4) BENİM BARIŞ'IM

143 68 13
                                    

KUMSAL

Arggghhh... Ciddi olamazsın! Barış'ı arayamadan uyuyakalmışım. Kim bilir ne düşünüyordur şimdi benim hakkımda... Aman canım ne düşünecek bir kerecik telefonunu açmamışım, nedir yani?! Belki yanlışlıkla aradı. Belki seni seviyorum diyecekti... Belki sesine vuruldum diyecekti... Belki de çıkma teklifi edecekti ve ben bunu kaçırmıştım! Yok canım daha neler... Abartma Kumsal abartma.

Tüm bunları sesli düşündüğümü bilmiyordum. Başak'ın kapıyı tıklatıp içeri girmesiyle irkildim:
- Ne zamandır buradasın?
- Sakin ol daha yeni geldim. Yoksa birine aşıksın ve ben seni bunu haykırırken mi yakalayacaktım?! Ah be, keşke daha önce uyansaydım.

Allahtan bunları şakasına söylemişti. Şakasına söylememiş olma düşüncesi beni korkutuyor. Neyse... Okula geç kalacağım, çıkmam lazım evden bir an önce.

Ve sonunda okula vardım. İlk ders edebiyat. İnşallah hoca ödevimi beğenir. Bir saniye... Galiba şu an bundan daha önemli bir sorunum var... Barış son sürat bana doğru geliyor!!

- Hey Kumsal!
- Günaydın Barış. Nasılsın?
- İyiyim sen nasılsın?
- Ben de iyiyim Allah'a şükür. (Allahım neler diyorum ben!! Utançtan yerin dibine gireceğim şimdi. Askerlik arkadaşınla konuşuyorsun sanki! Ah Kumsal ah!)
- Şey... Ben seni merak ettim de. Dün seni aramıştım ama açmadın. Bir şey mi oldu diye soracaktım.
- Aa, dün beni mi aradın? (Bak bak hiç haberim yok sanki.) Çok özür dilerim görmemişim. Dün kuzenim ve teyzem bize geldiler de. Bir süre bizde kalacaklarmış. Onlar için evi hazırladık falan derken telefonuma hiç bakamadım. Ve aradığını da inan ki duymadım. Korkarım sessizde kaldı.
- Hiç önemli değil. Bunun için özür dilemene gerek yoktu.
- Sen beni ne için aramıştın?
- Iı... Edebiyat ödevi için. Evde bir türlü işin içinden çıkamadım. Belki sen bana yardım edebilirsin diye düşünmüştüm.
- Gerçekten bu muydu söyleyeceğin? (Ahh, ne salağım ben. Evde kafamda kurup kurup durdum bir de o kadar saçmasapan şeyleri... Ama galiba şu anki tepkim bu olmamalıydı. Sanki başka bir şey bekliyormuşum gibi oldu. Oysa ben tabii ki de beklemiyordum (!))
- Derken?
- Yani demek istediğim şu. Benim de edebiyatım biraz kötüdür. O yüzden seni büyük ihtimalle Ayaz'a yönlendirirdim. Ayaz'ın edebiyatı gerçekten çok iyidir. Ödevi dün onunla yaptım.
- Tamam o zaman. Ben yerime geçiyorum. İyi dersler.
- Sana da iyi dersler.

...

Sonunda edebiyat dersi bitti. Hoca ödevimi çok beğendi. Ee, sonuçta kardeşim, Ayaz'ım, yardım etmişti bana. Onunla olan her şey güzel.

...

Okulun sonraki saatleri normal geçti. Herhangi bir vukuat yaşanmadı. Barış ile ara sıra bakışmamız dışında... Aa, bir de şeyi unuttum. Bugün birkaç kızla tanıştım. Hepsi çok iyi ve temiz kalpli insanlar. Ece, Deniz, Ela ve Yaz. 4'ünü de çok sevdim. Eminim ki diğerleriyle de yavaş yavaş kaynaşacağım.

...

Eve döndük.Dönmez olaydık... Gerçekten dönmez olaydık. Ben bu ödevlerin bu kadar çok olduğunu fark etmemiştim. Allahtan matematik en iyi olduğum ders. Kolay bitireceğimi umuyorum. Acaba başlamadan önce Barış'ı mı arasam... Ama ne diyeceğim ki?

Seneryo 1: Merhaba Barış. Sesini duymak için aramıştım da...
(Kesinlikle olmaz!)

Seneryo 2: Selam Barış. Öyle bir hal hatır sormak için aramıştım.
(Şu an feci derecede saçmalıyorum.)

Seneryo 3: Merhaba Barış. Umarım müsaitsindir. Ödev sayfalarından birkaçını eksik yazmışım galiba. Sana onları sormak için aradım.
(Mükemmel fikir:) Kendimle gurur duyuyorum.)

O zaman arıyorum.
Aradım.
Çalıyor.
Çalıyor.
Açtı.

- Merhaba Barış. Nasılsın? Umarım müsaitsindir.
- İyiyim Kumsal. Müsaitim.
- Ya şey... Ben bugün verilen matematik ödevinin birkaç sayfasını eksik yazmışım galiba. Sen bana tüm sayfaları söyler misin, ben de eksiklerimi bulup yazarım.
- Tabii ki de. Söylüyorum. 23, 24, 25, 34, 35, 36 ve 37. sayfalar ödev olarak verilmiş.
- Çok teşekkür ederim Barış.
- Rica ederim Kumsal. O zaman yarın okulda görüşürüz.
- Görüşürüz. Hadi öptüm.
- ...

Ne! Az önce ben 'hadi öptüm' mü dedim?! Argghhhh... Rezil oldum. Bir gün içinde kaç kez rezil olabilirdim ki zaten? Bence ben Başak ile konuştuktan sonra uyuyayım. Daha fazla uyanık kalıp birine rezil olmak istemiyorum.
- Başaak! Neredesin kuzum?
- Mutfaktayım. Acıktım da bir şeyler yiyordum. Sizin buzdolabında bir pasta buldum, uf tadı çok güzelmiş.
- Başak hayır ya! Onu ben yiyecektim.
- Geç kaldın ;)
- Neyse bugün hiç konuşamadık. Senin şu bursluluk sınavı nasıl geçti?
- Güzel geçti. Hatta beklediğimden daha iyiydi. Çözer çözmez hemen kontrol ettiler ve sonucumu söylediler. Veee şimdi hazır ol...
- Çok hazırım.
- Okula tam burslu kabul aldım!
- Ciddi olamazsın! Bu mükemmel bir haber!
Sarıldık, çığlık attık, haykırdık. Bu gerçekten de çok iyi bir haberdi. Artık Başak ile aynı okulda okuyacaktım. Bundan daha iyi ne olabilirdi ki bugün?
Cevap hazırdı. Barış'ın bana mesaj atması. Ve ben tam da bunu düşünürken telefonumdan bir 'klink' sesi geldi. Ah, işte aradığım, duymak istediğim o ses. Mesajın Barış'tan olması umuduyla telefonun yanına koştum. Ve işte bu! Mesaj Barış'tandı: "İyi geceler Kumsal. Umarım uyumamışsındır ve seni rahatsız etmiyorumdur. Ancak konu çok önemli. Konuşmamız lazım. Yarın sabah okula biraz daha erken gelebilir misin?"
Uluslararası ajan seçildik de benim mi haberim yok acaba? Ne bu ciddiyet anlamadım açıkçası. Neyse, vardır bunda da bir hikmet. Ben en iyisi uyuyayım.

...

Sabah alarmın o lanet sesiyle uyandım. Ama sanki bu sabah o kadar da vahim değildi durumum. Sonuçta Barış çağırmıştı. Bir an önce giyinip okula gitmeliydim.

...

Ve okula geldim. Gözlerim Barış'ı arıyor. Derken omzumda bir el hissettim. Bu Barış'tı. Benim için okulun ilk gününde yaşadığımız o büyülü anı tekrar yaşayacağız sanmıştım ki bu sefer bakışmamıza fırsat vermeden konuştu:(

- Günaydın Kumsal. Nasılsın?
- İyiyim sen nasılsın?
- Ben de iyiyim. Okulun başlamasına daha yarım saat var. Yakınlarda bir kafe biliyorum. İstersen oraya gidelim. Orada sana anlatacaklarımı anlatırım.
- Tamam, hadi gidelim.

Onunla yürümek gerçekten çok keyifliydi. Üstelik bence baya bir yol kat etmiştik. Artık birbirimize bakıp susmuyorduk. Konuşabiliyorduk. Sanırım bu ilişkinin ilk adımı. Uf ya, gerçekten daha ilk adımı mı?

- Oturduğumuza ve çayları sipariş ettiğimize göre anlatmaya başlıyorum.
- Anladığım kadarıyla çok önemli bir şey anlatacaksın. Çok merak ediyorum. Nedir bu konu?
- Arkadaşım Poyraz'ı biliyorsundur herhalde.
(Bu sırada çaylar geldi.)
- Evet, biliyorum.
- O, geçenlerde havaalanında Başak diye bir kızla tanışmış. Ve galiba şu anda ondan hoşlanıyor. Ama ona söylemeye cesareti yok. Sosyal medyadan birbirlerini takip etmeye başlayınca Başak'ın fotoğraflarında seni de görmüş. Onun kuzeni olduğunu anlayınca da beni aradı. Bizim arkadaş olduğumuzu bildiği için aramış beni. Seninle konuşmamı ve senin,Başak'ın da onu sevip sevmediğini öğrenmeni istedi.
- Öğrenmeme gerek yok. Zaten biliyorum. Bak şimdi sana anlatayım.

Barış'a dün Başak ile konuştuklarımızı anlattım. Ve sonunda bir karara vardık. İkisi de biraz çekingen oldukları için onların aralarını biz yapacaktık. Artık birbirimizin gerçekten iyi arkadaşı olmuştuk. Bence bu da ilişkimizin 2. adımıydı. Bence çok iyi gidiyorduk. Belki de sonra o da bana karşı bir şeyler hissedecekti ve Barış'ım olacaktı.

Benim Barış'ım...


Tekrardan merhaba arkadaşlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tekrardan merhaba arkadaşlar. Umarız beğenmişsinizdir.
Bir konuya değinmek istiyoruz. Okunma sayımız devamlı artarken nedense oy ve yorumlar yerinde sayıyor. Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin. Biz bu bölümleri yazarken baya emek veriyoruz ve o yıldızın içini doldurmanız sizden tek isteğimiz. Anlayışınız için teşekkür ederiz. Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle.😜

Bir Bahar Akşamı #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin