime aldım ve tam kapıdan çıkacakken Ayaz'ın sesini duydum "Hayatın bana yaptığı en güzel sürpriz sensin,Kumsal" yıllar sonra ilk defa bana adımla seslenmişti ve bu beni çok mutlu etmişti. Böyle duygusal anlarda hep dolan gözlerim onun gözlerini buldu. Bu anı bozan ise açılan kapı oldu. Ayaz'ın babası gelmişti. Ersin amcayı çok sevmezdim Ayaz'ın hayatını kendi kafasına göre değiştirirdi. Üstelik hiç onun yanında değildi, hiç teselli etmemişti onu, sarılmamıştı ona.

Ersin amcanın sinirli bakışları beni bulduğunda bize ayrılan sürenin sonuna geldiğimizi anladım. Evde gülmemizi, eğlenmemizi istemezdi. Ayaz'a sarıldıktan sonra Ersin Amacaya iyi akşamlar dileyip kapıya yöneldim. Evden çıkarken Ayaz'a "Yarın okulda görüşürüz" demeyi de unutmadım. Kapıyı kapattığımda onu görmesem de gülümsediğini hissediyordum. Biriciğim,kardeşim...

Merhabalar ilk bölümümüzü umarım beğenmişsinizdir💟 Oy ve yorumlarınızı bekliyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Merhabalar ilk bölümümüzü umarım beğenmişsinizdir💟 Oy ve yorumlarınızı bekliyoruz. Destekleriniz için şimdiden teşekkür ederiz.
🤗🙃

Bir Bahar Akşamı #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin