8) BEKLENMEDİK DURUM

107 49 23
                                    

Bölüm Şarkısı: Mahzar Alanson - Ah Bu Ben

"Ah bu ben kendimi nerelerde bulsam... Çekilsem sahillere, hayaller mi kursam..."

Değerli okurumuz icsudeme ye çok teşekkür ederiz.😊

KUMSAL

- Hey kim var orada?!
Adım sesleri yavaş yavaş bana doğru yaklaşıyordu. Karanlıktan dolayı yüzünü seçemiyordum. Yanıma el feneri de almadığımdan dolayı şu an kendimi her ihtimale karşı savunma pozisyonuna almalıydım. Şansıma yanımda da kalın ve büyük bir odun parçası vardı. Onu elime alıp ağacın arkasında beklemeye başladım.

Bir anda adım sesleri kesildi. Adım seslerinin kesilmesi korkumu daha da çok artırmıştı. Derken sağımdan "Hey!" sesinin gelmesiyle gözlerimi sımsıkı kapayıp patlattım kafasına. E adam dolayısıyla yere yığıldı. Yavaşça elimi kafasına götürdüm. Allahtan kafası kanamıyordu. Sadece baygınlık geçirmişti. Yanında uyanmasını beklemem gerektiğini düşündüm. Zaten hava da yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı. Artık yüzünü az çok seçebiliyordum. Benimle aynı yaşlarda bir çocuğa benziyordu. Sarışındı.

Bir saniye... Ben bu çocuğu tanıyordum! Emir... Bu çocuk benim ilkokuldan arkadaşımdı. O zamanlar bana aşıktı. Ama ben hiçbir zaman o gözle bakamamıştım ona. Gözümde anılarımız canlanmaya başladı.

O gün veli toplantısı vardı. Okulda 4 kişi kalmıştık: O zamanlardaki en yakın arkadaşım Sevda, Emir'in yakın arkadaşı Göktuğ, Emir ve ben. Merdivenlere geçip oturmuştuk hepimiz biraz laflarız diye. Bol bol sohbet ettikten sonra Göktuğ'un gitmesi gerekti. Ardından da Sevda'nın... Onlar gittikten sonra arada ufak bir sessizlik oldu. Ve daha sonra Emir, arkasındaki ağaçtan bir çiçek kopararak bana verdi. Annemin beni çağırmasıyla kalbim ağzımda bir şekilde yanından ayrılmıştım Emir'in. Aşk değildi canım o yaşadığım, sadece ilk kez biri bana çiçek verdiği ve duygularını yansıttığı için heyecanlanmıştım.

Ben bunları düşünürken Emir'in ilkokuldan beri hayran olduğum o masmavi gözleriyle bana baktığını gördüm.
- Uyanmışsın.
- Evet, uyandım.
Ne kadar saçma bir konuşmaydı bu😅. İkimiz de gülmeye başladık.
- Beni korkuttun! Sana seslenmeme rağmen neden cevap vermedin?
- Kusura bakma, kafama odunla vuracağını bilmiyordum.
- Ya, onun için özür dilerim. Ama sen olduğunu bilmiyordum.
- Önemli değil. Kamp alanına geri mi dönsek?
- Hadi dönelim.
Emir'le karşılaşmam bir yandan iyi olmuştu. Anlaşılan yolu biliyordu. Onunla karşılaşmasam kim bilir nasıl dönerdim eve.
Yolda eski günlerimiz hakkında konuştuk. Beraber 4 yıl geçirmiştik sonuçta. Bir geçmişimiz vardı. Kamp alanına bizden önce gülüşmelerimiz varmış olmalı ki Başak'ın söylene söylene bana doğru koştuğunu fark ettim.
- Neredesin sen?!
- Geldim işte. Ufak bir yürüyüşe çıkmıştım sadece.
Bana 'bu çocuk kim' bakışı attı. Aslında tanıyordu Emir'i ama çocuk resmen evrime kafa attığı için tanıyamamıştı Başak onu.
- Başak, gerçekten tanıyamadın mı beni? Ben Emir.
- Aa, Emir... Uzun zaman oldu görüşmeyeli. Naber?
- İyi sen?
- Ben de iyiyim. Sen de mi kampa gelmiştin?
-Evet, biz kamp takımı olarak geldik buraya. Az ilerinizde çadırlarımız.
- Tamam o zaman. İzninle Kumsal'ın benimle gelmesi lazım. Hadi sen de arkadaşlarının yanına git. Görüşürüz.
- Bunu bir kovma olarak mı algılamalıyım?
- Evet. Hadi görüşürüz.

Başak kendini bildi bileli Emir'i hiç sevmemişti. Bana bakışlarından çok rahatsız oluyormuş. Üstelik bazı davranışlarının da pek iyi olmadığını söyleyip duruyordu bana eskiden beri.

BARIŞ

Emir... Canım (!) arkadaşım Emir... Bu çocuğu tek tanıyan Kumsal değil. Ben de onu ortaokuldan tanıyorum. Kendisiyle pek hoş anılar biriktirdiğimi söyleyemem. Aynı basketbol takımındaydık. Ben o zamanlar takım kaptanıydım. Takıma o geldikten sonra arkadaşlarımla aramı bozmaya başladı. Takım kaptanı olmak istiyordu. Sene boyunca bu saçmasapan rekabet yüzünden takımımızın başarısı düştü. Sonra da zaten hocamız falan değişti derken takım dağıldı.

Bir Bahar Akşamı #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin