17) YUMRUK MU O?

68 33 19
                                    

Bölüm Şarkısı: Fatih Ermetin-Çünkü Sen
"İnkar etmiyorum. Yakarış da değil bu. En yalnız gecende, elimi ara olur mu? Deli gibi gülerken mesela. Gözün hep uzaklara kaysın, gülmeye devam et ama. Gözlerin birilerini ben, hep ben sansın. Onlarla benmişim gibi konuş ama kimseye benmişim gibi susma. Çünkü sen en çok şeyi susarken anlatırsın"

KUMSAL

Yok artık be! Barış ayağa kalktı ve Melis'e sarıldı.
Benim baktığım gözlere başkası bakamaz.
Beni saran kollar başkasını saramaz.
Benim sevdiğim çocuğa başkası yaklaşamaz.
Nokta.

-Ah Barışcığım seni o kadar özlemişim ki.
Adını başkasından duyduğum her an karşısındakinin üstüne atlayıp saldırmak isteyişim de sevdaya dahil mi acaba?
'Ayh Bayış şeni o kaday üzledim kiiiiyyy'
Ben özleteceğim seni, bekle sen.

Hala sarılıyorlar, e ben durur muyum? Kıza sinsi bakışlar atarak lafa girdim:
—Merhaba Melis. Ben de Kumsal. Barış'ın kız arkadaşıyım. Memnun oldum.
Kızın yüzündeki ifadeye bakarken arkadan sınıf arkadaşlarımın sesleri geliyordu:
—Biliyordum.
—Hadi canım.
—Şu tatlılığa bak.

E bu vesileyle onlar da öğrenmiş oldu.
—Barışcığım istersen arkadaşlarından uzak bir yere oturalım. Malum, konuşacak çok şeyimiz var. Uzun zaman oldu Huysuz Prensim benim özeldik birbirimizi.
—Melis bana bu şekilde hitap etmenden hoşlanmadığımı biliyorsun.
—Ama bir şey de diyemiyorsun.
—Orası öyle tabii.
Orası öyle, öyle mi Barış Bey!? Biz de ona göre davranırız o zaman.

Yolarım demiştim değil mi?

—Valla Melisciğim, Barış çok isterdi ama sözlümüz var ve benimle ders çalışmakla meşgul. Oldu o zaman siz müsait bir zamanda şey yaparsınız ki öyle bir zaman olacağını sanmıyorum.

BARIŞ

Melis benim çocukluk arkadaşım aynı zamanda da babamın ortağının kızı, bu nedenle birlikte çok şey yaşadık. Beni tanıdığından beri bana Huysuz Prens der. Ve Melisle ilgili bir detay daha var, Melis benim Kumsal'dan önceki sevgilim. Dört ay kadar çıkmıştık ve sevgili olmanın bize göre olmadığını anlayıp ayrılmıştık ama hala iki yakın arkadaştık. Ayrıldıktan sonra zaten o İtalya'ya gitti dolayısıyla uzun zamandır görüşememiştik.

Kumsal da pek sevmedi galiba onu. Öyle bir bakıyor ki kıza birazdan alev çıkabilir gözlerinden. Benim adıma konuşmaya da başladı. Kıskandı anlaşılan, birazcık hoşuma gitmedi değil.

—Melis ben şu an pek müsait değilim gördüğün gibi. Buradan çıkar çıkmaz seni ararım bir şeyler içeriz.
—Tamamdır aramanı bekliyor olacağım.
Göz kırptı ve gitti. Giderken de Kumsal ile bakışmayı ihmal etmedi. Yerime geçmeye hazırlanırken Kumsal beni kolumdan çekerek dışarı çıkardı:
—Kimdi o kız?
—Bir arkadaş işte.
—Öyle 'bir arkadaş' gibi bakmıyor ama sana. Başka şeyler de vardı aranızda galiba.
Söylemek ve söylememek arasında gidip geldim ve ona her şeyi anlatmaya karar verdim aramızda gizli saklı olmamalıydı. Onun verdiği cevap ise tek kelimeydi:
—Peki.
Arkasında bir sürü cümle barındıran ama şu an bu konu hakkında konuşmak istenmediğini belirten o tek kelime.

KUMSAL

—Peki.
İçeri girdim kitaplarımı topladım arkadaşlarıma iyi şanslar diledim ve çıktım. Barış hala az önce konuştuğumuz yerde dikiliyordu.
—Kumsal, cidden gidiyor musun?
—Evet. Yeterince çalıştım, görüşürüz.
Dedim alaylı ve imalı bir sesle.

Bir Bahar Akşamı #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin