6) MÜTHİŞ PLAN

126 59 12
                                    

KUMSAL

Bugün cumartesi. Sabah erken kalkayım dedim. Erken kalkayım da sahile gideyim... Aslında tek başıma gitmeyi planlıyordum ama Başak beni yalnız bırakmadı. Gel biraz dertleşelim, dedi. Ben de kabul ettim. Dertleşmeye gerçekten de çok ihtiyacım vardı. Sahile giderken aramızda uzun bir sessizlik oldu. Her zaman oturduğum yere oturduğumuzda ise aramızdaki bu sessizliği bozan Başak oldu:
- Kumsal, bu aralar sana bir haller oldu. Bu durumun Barış ile ilgisi var mı?
- Nereden anladın?
- Dur gel bakayım, sen anlat bana şu işi.
- Her şey burada başladı. Tam burada. Akşam saatleriydi, evde çok bunalıp dışarı dolaşmaya çıkmıştım. Kulağıma müthiş bir gitar sesi geldi. O kadar güzel çalıyordu ki... Üstelik gitar da eline çok yakışmıştı. En sevdiğim şarkıyı çalıyordu biliyor musun? Dolayısıyla şarkı sözleri de benim ağzımdan dokülüverdi. Göz göze şarkı söyledik o gece. O kadar özel ve büyülü bir andı ki benim için anlatamam. Ve dahası da var. Aynı okulda okuduğumuzu öğrendik iki gün sonra. Sence de bu çok anormal ama bir o kadar da güzel bir tesadüf değil mi? Şimdi daha birbirinizi doğru düzgün tanımıyorsunuz bile diyeceksin ama gerçekten çok iyi biri. Resmen saflığı yüzüne vurmuş. Ama haklısın birbirimizi biraz daha tanımamız lazım.
- Öyle demeyecektim. Aslına bakarsan doğrusu öyle demek olurdu ama Poyraz ile benimki de tesadüfler üzerine kurulu. O nedenle hiçbir şey diyemiyorum. Ama sana tek bir şey söyleyebilirim ki sen bu çocuğa fena vurulmuşsun ben sana diyeyim. Gözlerinde aşk vardı resmen anlatırken. Bence ona bir şekilde açılmanın bir yolunu bulmalısın. En azından bir şekilde şimdilik arkadaşlığınızı geliştirmeyi deneyin. Mesela şimdi mesaj at ona. Kafede buluşmayı öner.
- Oldu canım, başka derdin?
- Başka derdim yok şu an. Allah dert vermesin.
- Ama belki de haklısın ya. Birinin adım atması gerekiyor artık. Mesaj atıyorum o zaman:
Kime: Barış
"Günaydın Barış. Bugün kafede buluşmaya ne dersin? Konu Başak ve Poyraz. Bizimki biraz çekingen ve utangaç da. Onlar için bir sürpriz mi hazırlasak diyorum. Sen de uygunsan saat 10 gibi buluşuruz."
- Ne yazdın bakayım?
- E orası da bana kalsın😉.

BARIŞ

Kime: Kumsal
"Günaydın Kumsal. Bence çok iyi fikir. Saat 10 benim için uygun."

Kumsal'dan mesaj gelince çok mutlu oldum. Konu Başak ve Poyraz olsa bile bence bu ilişkimizi geliştirmek adına iyi olacaktı. Hemen hazırlanıp çıkmalıydım.

...

Ve sonunda geldim. Ama Kumsal ortalarda yok. Gözlerim her yerde onu arıyor, derken gördüm. Giydiği kırmızı elbise ne de çok yakışmıştı ona. Her zamanki gibi çok güzeldi.
Çok...

KUMSAL

Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mısın? Baktıkça kayboluyorum sanki sana. Bu dünyadan soyutlanıyorum. O an yalnızca sen ve ben oluyoruz gibi şu hayatta.
Sadece sen ve ben...

...

Hâl hatır sorma merasiminden sonra geldik asıl konuya... Başak ve Poyraz. Bu iki aşığı kavuşturmak artık farz olmuştu. Ne yapıp edip halledecektik. Yoksa - en azından kendi açımdan konuşacak olursam - Başak beynimin etini yiyecekti bu gidişle. Hem ikisi de birbirini seviyormuş. Sevenleri kavuşturmak lazım. 3 tane plan oluşurduk. Ancak bunlardan bir tanesi vardı ki o kesinlikle işe yarayacaktı. En azından biz öyle düşünüyorduk.

Plan 1: Onlara çok romantik bir buluşma ayarlamak.
(Elimizdeki imkanlarla bu biraz olanaksızdı.)

Plan 2: Onlar için ikisinin de çok sevdiği bir şarkıcının konserine bilet almak.
(Mevcut yeni konser yoktu.)

Plan 3: İkisinin de ortak noktası olan bir şeyi Barış ile konuşurken tesadüfen fark ettik. İkisi de kamp yapmayı çok seviyorlardı. Onlar için çok iyi bir kamp ekibi bulduk. Yarın gidiyorlardı.
(Bizce bu plan işleyecekti.)

Tabii ki biz de onların yanlarında gidecektik. Başak'a kampı sanki ikimiz için ayarlamışım gibi söyleyecektim. E hal böyle olunca da Başak kabul edecekti. Barış da Poyraz için aynısını yapacaktı.

BARIŞ

Aynı anda Kumsal, Başak'ı aradı; ben de Poyraz'ı aradım:
- Alo Poyraz. Naber?
- İyiyim Barış. Sen?
- Ben de iyiyim.
- Hayrola?
- Ya benim bu günlerde kafam biraz dağınık da kampa mı gitsek diyorum?
- Ne kampı oğlum, uğraştırma beni bu işlerle. Sınavlar kapıda. Biliyorsun kamp yapmayı ne kadar çok sevdiğimi ama bu hafta olmaz.
- Hadi kardeşini kırma. Lütfen. Zaten bir günlük.
- Uff, tamam madem öyle geliyorum.
- Kralsın.
- Ne zamanmış bu kamp?
- Yarın.
- Tamam. Ben hazırlıklara başlayayım o halde.
- Tamamdır, hadi görüşürüz.
- Görüşürüz.

KUMSAL

- Hadi be kızım! Bir kere de mızmızlanmadan kabul etsen ne olur sanki?
- Olmaz Kumsal, olmaz. Beni her ne kadar en çok sevdiğim şeylerden biri ile vurmuş olsan da gelemem. Sınavlar yaklaştı.
- Bak bir güncük zaten. Hem kafan dağılmış olur, sen zaten çok başarılısın. Her şeyin üstesinden gelirsin.
- E orası öyle tabii.
- Yani geliyor musun?
- İyi madem geleyim. Ama sadece bir gün. Sonra çok sevdim burayı biraz daha kalalım demek yok.
- Anlaştık. Yarın kamp ona göre. Şimdiden hazırlansan iyi edersin. Hadi görüşürüz.
- Görüşürüz.

...

Bugün kamp günü. Biraz heyecanlıyım. Çünkü Başak ve Poyraz'ın başbaşa kalması, bizim de Barış'la başbaşa kalmamız demek oluyordu. Hadi inşallah bakalım. Yaşayarak göreceğiz her şeyi.

BARIŞ

Heyecanlıyım. Çok heyecanlıyım. Bu kamp belki de Kumsal'a açılmam için bir fırsata dönüşebilirdi. Belki de tüm cesaretimi toplayıp ona duygularımı söylersem o da bana beni sevdiğini söylerdi. Ya da olumsuz cevap verirdi. Kafam karmakarışıktı. Şu an benim için reddedilmek ya da edilmemek. İşte tüm mesele buydu.

...

Kamp alanına vardığımızda Kumsal ve Başak'ın çoktan oraya varmış olduklarını gördük. Ama daha çadırlarını kurmamışlardı.

- O zaman haydi çadırlarımızı kurmaya başlayalım, dedim ve her birimiz çadırlarını kurmaya başladı. Başak ve Poyraz bu konuda tecrübeli olduklarından dolayı çadırlarını rahatça kurabilmişti. Ama durum Kumsal ve bende biraz farklıydı. Çadırın kullanma kılavuzundan hiçbir şey anlamadığımız gibi birkaç parçanın kırılmış olma ihtimali bile vardı. Ya da takıp çıkarılabiliyordu, ne bilelim biz. Ancak ne olursa olsun bu durumdan da çok keyif almıştık. Yapamadıkça ve her şey birbirine girdikçe kahkahalarımız artıyordu. Ama en sonunda yaptık, başardık. Başarır başarmaz da büyük bir coşkuyla sarıldık.
Sarıldık...
Yine büyülü bir an. Zaten onunla geçirdiğim her an büyülü ki... Onun kokusunu duymak, içime çekmek... Gözlerinde kaybolmak, derinliklerinde yüzmek... Tam cesaretimi topladım, Kumsal'a açılacağım ki acı dolu bir çığlık sesi geldi ormanın içinden. Etrafa baktık. Başak ve Poyraz ortalarda yoktu. Sakın onlara bir şey olmuş olmasın?!

Umarız bu bölümü de severek okumuşsunuzdur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Umarız bu bölümü de severek okumuşsunuzdur. Bölümün dün geleceğini söylemiştik ama elimizde olmayan sebeplerden dolayı biraz gecikti. (Saat an itibariyle 00:33.) Oy ve yorumlarınızı bekliyoruz😊.

Bir Bahar Akşamı #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin