9) O GÜNDEN BERİ

90 51 16
                                    

Bölüm şarkısı: Yalın - Deva Bize Sevişler

"Hayatın içinde her şey varsa benim de içimde sen varsın..."
"Şiirse marifetim, yalan yok sensin kalemim..."

Değerli okurumuz yazar9071 e teşekkür ederiz.😉

BARIŞ

Şu çocuğa bak ya....
Ben zaten anlamıştım Emir'in hala Kumsal'ı sevdiğini.
Benim Kumsal'ımı...

KUMSAL

Emir bir anda ellerimi tuttu:
—Lütfen Kumsal bize bir şans daha ver. Yıllardır aklımdan çıkmadın. Bir kızı çok sevmenin de cezası bu işte bir daha kimseyi sevemiyorsun.

BARIŞ

IQ'suz çocuk sevdiğimin ellerini tutmuştu. Daha fazla orada kalamazdım. Poyraz'ı da aldım ve çadırlarımıza döndük.

KUMSAL

—Emir saçmalama asla böyle bir şey olamaz, dedim ve ellerimi büyük bir hışımla çektim.
—Barış yüzünden değil mi? Ona bakışlarını gördüm. Seviyorsun değil mi onu?
Sorusuyla afallamıştım ama vereceğim cevabı biliyordum.
—Evet Emir, ben Barış'ı çok seviyorum. Şimdi lütfen beni rahat bırak!
Emir'i orada öylece tek başına bırakıp ormanın derinliklerine gittim. Az önce neler yaşadım ben öyle? Emir nereden çıkmıştı yıllar sonra karşıma?

Ayrıca ilk defa Barış'ı sevdiğimi sesli olarak ifade edebilmiştim. Ormanda yaklaşık yarım saat dolandım. Ne yalan söyleyeyim iyi gelmişti. Artık kendimden emindim çok yakında Barış'a söyleyecektim hislerimi. Ne olursa olsun.

Nasıl olduysa yolu bulabilmiş, kamp alanına gelebilmiştim. Gözlerim Barış'ı arıyordu. Sonunda göz göze geldiğimizde gözlerini ayırdı benimkilerden. Allah'ım ne oldu bu çocuğa şimdi? Nerede o anlamlı bakışmalarımız?

Başak şuan ihtiyacım olan tek kişiydi. Onu bulmalı ve her şeyi anlatıp içimi dökmeliydim. Benim bulmama gerek kalmadan o telaşlı telaşlı yanıma geldi:
— Sen neredesin Allah aşkına. Çıldırtacak mısın bizi?
Onu susturdum ve yaşadığım her şeyi anlattım. Verdiği tepki çok netti:
—Şu ağzına ütü basılasıcaya bak, ben göstereceğim ona el tutmak neymiş.
Başak'la konuşunca rahatlamıştım biraz. Çok geçmeden toparlanmaya başladık saat öğlene geliyordu. Çadırlarımızı Poyraz'ın arabasının bagajına koyduktan sonra biz de bindik. Başak, Poyraz'la önde ; biz Barış'la arkada oturuyorduk. Barış gözlerini sürekli benden kaçırıyordu. Delireceğim ya ne yaptım ki ben?

BARIŞ

Arabaya binmiştik. Kumsal'ın gözlerine bakmıyordum,bakamıyordum...
Ama çok zor...
Onu Emir'le o şekilde görünce kalbimden bir parça koptu sanki...
Bakmamalıydım...

KUMSAL

Ah be Barış. O güzel gözlerinle bir kez daha baksan bana.
Yol boyunca Barış'la olan anılarımı düşündüm. Sahilde ilk karşılaşmamızı, aynı okulda olduğumuzu öğrenmemi, Başak ve Poyraz operasyonunu, akşam yemeğinden sonra sahile gidişimizi, iyi ki tanıştık dememizi, ona sarılmamı,yanlışlıkla çadırına girmemi, elimi tutmasını....

Gözlerime bakmamasını... Hayır bunu düşünmemeliyim şuan. Ama düşünmeden de olmuyor ki.Nedenini merak ediyorum.
Sonunda eve gelmiştik çantamı boşalttıktan sonra kendimi sıcak suyun altına attım, beni az da olsa rahatlatacaktı biliyordum.

Duştan çıkınca üzerime siyah ince kazağımı altıma ise gri taytımı giydim. Yatağıma geçip oturacakken babamın sesini duydum:
—Kızlaaar iki dakika gelin de yüzünüzü görelim.
Başakla oflaya puflaya salona gittik. Annem teyzem ve babam oturmuş bizi bekliyorlardı. Hepsi aynı anda:
—Eee nasıl geçti bakalım kampınız? Can sıkıcı bir şey var mı?
Ahhh ahhh bir bilseniz...
— Yok canım ne olabilir ki, güzel güzel yaptık kampımızı. Bir sorun yok yani.
Sorun yok, inşallah yoktur...
—İyi bakalım. Eğlenmenize sevindik.

Bir Bahar Akşamı #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin