13) DÖNME

107 41 24
                                    

Bölüm şarkısı: Batuhan Kordel- Dönme
"Ama dönme, ne olursun orada kal. Umarım çıkmazsın karşıma bir daha. Sözlerim acıtır, gözlerime bakma. Tek bir söz söyleme varsa az utanman..."

KUMSAL

-Kızım ben geldim.Nerd-
Cümlesini tamamlayamadan beni görmüştü. Ya da bizi...

BAŞAK

Projeyi bitirdik. Poyraz da yanımdaydı😉. Çok mutluydum onun yanında. Eve gitme vakti gelmişti ama ben daha günün bitmesini istemiyordum. Poyraz'la vakit geçirmek istiyordum saat daha 18.00'dı
-Poyraz, bir şeyler mi yapsak?
Diye sordum heyecanla
-Olur. Ne yapmak istersin?
- Ne biliyim en azından bir filme falan gidelim.
-Güzel fikir. Hangi film olduğuna yolda karar veririz o zaman.
...
Sinemaya gelmiş, biletleri almıştık. Ancak daha filmin başlamasına 20 dakika vardı. Köşedeki kafede oturup bir şeyler içmeye karar verdik. Cam kenarındaki masaya oturduk.
-Eee Poyraz nasıl gidiyor görüşmeyeli?
İçinde bir dert var gibiydi.
-Nolsun işte.
Allahım cevaba bak. Resmen senden bir şey saklıyorum der gibi.
-Nasıl nolsun işte?
-...
- Sen benden bir şey mi saklıyorsun?
- Ne saklıcam ki?
Sesi baya sert çıkmıştı.
Çok didiklemeyeyim, sıkmayayım çocuğu diye düşünürken masada duran telefonuna bir bildirim geldi:
Kimden: Her şeyim
"Lütfen uzatma."
Ne!? Her şeyim mi, lütfen uzatma mı? Tepkimi gizlemeye çalışsam da içimde çok kötü duygular yaşıyordum. Belki de annesiydi. Olumlu düşün, olumlu olsun.
İnşallah olumlu olur...
Telefona baktığımı fark etmiş olacak ki eline aldı, bir şeyler yazdı ve masaya 'ters bir şekilde' koydu. Allah'ım neler oluyor?
Kahvelerimizi bitirdik ve salona doğru ilerlemeye başladık. Ama ne tadım kalmıştı ne tuzum. Bana bir şeyler söylemeliydi. Annemdi demeliydi rahatlatmalıydı beni.
Belki de sevgilim derdi?!
Bir dakika, ya öyleyse, ya sevgilisiyse?!
Bu cevabı duymaktan korktuğum için sormamaya karar verdim.
Ahh Poyraz ah!
...
Salona girdik. Film başladı ama bir türlü odaklanamıyordum. Aklım mesajda tabii. Film sırasında Poyraz ara sıra telefonuyla ilgilendi. Ben belki elimi tutar falan diye düşünürken bizimki başkasıyla mesajlaşıyordu. Belli etmeden göz ucuyla telefonuna baktım:

"Sinem, lütfen dön bana artık. Bir ay oldu"

Olumlu düşünce falan kalmadı tabi.
Annesine Sinem diyor olamaz ya bu çocuk.
Kuzeni olsa neden dön bana desin?

Yok ya ben bunun kafasını kıracağım. Bacağını dürttüm ve telefonu kapatması gerektiğini, sinemada olduğumuzu söyledim. O da öyle yaptı. Ben sana soracağım Poyraz efendi. Hele şu film bir bitsin sen o zaman göreceksin Sinem'i.
On dakika dayanabildi ya. Sinem'siz on dakika...
Dayan Başak diyorum olmuyor. Diğerlerinin huzurunu bozma diyorum olmuyor.
Tuttum kolundan, insanların bize bakmasını aldırmadan çıkardım dışarı.
-Ne oldu Başak? Daha 1 saati vardı filmin.
-Ne olduğunu sen anlatacaksın. Evet, dinliyorum!
-Neyi dinliyorsun?
Bak hele neyi dinliyormuşum.
- Sinem'i...
-Demek gördün.
Görülmeyecek gibi değil ki anam trafik ışığı gibi mübarek!
-Evet gördüm ve bir şey söylemeni bekliyorum.
Kendimi rahatlatmaya çalışsam da çok sinirliydim ve her an gözümden yaşlar inecekmiş gibi hissediyordum.
- Bak Başak, madem öyle sana her şeyi anlatayım.
Köşedeki banka oturduk.
-Dinliyorum.
- Bir kız var.
Ahh bunu deme işte bana. Gözyaşımı tuttum, tuttum, tuttum...
-Ben bu kıza ilk görüşte aşık oldum. 3 ay çıktık. Sonra ayrıldı benden. Ama ben onu unutamadım.
Hiç duygusu yok mu bunun? Nasıl da pat diye söyleyiverdi?
- Sen gerçekten çok iyi bir kızsın, seninle vakit geçirmek keyifli ancak bilmiyorum. Biz senin düşündüğün gibi olamayız belki de. Seni gördüğümde beni gerçekten etkilemiştin ama sonradan fark ettim ki benim gönlüm hala ondaymış, Sinem'de. Böyle olsun istemezdim hiç gerçekten ama bundan sonrası için boşu boşuna umut vermek istemiyorum sana.

Tek bir kelime söyleyemedim ona. Canımı çok yakmıştı. Bu muydu yani? Böyle mi bitecektik? Bunun için mi yaşadık her şeyi?
Ayağa kalktım ve "Umarım çok mutlu olursun onunla." dedikten sonra yanağına bir tokat yapıştırdım. Arkamı dönüp oradan uzaklaştım. Artık beni göremediğinden emin olduğumda zorlukla tuttuğum gözyaşlarımı bıraktım ve hıçkırıklarım arasında kayboldum.

Allah'ın hödüğü!
Otobüs durağına doğru ilerlerken telefonuma bir mesaj geldi.
Kimden: Poyrazımm😍
Bir dakika ya bu hala böyle mi kayıtlıydı bende? Hemen değiştirdim.
Kimden: Hödük😒
"Yarın Ankara'ya gidiyorum. Hoşçakal."
Aman git, git de dönme inşallah. Mesajına cevap vermedim.
Daha önce farkedemediğim için kendime kızıyordum.

Derken bir mesaj daha
Kimden: Hödük😒
"Haklısın, daha önce söylemeliydim. Ama seni üzmek istemedim. Öyle güzel bakıyordun ki."
Valla kescem bunu ben.

Kime:Hödük😒
"Lütfen uzatma!"
Sinem'in mesajıyla karşılık verdim ona. Bu onun canını yeterince yakmıştır.
Otobüs geldiğinde hemen bindim. Kulaklıklarımı taktım, cama kafamı yasladım. Düşünecek çok şey vardı.

Sonunda eve geldim anahtarımı bulmak için çantamı kurcalarken kapının zaten açık olduğunu fark ettim. Kapının önünde duran Hale teyzem, büyük şaşkınlıkla mutfaktaki Barış'a bakıyordu.
Durumu kurtarmalıydım:
—Aaaa Barış sen mi geldin?
—Teyzeciğim tanıştırayım, Barış bizim okuldan arkadaşımız.
—Hııhı evet anneciğim Başak'ı bekliyorduk biz de. Beklerken de çorba yapalım dedik Gizem için.

KUMSAL

Başak kurtarmıştı beni. Bir dakika ya ağlamış mıydı o?
—Tamam o zaman kızım ben çorbanızı götüreyim. Siz de ortalığı toplayın. Ben gelince de Barış'la bir tanışırız.
Annem çıkar çıkmaz derin bir oh çektim. Hemen Başak'ın yanına gittim:
—Ağladın mı sen?
—Anlatırım sonra!
—Noldu Başak bak meraklandırma insanı.
—Poyraz, dedi yine doldu gözleri
—Başkasını seviyormuş.
—Neee şerefsize bak senn!!!
—Barış, sen biliyor muydun?
—Yok canım, bilsem aralarını yapmaya çalışır mıydım? Ben de şimdi öğrendim ve sizin gibi şaşkınlık içindeyim.
Başak:
—Neyse Kumsal ben biraz odamıza geçiyorum. Sonra konuşuruz.
Yalnız kalmak istediğini anladım ve üstüne gitmemeye karar verdim. Barış'la hemen mutfağı toparlamaya başladık ama aklım Başak'taydı. Beş dakika sonra annem geldi:
—Gel bakalım Barışcığım.
Hep birlikte salona geçtik.
—Benim adım Hale. Bildiğin üzere Kumsal'ın annesiyim.
Cümlesiyle başlayan konuşma baya derinlere indi. Annem baya sevmişti Barış'ı. Saat ona yaklaşıyordu. Kapı açıldı teyzem geldi, yüzü gülüyordu:
—Ev bulduuuummm, diye bağırdı. Çok geçmeden gözü Barış'a takılınca anneme 'kim bu çocuk' bakışı attı. Annem:
—Barış bizimkilerin okuldan arkadaşıymış. Çok efendi bir çocuk maşallah. Gel biz seninle şu ev işini konuşalım, dedi ve mutfağa geçtiler.
Annem gider gitmez Barış'a döndüm:
—Baya efendisin maşallah, dememle ikimiz de kahkahalara boğulduk.

Annem gider gitmez Barış'a döndüm:—Baya efendisin maşallah, dememle ikimiz de kahkahalara boğulduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Umarız bu bölümü de beğenmişsinizdir😊. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyoruzz😉.
NOT: Yukarıdaki fotoğraf tamamen el emeği göz nurudur😆😆.

Bir Bahar Akşamı #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin