26) ÖZÜR DİLERİM

34 15 19
                                    

Bölüm Şarkısı: Demet Evgar - Fark Etmeden
"Güneşin gölgede yanışı gibi, uykunun düşlere dalışı gibi. Kalbimin nabzımda atışı gibi, bir yolun bir yere varışı gibi.
Vazgeçip uzaktan senin yanında kendime cevapsız soru sormuşum. Kaybolup giderken fırtınalarda gönlümce bir ıssız ada bulmuşum.
Fark etmeden, fark etmeden, fark etmeden senin olmuşum..."

BAŞAK

Doğukan bir şey konuşmak istediğini söyleyince benim karnımda çoktan -bırakın kelebekleri- gergedanlar tepinmeye, armadillolar koşuşmaya, kangurular zıplamaya başlamıştı. Ne diyeceğini bilmesem de örümcek hislerim bana üç vakte kadar güzel haberler alacağımı söylüyordu. Olabildiğince sakin görünmeye çalışarak:
- Tabii, dedim. Ama nafile. Ben bu çocuğun gözlerine bakıp da sakin kalacağım öyle mi? Kekimi ye beni yeme.
- Başak, aslında ben...

"Geliyor... Geliyorrrr..."

- Bugün beni partiye çağırdığın için çok teşekkür etmek istiyorum.

"Efendimm?!?!?!?"

- Efendim?!?!
- Yanlış bir şey mi söyledim?
- Nasıl yani, söyleyeceğin bu muydu?
- Evet. Ne oldu ki?
- Yok bir şey yaa. Yok bir şey. Gerçekten. Sen hiç şey etme. Ben de burada oturmuş salak gibi bekliyorum şey diyeceksin diye...
- Ne diyeceğim diye?
- Ne olacak oğlum?! Çıkma teklifi edeceksin diye!

"NEEEEEEE?!?!?!?"

- Neeee?!?!?! Ne dedim ben yaa?! Aslında öyle demek istemedim. Sen çok yanlış anladın. Yani ben çok yanlış anlaşılacak bir şey söyledim. Neyse şimdi eve gidiyorsun, söylediklerimi de sabaha unutuyorsun. Hadi bakalıımm, evli evine köylü köyüne. Ben daha fazla saçmalamadan gideyim. Haydi kal sağlıcakla, deyip kalktım ve uzaklaşmaya başladım. Daha doğrucası uzaklaşmaya yeltendim. Ama bir el beni tuttuğu gibi kendine çekti veeeee...

"Ohaaaaaaa, öptü mü o?"

KUMSAL

Barış'ın sevinci gözlerinden okunuyordu. Hediyem onu gerçekten de çok mutlu etmişti. Beni kendine çekip öptü ve sonrasında da:
- Seni seviyorum Kumsal ve hayatımın sonuna kadar da seveceğim.
Bana öyle güzel bakıyordu ki ona kapılıp gitmemek elde değildi.
- Ben de seni seviyorum. Her şeyden çok, deyip ona sımsıkı sarıldım. Bir süre öylece durduk. Ama yani şimdi sarıl sarıl da bir yere kadar. Yavaşça geri çekildim ve aklıma ilk gelen film izlemeyi teklif ettim. Barış da başıyla onayladı ve alnıma ufak bir öpücük kondurduktan sonra birlikte salona geçtik.

BAŞAK

- Do-Doğukan... Ufff naptın be oğlum senn?!
- Noldu ki, öpmese miydim?
- Yok canım ben öyle mi dedim, deyip sırıttım. Ama ne söylediğimin farkına varınca sırıtmamım yerini hemen somurtma aldı.

"Yaaa Başak napıyorsun kızım sennn?!?!?!"

- Ben biliyor muyum ne yaptığımı?!
Ben böyle söyleyince Doğukan da gülmeye başladı. Ahhh Başak ahhhh. Açıkla bakalım şimdi. Ben onu iç sesime söyledim de. Hayır yani öyle desem de bir dert. Demeyecek mi bu ne manyak kızmış böyle diye? Tabii diyecek. Yaa ben bir gecede daha ne kadar fazla yerin dibine batabiliriiiimmmm?!?!?!

DOĞUKAN

Tam Başak'a ona olan hislerimi ifade edecekken Başak kafeden koşarak çıktı. E ben de dolayısıyla masaya para bırakıp peşinden gittim. Bu kız beni deli ediyordu. Arkasından koştum, koştum. Ama baktım durmuyor "Seni seviyorum!" diye bağırdım ve bu onu sonunda durdurdu. Kafasını çevirip bana baktı.

BAŞAK

Ne söyleyebilirdim ki? Klişe olsa da biz tamamen ayrı dünyaların insanlarıydık. Kişiliklerimiz, yaşam tarzlarımız, arkadaş çevremiz, hobilerimiz... Her şeyimiz farklıydı. Şimdi belki de ona koşarak sarılsam o, benim olabilirdi. Birbirimizin olabilirdik. Ama peki ya sonra... Sonrasında bu ilişkinin yürüme ihtimali var mı gerçekten? Evet, ondan hoşlanıyordum. Hatta bugünden sonra hislerim daha da büyümüş, onu sevmeye başlamış bile olabilirim. Ancak sevmek yetmiyor. Doğukan ve ben... Olmaz... Olamayız...
- Özür dilerim, deyip koşmaya başladım. Koşarken gözlerimden yaşlar akmasını engelleyemiyordum.

Bir Bahar Akşamı #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin