Nedense, bende bir heyecan, aldı başını yürüyordu. Boş masaya bir ritim tutturarak, vuruyordum. Kot ceketimin kollarını, dirseklerine kadar sıvayıp, birazda olsa bir stil yaratmaya çalıştım.
Birkaç dakika sonra, karşıdan gelen heybetli beden, bütün dikkatimi dağıtmıştı. Nedense, geldiğini biliyor gibiydim.
"Hey, geç kaldım üzgünüm. Birkaç işim vardı."
Kalın, ama bir o kadar pürrüsüz sesiyle, bağırarak değilde, normal bir tonda, benden özür diliyordu.
Şaşırmıştım açıkcası.
"Sorun değil." dedim en sıcak gülümsemem ile. Açıkcası, ne konuşmam gerektiğini bilmiyordum. Yada neden buluştuğumuzu. Bana, işkence uygulamıyor muydu ? "Ee ?" dedim meraklı bir tonla. Belki, bir konu açmayı başarabilirdim. "Nasılsın ?" Sıkkın bir şekilde, yüzünü buruşturdu. Derin bir 'Of' çekerek "Kötü" dedi. "Çok yorgunum." Telefon konuşmaları, daha mı yoğun olmuştu ? Yoksa, daha önemli meseleler mi vardı? Bilmiyordum. Bilmek istediğimde, pek söylenemezdi. "Üzüldüm" dedim. Ses tonumun, üzgün çıkmasına özen göstererek. Hafifçe tebessüm etti. "Bende öyle"
Nerdeyse, on dakika geçmesine rağmen, tek kelime konuşmamıştık hala. Birkaç dakika önce, sipariş ettiğimiz, içecekleri yudumlamaya başladım. Ihmm nefis. Taze sıkılmış, en sevdiğim.
Meyve suyumdan, iştahla bir yudum daha aldım. Gerçekten, mükemmel olmuştu ! Yapan kimse, ellerine sağlık. Biten meyve suyunu, kenara iterek, bitirdiğimi görsel olarak ifade etmiş oldum. "Pekala, artık konuya dönelim." dedi yine o sesiyle. Anlamamıştım. Ne konusuydu bu ? Hem, neden buradaydım ki ben ? "Ne konusu ?" dedim sesimin meraklı çıkmasına özen göstererek. Zaten, meraklıydım. Gerek yoktu özen göstermeme. "Yani, bilmiyormusun ?" dedi. O da şaşırmıştı sanırım. Anlaşılıyordu." Hayır" dedim net bir cevap vererek. "Burdaki konu" dedi ellerimizi birleştirerek. "Sen Ve Ben"